Balkon

52 3 0
                                    

Almila'nın ağzından;

Bu adam beni delirtiyordu artık ! Evet, gerçekten sinirden delirecek kıvamdaydım. Hadi ben deliyim, manyağımda eşyalarla konuşuyorum, penceremi açık unuttuğum yetmiyormuş gibi bir de o halde soyunuyorum. Tamam kabul, bunlarda öyle çok olası ya da çok normal şeyler değil. Ama sen niye bunu her seferinde yüzüme vuruyorsun ya! Niye niye ? Gözümün önünde adamın elini doğra, çöp atmaya çıktığımda korkuluk gibi suratınla beni korkut, sonra 'Aman Almila şöyle yapma göz zevkimi bozuyorsun, aman Almila psikolojimi bozuyorsun.' ! Maksat beni sinir etmekse, tam anlamıyla başardın, tebrikler.

Dün gece aynen bu düşüncelerle uyuyakalmıştım. Sabah uyandığımda, saat daha 6:59'du. Tatil olunca erken, okul olunca geç saatte uyanmaya ayarlanan aptal vücudum düzene girmek bilmiyordu. Gözümü açar açmaz nedense -sanırım artık bilinçaltı olmuştu- pencereye baktım; kapalıydı. Buna sevinerek, gülümsedim. En azından bu gece 'o adam' beni uygunsuz şekilde görmemişti. Saat'in erken olmasını kafaya takmayarak, ayaklandım. Kış olmasına rağmen, bugün havada tuhaf bir şekilde sıcaklık vardı. Üzerimdekileri çıkartıp, yatağımın üzerine koydum ve giysi dolabımı açtım. Resmen bana göz kırpan gök mavisi bahçıvanımı ve onun içine giymek için boğazlı krem rengi kazağımı çıkarttım. Bir yere gideceğim yoktu, ama sanırım birazcıkta olsa dolaşmak istiyordum.

Çıkarttığım giysilerimi giyindikten sonra, pijamalarımı katlayıp dolabıma koydum. Yatağımı ve odamı da topladıktan sonra, aynamın karşısındaki sandalyeye oturdum. Saçımı yukarıdan, kocaman bir ev topuzu yaptım. Yanlardanda iki tane bukle sarkıttım. İnce, mavi bandanamı da taktıktan sonra banyoya yöneldim. O sırada, odamda telefonumun çaldığını duydum. Koşup, telefonumu aldım, arayan Yasemin'di. Şaşırarak ve aslında sevinerek telefonu açtım. Yasemin bağırarak: "Uykucuu kalktın mı sen bu saatte ? Gerçekten hiç beklemezdim, umutsuzca aradım." dedi ve o tatlı, sıcak kahkahalarından birini attı. Bende onun gülmesine eşlik ettim ve :" Tabi kızım ne sandın, bugün bir çılgınlık yapıp gezme kararı aldım. O yüzden erkenciyim." dedim. Yasemin, bir işler karıştırdığını belli eden ses tonuyla :" Hmm. Demek ki bugün birlikte gezeceğiz?" dedi sevinçle. Telefonun ucunda, şaşkınlıktan kelimeleri kaybedip: "Yok artık ! Burada mısın ? Ne zaman geldin ya? Hiç haber de vermiyor!" dedim bağırarak, mutlu bir şekilde.

"Evet! Dün gece geldim. Epey geç geldim, rahatsız etmek istemedim. Bu yüzden otelde kaldım." dedi. Bu duyduğuma gerçekten kızarak: "Ne alaka ya? Öyle şey mi olur? Otelmiş, eve geliyorsun hemen!" dedim kızgın bir sesle. Telefonun ucunda bir kıkırdama duydum, kıkırdama sese dönüştü: "Uuu tamam patron, sinirlenme. En geç bir saate oradayım." dedi ve kapattı. Gerçekten sevinmiştim, çünkü bu kızı seviyordum. Kuzenimdi aslında, ama arkadaştan bile öte dost gibiyiz. Her şeyimi bilir, biraz da dedikoducudur, delidir ama tatlıdır. Telefonu küçük cebime koydum ve banyoda ki işlerimi tamamlayarak aşağı indim. Annem ortalıkta yoktu, büyük ihtimalle daha uyanmamıştı. Mutfağa geçip kahvaltı hazırlamak istedim. Masanın üzerindeki bir not kağıdı dikkatimi çekti. "Kızım, kahvaltını yap. Sakın ilaçlarını almamazlık yapma. Ben babanın yanındayım, akşam birlikte döneriz. Abur cubur kesinlikle yemiyorsun." yazıyordu, annem yazmıştı.

Yazıyı dikkate alacağımı umarak, kahvaltı hazırlamaya başladım. Dolaptan bir portakal suyu çıkarttım, birazda kahvaltılık koydum. Ardından küçük bir tost yaptım ve yemeğe başladım. Bitirdiğimde, kalkıp masamı ve etrafı temizledim. Telefonum çaldı, arayan Yasemin'di. Hemen açtım. "Ya kızım sizin ev sokağın neresindeydi ya? Geziyorum geziyorum bulamıyorum. Gel de beni al." dedi hafif hafif gülerek. Bende güldüm ve: "Tamam yakınında bir market, park falan varsa söyle ismini, bulurum ben seni." dedim. Biraz düşündü ve: "Burada acayip güzel bir motosiklet var. Bir binanın arkasındayım şu an da. Nedense çok tanıdık bir bina, gri-pembe renklere boyanmış." dedi. Dün, o adamla binanın arkasında konuştuğumuzda bir motosiklet gözümü almıştı bir süre. Zaten karşı binamızda gri-pembe renklerden oluşuyordu. Orası olduğunu tahmin ettim.

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin