*Bal*

31 2 0
                                    

Buraya kadar.
Buraya kadardı ışte. Hayal ettiklerim , o dudaklarından dökülen sözlerle son buldu. Hayatında asla olmazlara verdiğin yer kadar olamadı dillere destan aşk. Belkiler denizinde bogulmakta olan yüreğime şimdi gel de laf anlat.

Ya da boşver boşver anlatma. Neme lazım ben sıkılırım sonuçta. Öyle büyük büyük sözlerde verme mesela. Tutulmaz bilirim zamanla.

...

Zamanın kesik su gibi aktığı devredeyim. Ne hızlanacak gibi ne de duracak gibi. En ummadığımızda hızla geçmiş, en sevmediğimiz de takılmış gibi. Aman neyse.
Ruh halimin sebebi üç harfli.
...

Bugün neşeli bir gün. Uyandığımda babam koşarak isten gelmiş, üzerine dökülen boya sayesinde şirin baba ünvanına hak kazanmıştı. Güne gülerek başlamış olmanın günü neşeyle bitireceginize işaret olduğunu düşünürüm hep. Kötü başlarsa da düzelecek diye bakarim. Belki de içimdeki ufak kız çocuğu çok olumludur bugün olamaz mı? Kim bilir?
Ben bir evin bir kızı, ruhani diyarların prensesi, arka bahçedeki kedilerin annesiyim. Yaşım 25 belki 24 bucuk annemle hiç tutturamiyoruz bu hesabı zaten en iyisi mi boşverin. Akıl yaşta değil bastadir dimi hem.
Şimdi size içimdeki kocaman boşluğu anlatmak isterdim aslında. Derinden sizlayan, için için kanayan bir boşluk. Ruhunuzun damarlarınızdan çekildiğini hissetmek gibi bir şey. Ama vazgeçtim.
.
Sabah neşeli bir başlangıçtan sonra günlük rutin hayat boy göstermeye başlamıştı. Kahvaltıdan sonra bu günü kendime ayırmış ve sokağa atmıştım.En sevdiğim huzurlu kollara koşma vaktiydi. İlk durak ara sokaklarinda kaybolduğum şehrin sahafları. O kitap kokulari arasında insan nasıl olurda kendini tüm dünyadan arınmış hissetmez ki. O koca koca kitap dolu rafları gözlerinizle okşarken vakit nasıl akıp gider tahmin edemezsiniz. Hele de sayfalarina dokunduğunuz her kitabın ruhunu hissetmek paha bicilemez bir ayrıcalıktır bence.

"Günaydın Mehmet abi ,nasılsın?"

"Günaydın Bal, iyiyim sen nasılsın? İki gündür ugramadın, merak ettim doğrusu. Bir şey yok değil mi ? "

"Yok abilerin en tatlısı. Dün tüm gün uyudum. Malum mevsim geçişi nezle olmuşum. Dinlendim geldim."

"Öyle desene be güzelim otur hemen bir çay koyayım içelim."

"Oh mis hiç hayir demem."

"Bilirim bilirim. Hem ne diyeceğim sana. Dün bir aile geldi. Dedelerinden kalma nerdeyse bir oda dolduracak kitap getirdiler bıraktılar. Tam senlik kitaplar. Sanki hepsinin bir anısı hikayesi var. "

"Ciddi misin ? Hani nerdeler tutmayın beni."

Ben hızımı alamamış çoktan dükkanın arkasındaki eski koltuklarin arasına bırakılmış kolilerin tepesine üşüşmüştüm bile. Arkamdan Mehmet abim elinde caylarla gelmişti arkamdan.

"Kız Bal , senin gibisini görmedim. "

"Nasıl yani ?"

"Yani öyle güzel bakıyorsun ki kitaplara gören onları çocukların sanacak."

"Evet, evett hepsi benim bebeklerimmm." diyerek sarıldığım da Mehmet abi sarilip saçlarımı cekistirerek sevmeye başlamıştı bile.

"Öhöm pardon bölmüyorsam bir kitap arıyordum ama yardımcı olabilir misiniz?"

Karşımda resmen filmlerden fırlamış , yemyeşil gozleriyle bana bakan bir adam var.
Ben adamı incelemeye başladığımda Mehmet abi çoktan adamla ilgilenmeye başlamıştı bile. Neydi ki şimdi beni bu denli çeken. Gözleri mi ? Yoksa o gözleriyle uyumlu gülümsemesi mi ?

Aşk iki kere çalar mı kapımızı? Yoksa aşk sanmak mı işimize gelen. Kısacık bir ana anlam yüklemek de üstüme yok bence. En iyisi mi koliye gömülmek.
Ben koliden çıkan her kitabın sayfasını karıştırırken bir ağırlığın yanima oturduğunu hissetmemle konuşması bir oldu.

"Şey eşiniz sanirim, bir telefon geldi acil çıktı. Hemen gelicem dedi ama haberiniz olsun istedim. Kötü gibiydi."

"Aa. Niye ki ? Ne konuştu duyabildiniz mi acaba ? "

"Yani pek dinlemiyordum ama yine mi diyerek söyleniyordu."

"Himm o zaman sıkıntı yoktur. Kızı birazcık yaramaz da onun aksiligi tutmuştur çağırmışlardır kreşten."

"Kızı? Sizin kızınız değil mi? Pardon sanirim haddimi astim."

"Yok önemli değil. Mehmet abim Reyhan ablayla evli,bilmiş birde kızları var. "

" Ben size şey demiştim. Kusura bakmayın."

"Önemli değil ki nereden bileceksiniz. "

"O zaman tanışmak isterim."

"Elbette ben Cansu. Ama herkes Bal der. Biliyorum benzer değil ama minikken arı kovanına musallat olur arılar tarafından sokulunca da bal yaptım diyerek gezermişim. O günlerden beri adım Bal kaldı. Bende sevdim."

"Çok güzel... Yani anınız.. Yani Bal ismi. Hoş olmuş. Bende Bora.
Sadece Bora."

"Memnun oldum sadece Bora. "

"Bende memnun oldum Bal."

Elele tutuşma da bırakmak için belli bir süre var mıydı , sayiyormuyduk? Ya da önce kim bırakıyordu. Sanırım adamın elini bırakmayı unutuyorum. Gülen gözlerle bakarak kolaylaştırdığıda söylenemez tabi.

******************

Kim Bilir?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin