Bilincim yerine geldiğinde ilk neler olduğunu anlayamamıştım hala gözlerimi açamıyordum ve her ağızdan bir ses . Beynim bulanmaya başlamıştı. Bunlar da kimdi böyle?
Bir de sürekli şu sesi ve cümleyi duyuyordum. '' O iyi mi?''
''İyi olacak mı?'' ,''Lütfen birşeyler yapın .. Acele etsenize lanet olsun bir bok yaptığınız yok!''
İlk sesi algılamaya çalıştım. Bu kişinin bu kadar endişe içinde olması tuhaftı.
Gözlerim yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Her tarafı bulanık bir şekilde görüyordum. Beyaz önlüklü 4 tane adam ve onlardan tamamen farklı olan birisi daha vardı yanlarında, gözlerimi biraz daha kıstım. Kendime gelmeye başlıyordum.
İnsanlara şiddetle iyileştirin onu diye bağıran kişi Kutlu'ydu. Gözleri pancar gibi olmuştu..Ağlamaktan.. Kutlu mu ağlamıştı? Yok canım daha neler.
Onun böyle endişe içinde bana bakması kalbimde bir sızıya neden olmuştu. Yıllar önce aynı pozisyonda benim yerime sedye de yatan babam ve Kutlu'nun yerinde ağlamaktan gözleri pancar gibi olan ben vardım.
Gözlerimden yaşlar akmaya başladı.
'' E..ece? Sakın endişelenme bak ben burdayım tamam mı? İyi olacaksın prenses bana güven.'' derken ağlamamak için şakaklarını sıkıyordu. Saçları darmadağın olmuştu. Kendinden geçmiş bir halde,
'' Hadi ama toparla kendini ve ağlamayı kes sümüklü kızları da hiç sevmem ıyy...''
Gülecek halim kalmamıştı.
Şimdiye kadar '' Sen kendine baksana bi sersem! '' diyip kafasına yemişti tokmağı.
Yutkunarak,
''Kutlu?''
Boğazlarım öylesine kuruydu ki bir an birbirine yapışacak zannettim.
''Ne oldu? Söyle? Daha iyi misin şimdi?''
'' Ağlıyor musun sen?'' derken hem tebessüm ediyordum hemde gözlerimden akan yaşları durduramıyordum. Ömrü hayatımda hiç böylesine karmaşık duygular içersinde olmamıştım.
'' Of! Ben ağlar mıyım sence?''
''Hadi oradan bas baya ağlamışsın.'' dedim gülerek.
''Ne var yani soğan doğramış olamaz mıyım?'' dedi gözlerini kaçırarak. Ben hala gülmeye devam ediyordum.
''Ya..! Bak bakalım gözlerime?'' diyerek yaklaştı. Ellerimi yavaşca kaldırıp ağlamaktan şişmiş göz altlarına doğru götürdüm. Gözlerinde çok koyu bir endişe vardı..
Bugüne kadar annemin gözlerinde bile görmemiştim bu ifadeyi. Duygularım daha da belirginleşmişti. Daha fazla saklayamazdım sanırım. Kalbim, ''evet şimdi tam zamanı! söyle'' der gibi çılgınca atıyordu.
Boğazımın kurumasını aldırmıyordum, bir şekilde söyleyecektim ve sessizce,
'' Sana aşığım."
Tepkisi beklediğimin tam tersiydi. Bu salak şaşırır ve yine kekelemekten yine bir şey diyemez diye düşünüyordum.
Rahatlamış bir şekilde gülerek,
''Seni seviyorum, hemde iliklerine kadar.. Senden sadece şunu istiyorum... Şu anı lütfen bana bir daha yaşatma, Lütfen!''
Gözlerinde biriken yaşlar bir anda yanaklarından süzülüverdi.Rüya gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN BÖYLESİ
Ficção AdolescenteYıllardır dostum dediğim çocuğa bir gün aşkla bakabileceğimi nerden bilebilirdim ki..