"Bora?"
"Efendim Bal.?"
"Hiç , ben gidip üzerimi sileyim en iyisi."
"Kaç bakalım."
"Kaçmak. Onu ben değil sen yapmıştın diye hatırlıyorum ama neyse."
"Yapamam diyerek set çekmiştin ilk dakikadan ne yapmalıydım?"
"Kaçtığını kabul etmene sevindim. Yanılmamışım. İyi eğlenceler beyler."
Yanlarından ayrılırken Boranın açılan ağzının konuşmasına fırsat vermeden tualetin yolunu tutmuştum.
Bende ki de şans yani. Sen uzun zaman üzerine gece dışarı çık,gündüz kendinden kaçırdığın adama rastla ve üstüne komple içecek dökülsün. Evet Bal bakalım gecenin daha ne gibi sürprizleri olacak."Pardon ? Bir şey mi söylediniz acaba? "
O an yanımdaki tatlı minik boylu bir kızın bana gülümseyerek baktığını fark ettim.
"Ben sanırım yine dışımdan konuşuyordum." dedim sırıtarak.
"Aynı ben. Bende siz içeri girmeden önce aynısını yapıyordum da" dediğinde birbirimize bakarak kahkaha atmaya başlamıştık.
"Ben Sude. Su falan da diyebilirsin."
"Bende Cansu ama pek kullanmıyorum. Genelde beni herkes Bal olarak tanır."
"Benzer de değil ama bal rengi gözlerinle düşünürsek epey havalı."
"Haha hiç bu açıdan bakmamıştım."
"Bir şey itiraf edebilir miyim Bal?"
"Elbette. Et ne olcak ki."
"Ayy çok sevdim seni ben he. Neyse konuya geleyim. Buraya abim ve onun iş arkadaşlarıyla geldim. Çok fena sıkılmış haldeyim. Kurtar beni. Yani tabi eşlik ettiğin insanlar için problem olmazsa."
Sevdim ben bu kızı ya. O kadar içten ve samimi ki insana uzun zamandır tanıyorum hissi veriyor. Hem zaten bende tek gelmedim mi, yeni insanlar tanımanın ne zararı olabilir ki?
"Imm bi düşündüm de sanırım size katıla bilirim."
Boynuma sarılıp " Gecemi kurtardın gibi hissediyorum,hadi gidelim" dediği gibi koluma girmiş beni sürüklemeye başlamıştı.
İki kız çok çabuk birbirimize ısınmış,sağdaki soldaki insanları çekistirerek Sude'nin abisinin olduğu tarafa ilerliyorduk.
İki masanın karşısında dikildigimizde kısa bir sokla olamaz diye geçiriyordum aklımdan."Bal, hadi gel tanıştırayım. Abim Bora. İş arkadaşları Sedat ve Haluk. Kendileri benim korumalarım olurlar. Bu tarz yerlere tek başına gitme lüksümü elimden almalarıyla ünlülerdir. Abicim , Haluk , Sedat bu güzellik de az önce kendime benzerligini yakaladığım hemen ısındığım Bal. Aslında adı Cansu ama genelde Bal derlermiş. Bence süper ,sizcede öyle değil mi?"
Sude nefes almadan ortamın gürültüsüne rağmen bağıra bağıra eksiksiz kurmuştu tüm cümlelerini. O sırada Bora meraklı gözlerle bir kardeşini bir beni süzüyordu.
"Merhaba Bal memnun oldum." diyerek ilk adımı atan Sedat olmuştu.
"Az önce üzerinizin kirlenmesine sebep olduğum düşünülürse özür dilemeye öncelik vermeliyim." dediğinde gülümseyerek karşılık vermiştim ama Sude olayı yakalamıştı hemen.
"Oha Haluk şimdi mi aklına geldi özür dilemek. O an dilin mi tutuldu."
"Kızım tam dileyecektim Bora gelip konusmaya başlayınca sustum."
Sude bu sefer abisine dönmüştü."Abi? Siz tanıştınız mı o ara?"
"Aslında abicim biz öncesinde tanışıyoruz Bal ile." dediğinde gülümseyerek bana bakıyordu.
"Balcım bana bir açıklama yap istersen" hınzır bir gülüşle bana dönmüştü Sude.
" Sudecim, senin Bora'nın kardeşi olduğunu bilsem çektiğin eziyete son vermeye daha önce karar verirdim. " dedim kulağına.
"Siz ikiniz ne fısıldaşıyorsunuz öyle?"
"Hiç abicim."
Sırıtarak Boraya baktığımızda Bora da şaşırarak bize bakıyordu.O sırada omzuma atılan el ile kaşlarının çatıldigini fark etmek hosuma gitmişti.
"Ooo Bal hanım, gelmissin ama hiç Berk nerede demiyosun."
Üzerime içecek dökülmeden önce Mert'in kardeşi Berk'in yanına gidiyordum dimi ben aslında. Olaylar karışınca resmen unuttum ya.
Hemen dönüp Berk'e sarılıp mahsun ayaklarıyla işin içinden sıyrılmalıydım.
"Berk ya. Unutur muyum ben seni. Tam sana geliyordum, üzerime içecek döküldü, sonra onla uğraşayım derken..""Sus sus. Hadi bu gece neyse de vereceğin koca iki ayın hesabı var küçük hanım. Ulan bir terkedildin, dünyadan ilisigini kestin. Tek dünyan sandığın o adam var ya.."
"Berk lütfen yeri değil." dediğimde Boranın dikkatle bizi dinlediginin farkındaydım.
"Bu gece bize geliyorsun. İtiraz yok." diyerek salyalı bir öpücük bırakarak yanağıma uzaklaşmıştı.
"Hımm buranın sahibi Mert&Berk kardeşleri yakından tanıyor gibisin?"
"Evet Sude, onlar benim çocukluk arkadaşlarım. Birlikte büyüdük biz. Kardeşim gibidirler."
"Ayy ne güzel. "
Bu kız gerçekten çok sevimliydi. Konuşurken ki hali tavrı al sarıl diyordu da abisi neden bir o kadar tersi tavirdaydi bilmiyorum. Sude ne kadar sıcak sa Bora o kadar soğuktu. Belki de bana karşı öyledir sadece kim bilir?
Gece ilerlerken biz Sude ile daha da samimi olmuş birlikte dans etmeye başlamıştık. Tabi farkında olmadığımız şey etrafımızı saranlardı.
Sude bakımlı, 1.60 boylarında sade ama sevimli bir güzelliğe sahipti. Çok uzaklardan fark edilebilecek abisininki gibi yemyeşil gözlere sahipti. Aslında Bora ile birbirlerine fazlaca benziyorlardı. Kardeş olduklarının en belirgin olduğu nokta, yeşil gözler , kömür karası saclar ve bembeyaz tendi. Mükemmel üçlü denilebilirdi.
Bense 1.75 boylarında, açık kumral saçlarım ve aynı tonlardaki gözlerimle , kendimle tek renk Bal diye dalga geçen biriydim. Hiç bir zaman kendimi çok güzel hissetmemiştim. Hayatim boyunca erkekler hep en yakın dostlarım olmuş ve pek sevgilisi olan kızlardan olmamıştım. Koray'a kadar. Koray üniversiteye başlarken. yaz tatilini yapmak için şehrime gelmesiyle girmişti hayatıma. Sonrası malum. Geçtiğimiz iki aya kadar birlikteydik. Ve ben bu süreç boyunca beni onun beğenmesi dışında hiçbir şeyle uğramamış,farklı ilgi görme duyularımı kapatmıştım. Belli bir rutine bağlamış ve dünyadaki tek önemli varlık onu ilan etmiştim.
Bir kişiyi hayatınızın merkezine koymak eskilerde en güzel şey olarak görünürdü gözüme. Şimdi ise tam tersi. Çünkü hayat sabit kalmıyor ve denge kurmak gerek. Bu dengeyi kurarken merkezinizdeki kişi sizi yalnız bırakmayı tercih ederse kaybolan denge tüm hayatınızı, geleceğinizi etkiliyor. Demiyorum ki ben merkezli bencillerden olun. Sadece herşeyden biraz olsun merkezinizde. Ruhunuz dolu dolu olsun. Dolu dolu olsun ki eksik kalan tarafınızı onarmak daha kolay olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Bilir?
General FictionBir varsın bu hayatta, bir de yoksun. Bir bakıyorsun yanın alabildiğine kalabalık, bir bakıyorsun diğer yanın olabildiğince yalnız. Sonra umutlar filizleniyor, geceleri enejini sömürüyor. Vakit nakit işi hayat, birikerek azalıyor...