DUYURU!

9.7K 564 113
                                    

Selamün Aleyküm...

Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Duyuru yazmaktan ve bölüm bekleyenleri hayal kırıklığına uğratmaktan nefret ediyorum. Öncelikle bölüm bir kaç gün içerisinde gelecek, bunu belirtmek isterim.

Ben en zor günlerimde bile bölüm yazmadan duramayan biriyim.

LÜTFEN, RİCA EDİYORUM BU DUYURUYU BİR ABLANIZ VE KARDEŞİNİZLE DERTLEŞİR GİBİ OKUYUN.

Bölümlerin aralarında hikayeyle ilgili ve o zamanla ilgili tüyolar veriyorum. Atlayarak okuyanları görüyorum, çünkü benim üstüne basa basa belirttiğim ayrıntıları görmüyorlar!

Ben tarih öğretmeni değilim. Bunu defalarca belirttim. Kendi tarihimizde böylesi bir kurgunun açlığını çektiğim için kendim yazmak istedim. Belki büyük bir işe kalkıştım, belki benden yaşça büyük bir tarihçinin bile cesaret edemediği bir dünyaya adım atıyorum.

Siyasetten nefret ettim ve etmeye devam ediyorum. Ben OSMANLI aşığıyım. Ve ben barış aşığıyım.

Biz bu ülkeyi farklı ırklar ve dillerle kurduk. Bunun bilincinde bir Osmanlı aşığıyım.

Masal yazmıyorum, ilmihal yazmıyorum yada ansiklopedi yazmıyorum. KURGU yazıyorum ben!

Hiç mi karşı ırkı yadırgayan kız görmediniz? Hiç mi ülkesine ayak basanı dışlayan öfke yüklü bir adam görmediniz!?

Osmanlı tabiki de dinlere ve dillere değer verirdi. Ama padişahın halkı zorlaması mümkün müydü? Halen etrafımızda kayıtsız şatsız yargılayan müslümanlar yok mu?

Rica ediyorum masalsı bakmayın. Kusursuzluk diye bir şey yoktur. Ben burada Osmanlının en güzel yanlarıyla beraber, o dönemde yaşanılan sıkıntıları da yazıyorum.

Çadır ve çerkes halkı sorununa gelirsek.

Ben çerkes değilim. Onu belirtmek isterim. Bu hikayede çerkesleri seçmemin sebebi onların örf ve adetlerine duyduğum saygıdan ve tamda istediğim döneme denk gelen göçlerindendir.

En başta Kardelen'in hangi ırktan geldiğini yazmayacaktım. Sonra bunun açık bir yara olacağını düşündüm ve araştırma yaptım.

Büyük çerkes göçü 1860 yılları civarında gerçekleşmiştir. Ama şunu tekrar belirtiyorum. Bu büyük çerkes göçüdür. Bundan önce, 18. yüzyılların sonu ve 19. yüzyılın ilk yarısında sorunların nüksetmesiyle bir çok çerkes göçü yaşanmıştır.

Çerkes okuyucularımın da bildiği üzere farklı kollara ayrılan çerkesler, farklı dinlere de ayrılmıştır. Bir çoğu, 16 ve 18 yy. arasında müslümanlığı benimsemiştir. Hatta bu dine hemen uyum sağlamışlardır. Çünkü çerkeslerin bir yarısı tek tanrıya inanır, ona ulaşmak için ateş, güneş, su vb. doğa olaylarını kullanır. Diğer kısmı ise orman perisi, su perisi gibi inanışlara sahiptir. Ancak diyorum ya neredeyse yüzde 70'lik kısmı müslümanlığı kabullenmiştir.

Kalan diğer yarısı bir kısmı hristiyanlığı benimserken, yüzde 15'lik bir kısım eski din ve adetlerini devam ettirir. Benim için tamda bu kısım önemliydi.

Kardelen'in ailesi Osmanlı'ya 1800'lü yıllarda göç eden ilk Çerkeslerden. Ve Çerkesler Osmanlıda çadır hayatı yaşadı arkadaşlar!

Nasıl yaşamaz yahu. Tamam yerleşik hayatı seven bir halk olabilir. Ama kolay kolay nasıl benimsesinler. Onlar kendilerini korumak için yanlarında tüfek gezdirmeye alışmış bir ırk. Bunu kesinlikle yadırgamak için söylemiyorum. Vatansızlık ne zordur Allah bilir. Ve onlar bir anda Osmanlıya göç edip, halkın arasına karışma da zorlanabilir.

KIZIL KARDELEN(Yeniden Raflarda!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin