Tabut

51 0 0
                                    

Yiğit'ten;

Uyandığımda tepemde iki tane güvenlik dikiliyordu. Birinin yabancı olduğunu düşündüm, zenciydi. Diğeri ise fazlaca geniş kalıplı bir adamdı. İki gözümde tamamen açıldığında bir hastane odasında olduğumu gördüm. Beynim beni ele geçirmiş gibi gözlerimi kapattı ve beni bir şey düşünmeye zorladı.

Son bir kaç saattir yaşadıklarım aklıma gelince bir an da gözlerimi açtım ve yataktan fırladım. Kafamı iki elimin arasına aldım ve sessizce: "Olamaz. Yanlış hatırlıyor olmalıyım. Rüya mı gördüm?" diye söylendim.
Kalıplı olan adam ise arkamdan, omzumu dürterek ona dönmemi sağladıktan sonra: "Yiğit Bey, her ne hatırlıyorsanız doğru hatırlıyorsunuz. Ama sakin olun ve lütfen zorluk çıkartmayın. Yarım saat içerisinde Gürkan Bey'in yanına gitmemiz gere..." dedi. Sözünü bitirmesine müsaade etmeden burnuna hızlı ve ani bir kafa attım. Ardından: "Ne diyorsun lan sen!" diye 'haykırdım'.

Daha sonra yerdeki adamın üzerine çıktım ve tam anlamıyla rastgele yumruklar atmaya başladım. Deli gibi bağırıyor ve altımdaki adamın elime, yüzüme bulaşan kanlarını umursamıyordum. Kollarımda bir baskı hissettiğim zaman, dönüp arkama baktım. Zenci adam beni çekmeye çalışıyordu. Altımdaki adama sağ kroşe, sert bir yumruk daha atıp, bayıldığından emin olduktan sonra ayağa kalktım. Önce yanımdaki duvara bir yumruk atıp: "Hayır!" diye bağırdım. Daha sonra önümdeki zencinin boğazını tutup, duvara yapıştırdım. Diğer elimle de karnına ve göğsüne yumruk atıyordum. Aynı anda küfürler savuruyor ve delirmişçesine bağırıyordum. Daha sonra fark etmiştim ama aynı zamanda ağlıyordumda.

Bu sırada bir kapı çarpma sesi duydum ve bir şey beni o zenciden ayırdı ve suratıma gerçekten 'sert' bir yumruk attı. Gözlerim tamamen kararmış gibiydi, sadece sağa sola yumruk sallıyor, küfür ediyor ve bağırıyordum. Kimi dövdüğümü, nasıl dövdüğümü bilmiyordum. Küfürlerin haddi hesabı bile yoktu.

Ardından atılan bir tokatla gözlerimi açtım. Karşımda birkaç tane güvenlik, bir de Gürkan vardı. Kendime gelince anında ayağa kalktım ve Gürkan'ın gömleğinin yakasını tuttum. Gözlerimi gözlerine tehditkar bir şekilde dikerek: "Hatırladıklarım doğru mu?" dedim, sesim tıslar gibi çıkmıştı. Gürkan, gözlerini benden çekmeyerek: "Daha fazlasını hatırlamalısın." dedi. Tuttuğum yakasını bıraktım, gömleğini düzelttim ve on saniye durduktan sonra onunda burnuna kafa attım. Düşmeyince bir de sol yumruğumu konuşturdum.

Eliyle ağzının kenarındaki kanı, koluylada burnundan akan kanı sildikten sonra: "Böyle istiyorsan, böyle konuşuruz." dedi ve sol yanağıma bir yumruk attı. Ardından kasıklarıma bir tekme atıp, beni yere düşürdü. Daha sonra elini uzatıp: "Kalk." dedi.

Eline tükürüp, ayağa kalktıktan sonra yumruk atmak için elimi havaya kaldırdığımda: "Alın şunu. Depoya götürün. Ardınızdan geleceğim." dedi ve yumruğum havada kaldı. İki tane adam koluma girip beni durdurmaya çalıştılar. Arkasından tehditler ve küfürler savurmaya devam etmiştim.

* * * * * * *

Depo denen alana geldikten sonra bende bir demir sandalyeye bağlandım. İçeride sadece birkaç adam ve ben vardık. Önümde dikilen adama: "Siktir git karşımdan!" diye bağırdım. Tepemden sürekli bana bakması çok can sıkıcıydı. Beni duymamış gibi kafasını başka yöne çevirdi ve olduğu yerde durmaya devam etti. Onu sinir edip, kavga çıkartmak istiyordum. "Kime diyorum? Hey karşımdaki pezevenk, siktir git önümden." dedim, kelimeleri üzerine basarak tek tek söylemiştim. Adam bu sefer dudağını ısırdı ama yinede tek kelime etmedi. Sadece ellerini arkasında birleştirip, başka yöne bakmaya başladı.
Tacizime devam ederek: "Duymuyor musun lan? Heey, it ! Korkak mısın yüzüme bak!" diye bağırdım.

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin