1. Bölüm

30 4 2
                                    

Dalgalarda geminin sallanması hoşuna gidiyor, uykusu geliyordu. Neredeyse şimdiye kadar gördüğü en güzel ve büyük gemiydi. Koltuğunda oturmuş, başını arkadaşına yaslamıştı. Bu onun arkadaşlarıyla gittiği ilk tatildi. Babası ona 18. doğum günü olarak bu tatili hazırlamıştı. Ve şimdi gidiyorlardı. Arkadaşları Yağmur ve Defne en başta istemeselerde sonunda kabul etmişlerdi. Her şey harika gidiyordu. Arkadaşının sesi onun düşüncelerini böldü.
"Ceylan. Ben çok acıktım. Gidip tost alacağım. Sen de bir şey ister misin ?" Başını kaldırdı ve gerçek dünyaya geri döndü.
"Teşekkürler Defne, istemiyorum. "
Yağmur Defne'nin peşinden gitti. Yalnız kalmıştı. Sonunda rahat edebilirim diye düşündü. Başını yine koltuğa yasladı. Çok uykusu vardı, gözleri kapanıyordu. Ama uyuyamıyordu. Birden şiddetli bir baş ağrısı hissetti. Bu normal bir baş ağrısı değildi. Sanki biri kafasının içine girmeye çalışıyormuş gibi bir şeydi. Gözlerini açtı. Etrafta Ağlayan çocuklar ve baş ağrısından yakınan insanlar vardı. Bu şey herkese oluyordu.
Yerinden zorlukla kalktı ve arkadaşlarını aramaya çalıştı. Dudağının üstünde bir soğukluk vardı. Elleriyle kontrol etti. Eli kana bulanmıştı. Bir kaç saniye içinde kan daha da şiddetlendi. Elini burnuna götürdü ve kanamayı durdurmaya çalıştı. Ama durmuyordu. Sendeledi ve sonunda yere düştü. Kalabalık yardım çığlıkları atıyordu. Ceylan ise mantıklı düşünemiyor, kendini kontrol edemiyordu. Garip bir şey vardı. Ona bunu kim yapıyorsa fazla güçlüydü.
Sonunda kalabalıktan arkadaşlarını gördü. Arkadaşları bağırıyor, yanına gitmeye çalışıyorlardı. Ceylan ise ifadesiz bir suratla onlara bakıyordu. Defne yanına koştu. "Ceylan! Lütfen cevap ver! Biri yardım etsin! Lütfen!"
Defne panikten ne yapacağını bilemiyordu. Yağmur da ağlamaya başlamıştı. Kimse şiddetli baş ağrısı Yüzünden düzgün hareket edemiyordu. Ceylan'ın üstü kan olmuştu. Aniden ayağa kalktı ve yanında duran Defne'yi düşürdü. Ne yaptığını bilmiyordu. Zihninin içinde yardım çığlıkları atıyordu ama kimse onu duymuyordu. "Durdurun onu! Biri şu kızı durdursun!"
Ceylan balkona doğru yürüyordu. Içinde gerçekten güçlü bir şey hissediyordu ve onu dışarı atamıyordu. Sonunda balkona çıktı. Ayağını demirlerin üzerine attı ve demirlerin üstüne çıktı. Atlayacaktı. Çaresizce bağırıyordu ama kimse onu duyamıyordu. Yağmur koştu ve son anda onu bileğinden yakaladı. Ceylan kafasını çevirdi ve nefretle ona baktı. Gözlerinden adeta öfke fışkırıyordu. Yağmur onun gözlerine bakakalmıştı. Gözleri sanki renk değiştiriyor, onu içine çekiyordu. Hipnozun etkisinden kurtulmak için arkadaşının elini bıraktı. Onu kurtaramamıştı.
Herkes paniklemişti. Bu olaylar hiç normal gözükmüyordu. Birbirlerini ezerek balkona çıktılar ve denize baktılar. Kız suyun üstünde yatıyordu.
Ceylan soğuk suyla temas ettiğinde ancak kendine gelebildi. Çok canı yanıyordu. Yardım çığlıkları attı. Bir şey onu çekiyordu. Bu bedenine giren şey olabilirdi. Boğazı parçalanıncaya kadar bağırdı. Onu çeken şey adaya doğru götürüyordu. Nedenini bilmiyordu ama kendisini bu garip adaya yakın hissetti. Sonunda kendini bıraktı ve adaya doğru sürüklenmeye başladı.
Görevliler ona can simidi atıyordu. Yağmur ve Defne de ağlayarak onlara yalvarıyorlardı. "Merak etmeyin. Onu kurtaracağız." Defne başını çevirdi ve genç bir adamla göz göze geldi. Genç adam kızın gözlerindeki çaresizliği ve masumiyeti görebiliyordu. Dayanamadı ve kalabalığı yararak görevlilerin olduğu yere gitti. Üstünü çıkardı ve demir parmaklıklara baktı. O kız ölmeyecekti.
Aşağıya atladı. Suyun çok soğuk olduğunu fark etti. İçi ürperdi. Kıza doğru yüzüyordu daha doğrusu bir şey onu kızın gittiği yöne doğru götürüyordu. Sonunda o şeye karşı çıktı ve kızı kolundan tuttu. Görevlilerin attığı can simitlerinden birini yakaladı. Kızı kurtarmıştı.

AdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin