Pencere

65 3 0
                                    

Yiğit - Almila'dan;

Az sonra zili çalan kapının Kadriye abla tarafından açılmasıyla, genç kız elinde bir poşetle içeri girdi. Yabancı ve epey çekingen duruyordu. Biraz etrafına bakındıktan sonra, kendisine nedense alıcı gözle bakan teyzeye (kadriye) : "Merhaba. Almila ben. Deterjan getirmiştim? Yanlış geldim sanırım. Üst kat herhalde." dedi ve arkasını döndü. O sırada yayıldığı koltuktan kafasını uzatan Yiğit, yeni öğrendiği ismi dudaklarından dökerek: "Almila." dedi . Genç kız ismini duyduktan sonra, hafifçe sesin olduğu yere doğru döndü. Yiğit ona iki parmağıyla 'gel' işareti yaptı.

Kız elinde poşetle Kadriye abla'ya dönerek: "Tamam. Burasıymış." dedi ve gülümsedi. Yavaşça zaten üç adımlık olan salona girdi. Ortalığın 'aşırı' dağınıklığı karşısında 'aşırı' şaşırmıştı. Ama kendisini ilgilendirmediğini düşünüp, şaşkınlığını geride bırakarak Yiğit'in yanına oturdu. Ardından ekledi: "Deterjanı getirdim. Ben gideyim. Kusura bakmayın tekrardan. Bu arada tanıştığımıza memnun oldum." dedi ve elini uzattı. Yiğit'te elini tuttu ve: " Bende. Sağol." dedi. Ardından genç kız, elindeki poşedi koltuğun üzerine koydu, oturduğu yerden kalktı ve ismini henüz bilmediği kadının yanına geldi. Ona büyük, samimi bir gülüşle: "İyi günler. Burayı toplamak sanırım biraz zor olacak ama yinede kolay gelsin." dedi. Kadriye abla çıkmak için adım atan kızı, tatlı Trakya şivesiyle durdurdu. "E yardım et bari be. O kadar geldin. Tetercan bırakmağa mıydı?" dedi ve içtenlikle, kısık sesle güldü.

Almila, bu evde her şeye olduğu gibi bu fazla samimiyete de şaşırmıştı. Hiç tanımadığı birinin evini temizlemesi isteniyordu. Çok saçmaydı. Kadının samimiyeti bu saçmalığı gölgelese de, oturup bir düşündüğünüzde Almila zaten çokta suçlu sayılmadığı bir konuda elinden geleni yaptığını görecektiniz. Üsteleyerek, adamın marketten alması gereken ihtiyacını (evden de olsa) getirmişti. Daha fazlasına karışmasına gerek duymayarak: "Sizi kırmak istemezdim ama ders çalışmam lazım. Üniversite için." dedi ve kadının gülümsemesinin yanında biraz soluk ve soğuk kalan gülümseme ile karşılık verdi. Kadın, resmen bu cevabı duyduğuna sevinmiş gibiydi. Ellerini beline koydu ve: "Ne okuyacan sen gız?" dedi merakla. Kız, temizlik konusunun değiştiğine sevinerek: " Manken olmak istiyorum ben. Ama moda tasarım okuyacağım. Hayallerimi dikişlerimle yansıtmak istiyorum. Diktiğimi de giyinip, insanlarla buluşturmak istiyorum anlayacağınız." dedi. Kadın, biraz yalandan öfkelenmiş bir sesle: "Cıbıldak şeyler çizivereyim dime sakın ha!" dedi ve gayet sesli güldü.
Kızda onun gülüşüne eşlik etti. Ardından: "Ben gideyim geç olmadan. Kendinize iyi bakın." dedi. Kadının elini öpüp, başına koydu. O da sevgi göstergesi olarak, iki yanağından da öptü ve : "Hadi git bakem. Sıkı sıkı çalış dersini, aman aksatıverem dime." dedi. Kızda, kafasıyla onaylayarak karşılık verdi.

Daha sonra mutlu adımlarla, iki dakikalık mesafedeki evinin yolunu tuttu. Eve girdiğinde kimse yoktu. Karnıda epey acıkmıştı. Üst kata, odasına çıktı. Saçlarını toplayıp, hızlıca üzerini değiştirdi. Karnı aç olduğu zaman genelde gözü pek bir şey görmezdi. Kapısı açık giyinmişti. Zaten evde kimse olmadığı için bunu göz ardı etmişti. Ahşap, minik komidinin üzerinde duran böğürtlenli kremide ellerine sürdükten sonra, merdivenlerden aşağı indi. Mutfağa gelip, lila çekmeceyi açtı. Bulmayı umduğu şey takıldı gözüne; Noodle.
Hemde en sevdiğinden... Spesial!
Elleriyle, huzur içinde 'okey' işareti yapıp, orada duran -ona göre şaheseri- yerinden aldı. Tencereye iki bardak su koydu ve kaynamaya bıraktı. O sırada da noodle'ın karışımını hazırlamaya başladı.

Kore'lileri, kore yemeklerini kendine fazlasıyla yakın buluyordu. Bu millet'in kültür bakımından kendi millet'ine benzediğini bile düşünüyordu açıkcası. Ama daha çok Koreli insanların samimi ve şirin oluşu, genç kızın onlara karşı sevgiyle dolmasına yetmişti.
Neredeyse en sevdiği atıştırmalık Noodle'dı. Evet ve şimdi hazırdı. Chopstick -Kore'lilerin yemek yemede kullandıkları uzun yemek çubukları- kullanmaya alışamadığı için, çatalla bir güzel mideye indirdi.
Ortalığı toplayıp, bulaşığını yıkadıktan sonra ekmek sepetinin arkasına saklanmış olan pofuduk terliklerini ayağına taktı. Karnı doymuş, pofuduk terlikleri ve yumuş yumuş pijamalarıyla fazlasıyla rahat hissediyordu. Yavaş yavaş merdivenleri tırmanıp, odasına çıktı. Yatağına uzanmasıyla, uyuması bir olmuştu...

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin