Sarp vs Mihri; "Yalanı S*KERLER"

687 47 9
                                    

"Hala arıyor. İpucu bulacaktır. Tamam Komutanım. Ve Yiğit? Karına ve çocuğuna iyi bak. Tamam. Eyvallah."

Nefesim kesilirken içimde yaşıyor oldukları gibi aptalca bir fikir belirdi.

Aptalcaydı çünkü tabutlarını görmüştüm! Toprağın altına girerlerken görmüştüm onları!!

Ama... cesetlerini ben teşhis etmemiştim. Ya da annem, ya da babam.

Cesetlerini... Sarp teşhis etmişti.


İçimde filizlenen umutların sorumlusu olan adam, arkasını döndü ve göz göze geldik. Gözleri şokla irileşirken, öylece baktı bana; ben de ona bakarken.


Telefonunu seri bir hareketle kapatıp cebine koydu ve gözlerini gözlerimden çekip tek kaşını kaldırarak baktı bana.


"Kapı dinlemek hiç de senlik bir davranış değil kızıl."


Neden hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu? Neden? Bana neden yalan söylüyordu?


"Duydum." diye fısıldadım ona doğru. Nefesimin yan etkisinden olsa gerek, konuşma yetimi kaybetmiş gibiydim.


"Neyi?" derken en az benim kadar gergin olduğunu düşünüyordum. Düşünüyordum; çünkü dıştan hiçbir ipucu vermiyordu.

Başımı yana eğip derin bir nefes aldım.

"Sarp..." Bana attığı adımdan bir adım geri giderek uzaklaşırken, bana sert bir ifadeyle baktığını gördüm.

"Söyle minyatür kızıl." dedi. Sesinde çok şey gizliydi ama uykusuzluktan bedenim gibi zihnim de çökmüştü; gözlerinde kopan fırtınanın anlamını çözemiyordum.

"Bana doğruyu söyle!" Sitemkar sesimin altında yatan gizli dilenmeyi yalnızca o fark edebilirdi. Ve etti de, gözleri daha da yanmaya başlarken bakışlarını kaçırdı.

"Ne dediğini anlamıyorum Mihri." derken, gözleri titreyen ellerime takıldı. Ellerimi gördükten sonra yutkundu fakat gözlerime bakmadan yanımdan geçti. Gitmesine izin vermeden kolundan yakaladım onu, beyaz elim, esmer tenine aykırıydı.

Gözlerim doldu ve önünde diz çöktüm, "Yalvarırım Sarp... Eğer yaşıyorlarsa söyle bana..."

Gözlerinde oluşan öfke ve acıyı gördüm. "Kızıl... Öldüler..."

Beni kaldırmaya çalışan ellerini öfkeyle ittim ve gözlerimden akan yaşları umursamadan bağırdım; "Yalanı sikerler!"

Yardımını kabul etmeden ayağa kalktığımda, bana beni anlamaya çalışırmış gibi bakıyordu.

"Buraya kadar Bordo." dediğimde, kaşlarını yukarı kaldırdı.

"Sana ihtiyacım yok. Kimseye ihtiyacım yok! Onları sen olmadan bulacağım." Saçlarımı geriye itip yanından geçecektim ki bu sefer beni o tuttu, bedenimi sertçe kendi bedeni ve duvar arasında sıkıştırırken sıktığı dişleri yüzünden çenesi fazlasıyla gergindi.

Çenemi kavrayan eli de sertti, bana ilk defa böyle davrandığını görüyordum. O elini bir taraflarına sokacaktım ama önce ne diyeceğini dinleyecektim.

"Kendine eziyet etmeyi bırak! Onlar öldüler! Yiğit ismi... sadece Komutanımda mı var?"

'Komutanımda mı vardı?" değil, 'Komutanımda mı var?"

Seni yavaşta olsa yakalıyorum Bordo, sen bunu fark etmesen bile.

"Araştırmana bile izin vermeyecektim ama için rahat etsin istedim Mihri; kabul et, öldüler."

Çenemi kavran elini sertçe ittim ve geriye doğru büküp onu duvara yasladım. Fazlasıyla büyük olsa da cüssesi, dizimi dizinin arkasına geçirdim ve yere düşmesini sağlayamadım, çünkü bileğini kıvrak bir hareketle geri bükerek  sırtımı göğsüne yasladı.

"Karşında normal bir adam olmadığını unutma, kızıl. Ben askerim." Kulağıma seksi bir sesle konuşan Sarp Kahan, haklıydı.

Ama o da bir şeyi unutuyordu.

Karşısında normal bir kız yoktu.

Onun karşısında da Mihri Tanyeli vardı.

Kafamı, çenesine geçirip bileğimi ondan kurtardığımda kanayan dudağını zerre sallamadı.

"Bu kadar ateşli olman benim sınavım galiba."

Öfkemi seksi mi buluyordu?

"Bu kadar Sarp. Gidiyorum." dedim onu şaşırtarak. Aslında kendimi de şaşırtmış sayılırdım. Sadece... buna daha fazla katlanamazdım. Sarp... dikkatimi dağıtıyordu. Yeterince iyi odaklanamıyordum... Ayrıca bana yalan söylüyordu.


Ben yalandan nefret ederdim.


"Nereye gidiyorsun?" dedi dudağının kenarını bileğine silerken. Sakalları uzamıştı, esmer tenine yakışacak kadar uzundu saçları.

Normalde asker tıraşına alışmış bakışlarım, uzayan saçlarını keyifle izliyordu.

"Sana söyleyemem." dediğimde kaşları çatıldı ve dev cüssesiyle üstüme geldi fakat elimi kaldırarak onu durdurdum.

"Üzgünüm, gerçekten... Ama bitmeli." Sesim fazlasıyla kısık çıksa da duyduğunu biliyordum.

"Beni terk mi ediyorsun?" dediğinde, dudaklarım neşesiz bir şekilde büküldü.

"Çıkıyor muyduk ki?" dediğimde, şaşkınlıkla aralanan dudakları, bir nevi günaha davet ediyordu.

"Sorun bu mu?" dedi ve cevap vermemi beklemeden devam etti. "Aramızdaki şeyin... Çocukça bir 'çıkmaktan' daha fazlası olduğunu düşündüğüm için sana bir teklif yapmadım kızıl... Ama istersen yaparım." Kafasını olumsuz anlamda sallarken yutkundu. "Gitme Mihri."

Gözlerime batan yaşları umursamadan yutkundum ve kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Sorun bu değil." Nefesimin kesilmesine aldırmadan son kez konuştum. "Seni artık sevmiyorum. Peşimden geleyim deme."

&

Sarp'ın evinden çıktığımdan beridir kendimi fazla... yorgun hissediyordum. Eski telefonumu... Defne'nin bana aldığı telefondan önce kullandığım telefonu almıştım yanımda.

Eski arkadaşlarımdan birini aramıştım ve sokağın başında onun gelip beni almasını bekliyordum.

Küçük çantamın içinde fazla kıyafet yoktu, şuan üzerimde olan siyah dar pantolon ve üzerine giydiğim siyah tişört dışında yanımda yalnızca iki çift pantolon ve iki çiftte tişört vardı.

Karşıdan gelen araba farı gözlerime vurunca, gözlerimi kıstım. Araba önümde durunca aşağı inen Adar'ı gördüm.

Yavaşça beni süzen bakışlarla yanıma yaklaştı ve kafasını eğerek mırıldandı, "Başın sağ olsun Mihri..."

Kafamı olumlu anlamda sallayıp çantayı yüzüne fırlattıktan sonra arabanın ön koltuğuna yayıldım. O, çantamı arka koltuğa bırakıp tekrar sürücü koltuğuna geçtiğinde sadece karanlık sokağı inceliyordum.

"Tarz değiştirmişsin?" diyen Adar'a diktim gözlerimi. "Değiştirmedim." dedim ruhsuzca. Adar kafasını sallayıp, saçlarını karıştırdıktan sonra tekrar bana döndü.

"Bana mı gidelim?" dediğinde yüreğim sıkıştı ama yine de kafamı olumlu anlamda salladım.

Adar arabayı çalıştırdı ve gaza yüklenmeye hazırlanıyordu ki, arabasının kapısı açıldı ve yaka paça dışarı çıkartıldı.

Gözlerini odakladıktan sonra,

Sarp tarafından...

Bu Psikopat'ın amacı neydi? Nereden bulmuştu yine beni?

Sarp şaşkın bakan Adar'ın suratına yumruğunu geçirip, arabanın kapısına doğru eğilip bana baktı.

"Bu piçle mi gideceksin cidden?"

Kafamı olumlu anlamda salladığımda kaşlarını çattı.

Toz Koparan | Kızıl Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin