Siwon.. Sanırım ondan pek bahsetmedim, doktor. Ama soruşturmanın büyük bir kısmını kapsıyor. Yardımları olmasıydı, asla gerçeği öğrenemezdim. Uzatmayacağım..
***
Bağırıp çağırdığım polisler beni birkaç saat boyunca o odada yalnız bıraktılar. Beton duvardaki blokları birkaç kere baştan sona sayabileceğim kadar uzun bir süre geçti. Ailemi arayıp aramadıklarını, benimle konuşmaya kimin geleceğini merak ettim. Sırt çantamı çıkarıp kucağıma koydum ve sert kumaşı okşadım. Bunu yapmak beni rahatlatmıştı. O salaklardan hiçbiri bana tuvalete gitmek isteyip istemediğimi bile sormamıştı. Çişimi tutmaya alışmış olmam iyi bir şeydi, çünkü kalkıp tuvalete gitmek aklımın ucundan bile geçmemişti.
Nihayet, kapı açıldı ve ciddi ifadeli, koyu renk takımlar giymiş bir adamla kadın içeri girdi. Özellikle, adamın takım elbisesi çok şıktı. Kısa ve beyazları daha yoğun olan kır saçları, bana kırkların başlarında olduğunu söylüyordu ama suratı onu daha da genç gösteriyordu. Kesinlikle, bir doksandan daha uzundu ve kare biçimli omuzları ve sırtını dik tutuşundan, boyuyla gurur duyan birisi olduğunu anladım. Sağlam birisi gibi görünüyordu. Sakindi. Bu adam Titanik'te olsaydı, önce kahvesini bitirirdi. Gözlerime baktı ve acele etmeden telaşsız bir biçimde yanıma gelip elini uzattı.
"Merhaba, Baekhyun. Ben başçavuş Siwon. Ağır Ceza Biriminden geliyorum."
Tokalaşması sıkıydı. Elini elimden çekerken, nasırları olduğunu hissettim ve nedense rahatladım.
Kapının orada bekleyen kadın hızlı adımlarla yanıma geldi. Tombuldu ve iri göğüslüydü. Saçları kısa ve düz kesimliydi. Külotlu çoraplarını her gece yıkadığına ve her zaman destekli bir sutyen taktığına bahse girebilirdim.
Elimi sıkıp gülümsedi. "Seninle nihayet tanışabildiğime sevindim, Baekhyun."
Karşıma oturdular. Başçavuşun gözleri kapıya kaydı. Yaşlıca bir adam içeriye üçüncü bir sandalye sokmaya çalışıyordu.
"Bundan sonrasını biz hallederiz." dedi Siwon. Yaşlıca adam elinde sandalyeyle kapıda kaldı. "Birer kahve de alabilirsek iyi olur."
Siwon bana döndü. Yutkunarak gülümsedim. Uzun zamandan beri ilk kez suratımda gülümsemeye benzer bir şey belirmişti.
Bana arkadaşmışız gib ismimle hitap etmişerdi, ama kendi isimlerini söylememişlerdi.
"Kimliklerinizi görebilir miyim, lütfen?" dedim. Birbirlerine baktılar. Siwon bir iki saniye gözlerime baktı, sonra kartını masanın üstünden bana uzattı. Kadında aynı şeyi yaptı. Choi Siwon, diğeri de Lee Sungyeon.
İlk konuşan Siwon oldu.
"Pekala, Baekhyun, dediğim gibi bizler Ağır Ceza Biriminden geliyoruz. Senin olayında ki baş soruşturmacı benim." Çok faydası olmuştu doğrusu.
"Az sonra bir doktor gelecek," dedi. "Seni.."
Bir doktora ihtiyacım yok.
Kısa bir süreliğine göz göze geldik. Doğum tarihim, adresim gibi sıradan şeylerle iligi sorular sordu. Omuzlarımın gerildiğini hissettim. Kaçırldığım güne sıra gelince durdu.
"Video kaydını tekrar açmamızın bir sakıncası var mı, Baek?"
"Evet, var Siwon." Bana ismimle hitap edişi, onu anımsatmıştı. "O aynanın ardında da kimseyi istemiyorum."
"Seni üzmek istememiştim." Çenesini eğmiş başını yana yatırmıştı. Mavi-yeşil gözlerini bana dikti. "Ama işimi çok kolaylaştırır, Baek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsesionante // ChanBaek
Fanfiction❝ Her şeyimi elimden aldı doktor. Sevgimi, üzüntülerim, kırgınlıklarımı, yemek yeme isteğimi bile elimden aldı. ❞ OBSESİF KİTABININ CHANBAEK İÇİN UYARLAMASIDIR, KİTABI OKUYANLARIN BU HİKAYEYİ OKUMAMASI TAVSİYE EDİLİR. @akinarai | Her hakkı saklı...