Özel Bölüm 3

12.9K 240 46
                                    

Kızıl saçlara mavi saç olur mu demeyin ama gayette oluyo valla. Uçları tamamen parlament mavisiydi ve resmen aşığım saçlarıma!

Neyse. Saçlarımı yukarıda toplayıp, bir tokayla bağladım. Genellikle siyah giyiyordum. Pekala, ben hep siyah giyinirim. Aynı şuan olduğu gibi. Siyah eteğim ve üzerine giydiğim siyah büstiyer gayette yakışmıştı bana. Altına giydiğim siyah mat, kısa botlarım da gayet rahattı. Beni eşofmanlarımla gören Yürüyen Dağ şuan dilini yutmuş bir Psikopata dönmüştü. Kimseyi umursamadan, isteğimi yapan biriydim ve bunu Bordoların lideri olan herif bile bozamazdı.

"Kızım sen manyak mısın? Partiye gidiyoruz sanki amına koyim..." Sonlara doğru sesi alçalsa da keskin kulaklarım onun sözcüklerini havada kapmıştı. "Manyağım ben. Sen de küfürbazsın galiba. Sana öğretmediler mi bayanların yanında küfür edilmeyeceğini piç?"

Tamam, bende küfür ediyordum. Şey, hemde bayağı ama o edemezdi. En azından benim yanımdayken. "Oo bayan nazik. Kusura bakmayın hazretleri. Ama neyse ne. O kıyafet ne kızım?" Dudaklarımı büzdüm. Kırmızı renkli rujumun onun gözlerinde parladığını biliyordum. "Babacığım... Sana ne acaba?!" Arabaya almıyordu beni lanet Psikopat.

"Git doğru düzgün bir şeyler giy de gel." Bana manalı manalı baktı. "Arabada sadece ben değil, 3 bordo daha olacak." Sonra ceketinin cebinden telefonunu çıkardı. "Beş dakikan var. Bekliyorum." dedi telefonu yüzüme tutarken. Kronometreyi açmıştı manyak herif.

Bir an gitmeyi düşünsem de kişiliğime aykırı hareket edemeyeceğimi gayet iyi biliyordum. Gelen arabanın kaputuna yaslanıp onu delici gözlerle izledim. Mihri Tanyeli ne zaman bir erkeğe boyun eğmişti? Doğru cevap: Hiçbir zaman!

"Canım sen karşında kardeşin var sandın galiba." Üstüne yürüdüm. Yoldan geçen herkesin gözü üzerimdeydi ve karşımdaki Psikopatın gözleri, hepsini öldürmek ister gibi bakıyordu. Kafam tam çenesinin altına denk geliyordu. Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Arabadaki bordoların, gayet iyi bir film izlediklerini biliyordum. Kaşımı kaldırdım ve onun gözlerinden alevler çıkarken kasıklarına tekmeyi gömdüm. "Bana emir verme Bordo. Asla." Sonra da hiçbir şey olmamış gibi arabanın ön koltuğuna yerleştim. Elim benden habersiz bir şekilde telefonuma giderken, Sarp'ın malum bölgesini tuttuğunu görebiliyordum. Yüzünde acıyla karışık bir şaşkınlık vardı. Benden böyle bir şey beklemiyordu. Öfkelendiğinde deliye dönen bir yapım vardı ve bu huyumu diğerlerinin aksine çok seviyordum. Sarp sürücü koltuğuna geçerken dikiz aynasından arkadaki bordolara bir bakış attı. Şayet o bakış bir ok olsaydı şuan yaşıyor olmazlardı. Hemen önüne döndüler ama hepsinin dudakları bariz bir gülücükle şekillenmişti. "Hadi gidelim Psikopat." dedim. O arabayı çalıştırıp vitesi ileri alırken bende emniyet kemerini taktım. Kemer önemliydi sonuçta.

Psikopatın yüzünden hiçbir şey okunmuyordu. Benim aksime o bir kez bile kafasını çevirmemişti bana doğru. Dudaklarımı büzüp telefonuma geri döndüm. Zilyon tane mesaj gelmişti ve hepsine cevap vermek yerine telefonumun kapama tuşuna bastım. Kafam benden bağımsız döndü ona. Sert yüz hatları ifadesizdi. "Pşt. N'aber, Psikopat?" dedim arkadaki üçlünün sohbetinin koyu olduğu bir anda. Gözlerini bana değdirmeden hızını arttırdı. "İyiyim güzelim de sen pek iyi değilsin galiba." dedi telefonumu kast ederek. Telefonumun titreme seslerini duyabiliyordu. "Valla onu ben sana soracaktım? Çok kötü vurmadım inşallah?" Kıkırdamamı zorla bastırdım ama onun gözleri bana dönmüştü nihayet. "Çocuğum olmazsa suçlusu sensin Minyatür Kızıl." O da hafifçe gülmüştü. "Bana emir veren sensin oğlum. Bana ne." Araba akan trafikte hızını azaltırken bana gülümsedi. Sonunda yelkenlerini suya indirmişti bizim Psikopat oğlan. O yelkenlerin alev alıp almayacağı da meçhuldü gerçi.

Toz Koparan | Kızıl Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin