"Ooo Bal ne güzel bir masa hazırlamışsın bana."
"Mehmet abi. Gitti."
"Kim gitti canım?"
"Bora gitti. "
"Neden? Ne oldu ? Sana bir şey mi yapmaya kalktı yoksa?"
"Hayır hayır. Öyle bir şey değil. Herşey çok iyi başladı aslinda. Geldi masayı hazırladık. Oturduk. Tam yemeye başlayacaktık..."
"Dur tahmin edeyim. Yapamam diyip herşeyi anlattın."
"Yapamam dedim ama anlatamadım. Yani o biri mi var dedi bende hayır dedim. O zaman bir hayalet mi dedi, bende belki dedim. Hoşçakal dedi ve gitti."
"Ee güzelim. Bu ilk kez olmuyor. Genelde bi adım atıp , on adım kaçıyorsun. Tamam daha bir şeyler çok taze diye sesimi çıkaramıyorum ama kendini üzüyorsun. "
"Bu sefer ağır geldi."
"Sanki Bora dan etkilenmişsin?"
"Bilmiyorum. Bilemiyorum. Abi ben bu kendimle ne yapacağım?"
"Hiç bir şey güzelim. Sen busun. Kendinden kaçma. Açık ol. Yanında olmak isteyen kalsın, gerisini boşver."
"Teşekkür ederim abim. Iyi ki varsın."
"Şisst sulu göz. Ağlama kızıyorum."
"Tamam tamam sustum.Hadi bunları yiyelim bari."
Bora'nın gidişi aklımın bir köşesine fena işlemişti. Soru bile sormadan çekip gitmisti. Hakliydi aslinda. Kim ister ki geçmişiyle mücadele etmeye çalışan bir kızla uğraşmayı. Insan bilmedikleriyle savaşmaktan korkar hem. Neyse vardır bunda da bir hayır...
Yemeği Mehmet abiyle bir güzel yemiş, sohbet muhabbet akşamı etmiştik. Mehmet abinin esnaf arkadaşları gelip de tavla oynanmaya başladığında ben evin kızı gibi kahveleri yapmaya koyulmuştum. En sevdiğim ton ton Ahmet amcam yine galip gelmiş Mehmet abiyle dalga geçmeye başlamıştı.
"Oğlum Mehmet senden olmaz. Bir kez becerip yenemedin beni."
"Abi zar falan tutuyorsun. Bu kadar ballı olunmaz ki."
"Halt etmişsin sen. Oynamayı bilmiyorum demiyorsun da.. Neyse neyse. Keyfimi bozamazsın. Hem ben buraya aksam ki düğüne çağırmaya geldim sizi. Evdeki telaşdan bunalıp kaçtım."
"Düğün mü? Son dakika mi haber veriyorsun Ahmet abi? "
"Oğlum benimde yeni haberim oldu. Bizim deli oğlan rus bir kıza aşık olmuş, nikah günü alıvermiş. Bizim hanım öyle sade nikah olmaz küçük bir şeyler yapalım diye tutturdu. Anlayacağınız iki gün içinde düğün yapma kararı alındı ve yapılıyor. Herkesi bekliyorum ona göre."
"Vay deli oğlan desene. Hayırlı olsun Ahmet abim. Geliriz mutlaka."
"Kız Bal sende geliyorsun itiraz istemem. Emine teyzende ne zamandır sorup duruyor seni zaten. Gelmezsen darılır bak."
"Ayy evet ne zamandır görmedim ben Emoşumu. Gelirim Ahmet amcam. Hatta şimdi kaçıyorum buradan anca hazırlanır gelirim."
"Bal,akşam alalım mi seni?"
"Yok abicim benim araba geldi bugün sanayiiden kendim gelirim. Adresi bi yazin bana ama aklımda tutamam ben."
Sırıtarak yanlarından ayrılmış evin yolunu tutmuştum. Eve geldiğimde annemler hafta sonu için bağ evine geçtiğinden bomboş karşılanmıştım.
Ağır yavaş özenle hazırlanarak arabama atlayıp düğünün yolunu tutmustum.
Salona girdiğimde ilk boynuma atlayan Emoş oldu.
"Emoşum dur yavaş, valla boğdun."
"Sus kız. Kaç aydır nerelerdesin sen? Ozletmeseydin kendini bu kadar."
"Tamam pes valla pes. Boğ , severek öldür beni Emoş."
Kıkırdayarak kol kola girmiş tüm düğün boyunca da zorla kaldırılmış bahanesiyle oynamıştım. Sanki düğün benimmiş gibi tüm kurtlarımı döktüğüm doğrudur.
Düğün bittiğinde gelinle damadı tebrik etmiş ve Ahmet amca ,Emosla vedalaşıp atmıştım kendimi oradan.
Şimdiyse gecelere akma vaktiydi. Arabaya atladığım gibi kulübün yolunu tuttum.
"Ooo Bal . Ya da Cansu hanım mi demeliyim. Malum size sadece yakın olanlar Bal diye hitap ediyordu. Biz unutulduk sonucta değil mi? Haddimizi bilelim."
"Of Mert sende mi ya?"
"Ne sende misi kızım? Iki aydır yüzünü göremiyoruz. "
"Arınma dönemiydi diyelim."
"Arındın mı bari?"
"Mert!"
"Efendim Bal'cım. Ne yani. Alt tarafı Koray'la ayrıldınız. Uzun süreli , yok ışte evlencektik deme sakın. Sekiz senelik bir ilişkiye laf edemem ama seni üzmesine daha fazla seyirci kalamam."
"Üzülmek de değil"
"Ne o Bal ben görmeyeli inkara da mı basladın?"
"İnkar etmiyorum,sadece.."
"Hadi bu gece hepsini unut yavrum. Zamanla her şey yoluna oturacak. Senin yanındayım."
"Teşekkür ederim Mert."
"Ama bir daha ihmal etme beni sakın sonra başıma bela alıyorum."
"Yine ne yaptın?"
"Yine mi ? Adım çıkmış resmen ama ya. Bu arada ne icersin?"
"Basit bisiler ver arabayla geldim, alkol almak istemiyorum. Ve sadede gel kuzum hadi."
"Tamam. Ya geçen bir aydır biri vardı. Meğerse hatun evliymiş. Kızım adam yatakta bastı bizi. Az daha öldürecekti."
"Ne oha!! Ee sonra ne yaptın?"
"Ne yapacağım aradım bizim komseri, geldi kurtardı beni."
"Yani şimdi sen gerçekten bilmiyordun kadının evli olduğunu?"
"Bal! Lütfen ama bilsem o kadar dikkatsiz davranmazdım. Aşk olsun o kadar acemi miyim ben?"
"Hahah. Ama kadın ayakta uyutmuş seni ya. "
"Çok güzeldi ya. Ondan kaçtıysa gözümden demek."
"Tamam sus ayrıntı bilmek istemiyorum. Ikizin nerede senin bu arada? "
"Dj kabininde olmasi lazım."
"Gelmişken ona da bir görüneyim."
"Tamam yavrum."
Elimde içecek dj kabinine doğru ilerlerken bir adamın bana çarpması bir oldu. Elimdeki içecek üzerime döküldüğünde benim adamın üzerine yürümem de bir oldu.
"Kör müsün be adam. Boş yolda tepeme çıktın!. Hayır içmesini bilmiyorsan da içme.!"
Adam sırıtarak suratıma bakarken ona doğru gelen kişi bir yerden tanidik geliyordu.
"Bal? Sen misin ? Ben arkadaşım adına özür dilerim. Biraz kafası iyi oldu. Sen iyisin değil mi? "
"Iyiyim. "
*************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Bilir?
General FictionBir varsın bu hayatta, bir de yoksun. Bir bakıyorsun yanın alabildiğine kalabalık, bir bakıyorsun diğer yanın olabildiğince yalnız. Sonra umutlar filizleniyor, geceleri enejini sömürüyor. Vakit nakit işi hayat, birikerek azalıyor...