Bölüm 2: Ruhların Katili

3.3K 200 369
                                    

Duyuruyu görmeyenler için buraya da küçük bir not ekliyorum. İlk bölüm 29/10/2015 tarihinde düzenlenmiş ve uzatılmıştır. O tarihten önce okuyanların tekrar okumasını şiddetle tavsiye ederim. Ayrıca 2.4K için hepinize müteşekkirim. İyi okumalar diliyor, hepinizi Allah'a emanet ediyorum.

İksir dersi çıkışında kitaplarımla birlikte göle gittim. Elimde muggle yazarların romanları vardı. Onları okumayı seviyordum çünkü artık yaşadığım dünyayı okumak sıkıcılaşmıştı. Neredeyse bulunmadığım -sonuç olarak yaklaşık on ayım Hogwarts'da geçiyordu- bir dünyayı okumak daha ilginç ve daha eğlenceliydi.

Gölün kıyısında otururken yalnızlığın keyfini çıkarıyordum. Etrafıma baktım. Her insanın içinde bir savaş olsa da mutlulardı. Genel olarak ben bunu başaramıyordum. Üzüntümü de sevincimi de dışından yaşayanlardandım. Her ne kadar bu huyumdan tiksinsem de bunun üzerinde çok durmamaya çalışıyordum.

Beni ben yapan en önemli şeylerden biriydi bu. Üstünde durmuyordum; çünkü zaten hiçliğin ortasında kaybolmuş olan ruhum, yolunu ancak bu şekilde bulabiliyordu.

Elime en sevdiğim romanlardan birini aldım. Öncelikle rastgele bir sayfa açtım ve kokusunu içime çektim. Doğanın kokusu, kitap kokusu ile harmanlanarak ortaya muhteşem bir koku seriyordu. Bu kokunun içimde uyandırdığı hisleri kaybetmeden okumak istercesine aceleci davranarak kaldığım sayfayı açtım.

Açıkası bir sonraki ders olan Aritmansi pek umrumda değildi. Dersi asmayı düşünerek okumaya devam ettim.

*

"Hermoine? Ne yapıyorsun burada?"

Dikkatimi dağıtan tanıdık sesin kaynağına doğru baktım. "Hiç. Sadece kitap okuyordum. Bir şey mi oldu, Harry?"

Afallamış görünüyordu. Ben daha da meraklanırken konuşmak için ağzını araladı. "Bilmem. Bunun cevabını bence sen vermelisin."

Ben daha da meraklanırken devam etmesi için kaşlarımı kaldırdım. "Derslerin neredeyse hiçbirine gelmedin ve biz deli gibi etrafta seni aradık. Şükürler olsun ki, bir kız seni burada gördüğünü söyledi."

Sadece bir derstir buradayım ve konuştukları hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

"Sadece Aritmansi dersine girmedim, Harry. Abartma istersen." Ayrıca Aritmansi okulun en sıkıcı dersiydi. Her ne kadar ben katlanabilsem de, bugün Prof. Vector'u dinleyebilecek halde değildim. Bu yüzden bu dersi asmak iyi bir fikir gibi gelmişti.

"Hermoine, gerçekten iyi olduğundan şüpheliyim. Sadece Aritmansi olsa, sana hak veririm fakat Aritmansi'den sonraki KSKS, Bitkibilim, Sihir Tarihi ve Kehanet'e de girmemişsin."

YALAN SÖYLÜYORDU.

SAKİN OL, HERMOİNE. BUNLARIN HEPSİ BİR ŞAKA. SANA ŞAKA YAPIYOR. RAHATLA.

Saatime baktım ve o an hayatımın en büyük şoku ile baş başa bırakıldım. "Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır... Siktir. Kitaba dalmış olmalıyım. Lanet olsun."

Hızlıca eşyalarımı toparladım ve ayağa kalktım. "Gireceğim ders de kalmadı ki! Lanet olsun! Lanet!"

Ben daha olayın şokunu atlatamamış, etrafıma boş boş bakınırken, gözlerime boş bakışlarla sabitlenen bir çift mavi göz gördüm. Halime anlam veremeyen gözlerle bana bakıyordu. "Ne oldu?"

Soruma cevap vermeden önce derin bir nefes aldı. "Hiç. Sadece... Seni tanıdığım şu süre zarfında tek bir dersi bile kaçırdığını görmedim. Şimdi dört ders birden kaçırman? Sen gerçekten iyi olduğuna emin misin, Hermoine? Bir şey mi oldu? Biliyorsun, ne olursa olsun, her şeyi bize anlatabilirsin."

show me how to live · dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin