ÜŞÜRSÜN SEN ORALARDA...

7.8K 203 13
                                    

Bir acı ne kadar yakabilirdi ki bir insanın canını?

Çok yakıyormuş... Hemde öyle böyle değil... "Gözlerini kapat artık..." dedi Sarp, benim hala uyumadığımı görünce. Yatakta tam yanımda oturuyordu. "Kapatırsam gelirler mi Sarp?" dedim yorgun sesimle. O kadar zordu ki! Böyle sanki bir şaka yapacaklarmış hissi vardı hala içimde. Sanki, sanki hala yaşıyorlarmış gibi.Eli saçıma gitti ve yavaşça saçlarımı okşarken mırıldandı. "Kendine işkence ediyorsun Mihri." dedi kara gözlerindeki dönen fırtına bulutlarına rağmen sakin bir sesle.  Tam üç gündür yemeden içmeden sadece yatağımda duruyordum öylece. Daha o sabahsı birlikte değil miydik Defneyle? Bebeği için kıyafet bakmıştık, arabaya bindiğimizde... ben nereden bilebilirdim ki son görüşmemiz olduğunu?"Yapabileceğim başka hiçbir şey yok Sarp." dedim gözlerine bakmayı kesip. Yiğit ve Defnenin cesetlerini Sarp tehşis etmişti. Ben yapamamıştım. Annem zaten harap... "Artık toparlanma zamanı küçüğüm." dedi ellerini kısacık saçlarına götürüp. Sonra da tekrar gözlerime döndü karaları. "İzin aldım, benimle kal 3-4 gün?" diye sordu ben tırnaklarımı daha çok etime gömerken. Nazikçe çözdü ellerimi, aynı 3 gündür yaptığı gibi. "Buradan gidemem." dedim fısıltıyla. Dudakları alnımı bulduğunda birkaç saniyeliğine kapadım gözlerimi. Geri çekildiğinde hemen açtım, Defnenin mezara konuluşu... gelirse aklıma diye..."Hadi güzelim, kalk." Gözleri ayrılmıyordu gözlerimden. Belimden tutup yavaşça kaldırdı beni ve ayakta durabileceğimden emin olduğunda, spor çantama rastgele kıyafetlerimi koydu ve çantayı omzuna astığı gibi tekrar yanıma yaklaştı. Şuursuzca bakıyordum sadece. Ne yapıyordu? Belimden tutup kapıya doğru sürükledi beni. "Annemin bana ihtiyacı var Sarp. Burada olmalıyım." dedim yorgun sesimle. Sarp kapıyı açarken mırıldandı. "O kadar akrabası var ki yanında, 4 gün idare edebilir bence." Kafamı olumlu anlamda salladım ama tam kapıdan çıkacakken gözlerim kararınca Sarp'ın kollarına yığıldım kaldım. Sarp endişeyle bana baktı ve düşmeme izin vermedi. Kararan gözlerinde o kadar duygu vardı ki eğer bu kadar yorgun olmasaydım hepsini çözebilirdim. Kendimi biraz daha iyi hissedince kalktım ayağa ve Sarp'ın belimi sarmasına müsaade ettim. Annemin ağlayış sesleri gelince kulağıma dondum kaldım. "Defne!" diye yakarıyordu annem. Ellerimi kulaklarıma bastırdım. Gözlerimde tekrar yaşlar vuku bulunca Sarpla göz göze geldim. "Yeter." diye fısıldadım Sarp'a. Kafamı olumsuz anlamda sallayınca göz çukurumda biriken yaşlar yanaklarımdan süzüldü. "Duymak istemiyorum." dedim ellerimi kulaklarıma daha da bastırırken. Ama duyuyordum işte!"Defne... Çok erken Defne... Sen üşümez misin oralarda kızım..." Yakarışları o kadar yakıyordu ki içimi..."Gidelim..." dedi Sarp kulaklarımdan çekerken ellerimi. Beni arabasına bindirene kadar da dinmedi göz yaşlarım. ___________________Önüme koyduğu suya ve getirmeye gittiği yemeğe anlam veremiyordum. Anlamıyor muydu Sarp?  Yiyemezdim. Belki de Defnede aç? O yemiyorsa ben neden yiyeyim ki?Elinde tepsiyle gelen Sarp'a baktım anlamsızca. Yemeği önümdeki sehpaya koyduktan sonra 'başla' anlamında bir baş işareti verdi. Omuz silktim. "Hadi güzelim, kaç gündür yemiyorsun bir şey." dedi ısrarla. Derin bir nefes aldıktan sonra "Yiyemem Sarp." dedim yavaşça. Sarp bir dev edasıyla kalktı yerinden ve üzerime kükredi. "Ye şunu Mihri! Hasta olacaksın lan hasta!" Bağırdığı kişi Mihri Tanyeliydi ve o da bunun farkındaydı ama Mihri değişmişti. Hızla ayağa kalkıp Sarp'ın üstüne yürüdüm. "Yiyemem, yiyemem!" diye bağırdım üzerine yürümeye devam ederken. Bu sefer durdu ve o benim üzerime yürümeye başladı. "Neden lan neden!" Kükreyişi bir aslanınkini anımsatıyordu. Aldığım derin nefes boğazımda düğümlenirken bağırarak ilerledim ona doğru. "Ya Defne açsa? Yiyemem Sarp!" Birden kükreyen aslan, kedi yavrusuna döndü. Yüzü yumuşadı ve bana yaklaşmaya başladı. Gözlerim tekrar kararınca Sarp tuttu beni. "Sen şu yemeği bir ye güzelim sana söz veriyorum... Defneye ve Yiğitede götürürüz yemek. Anlaştık mı?" Gözlerim tekrar buğulanırken umutla gülümsedim ona. "Gerçekten mi?" Kafasını olumlu anlamda salladı. "Gerçekten."Başımdaki ağrının şiddeti git gide artarken, Sarp'ın getirdiği yemekleri bir çırpıda bitirdim. Umutla gözlerine baktım ve kafasını olumlu anlamda salladı. Elindeki telefonu kulağına götürdü ve bir süre konuştuktan sonra hoparlör'e verdi konuşmaya. "Kadir, mezarlığa gidip Defne ve Yiğit için bir sürü yemek götürüyorsun." Ben ona kaşlarımı çatmış bakarken, ahizeden Kadir'in sesi geldi. "Tamamdır abi. Resmini de çekip yollarım." Telefon kapanır kapanmaz "Biz gidecektik!" dedim kaşlarım çatılı bir vaziyette. Sarp telefonunu sehpaya bıraktıktan sonra bana çevirdi gözlerini ve cevap verme zahmetine girdi. "Sen dinleneceksin. Kadir götürecek." Kaşlarım biraz daha çatılırken ayağa kalktım. Tam ağzımı açmıştım ki elini, ağzımın üzerine kapadı. "Konu kapandı Mihri Tanyeli." Sinirle soluyup olduğum yere çöktüm. Önümdeki tepsiyi kaldırdı ve mutfağa götürdü. Geri geldiğinde elinde bir bardak su ve diğer elindede bir ilaç kutusu vardı. Kaşlarımı havaya kaldırıp 'Bu ne?' demeye çalıştım. Sarp yanıma oturup suyu elime tutuşturdu, sonra ilacı kutusundan çıkarıp bir tanesinin ambalajını yırttı ve küçük hap'ı elime verdi. "Sakinleştirici." dese de kutunun etiketindeki uyku ilacı yazısını gayet net okuyabiliyordum, yabancı yazılar olsa dahi. "Uyumak istemiyorum." derken Sarp bir şey demeden suyu ve ilacı bırakıp beni kendine çekti. Kollarını etrafıma doladığında her ne kadar uyumak istemesem bile, sıcaklığı uykumu getiriyordu. Sarp saçlarımı öptü, sonra da okşamaya başladı. Gözlerim kapanırken esnedim. Ona biraz daha sığınırken top gibi küçücük olmuştum. Bir süre daha öyle durduktan sonra gözlerim tam kapanacakken söyledim. "Sende gidemezsin Sarp."

KF'nin devam kitabı olan Toz Koparanda 2. Bölümümüz yayında. Yorumlarınız değerli.

-Mihri.

Toz Koparan | Kızıl Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin