4. BÖLÜM

446 29 2
                                    


"Yaptığınız proje tam bir fiyasko!'' dediğimde Duman bir anda ayağa kalktı.

"Ufuk kes şunu!'' dediğinde bir tuhaflık olduğunun farkındaydım. Damla'nın gözleri nemlenirken elindeki kalemi yere düşürmesi bir olmuştu.

"Bu projeyle ihaleyi kazanmamızı nasıl beklersiniz?'' dediğimde Damla tamamen kötü olmuştu. Fazla ileri gittiğimi fark ettiğimde onun acılı gözlerini bana çevirmesiyle sustum.

"Çünkü...''

"Naz, hadi gidelim.'' Diyerek Damla'nın yanına gelip sol elini tutan Duman'dı. Bana kızgınlıkla bakarken ben tamamen öfkeyle ona bakıyordum.

"Duman lütfen dur. Bu benim meselem.'' Dedi Damla. Duman endişe ile "Naz, anlatma.'' Dediğinde merakımdan ölecektim. Damla Duman'ı umursamayıp yeniden gözlerini bana çevirdi.

"Ben...''

Derken Duman izin vermemişti. Damla'yı bir hışımda çekip salondan çıkarırken ben de öfkeyle arkalarından çıktım. Ama Batu peşlerinden gitmeme engel oldu. Kolumu sımsıkı tutup "Konuşmamız gerek! Hemen!'' dedi. Mecbur onunla beraber çatıya çıktım. Şehri izlerken, iki elim cebimdeydi.

"Anlat.'' Dedim sakince. Ama duyacaklarımın beni bu kadar çok sarsacağını bilmiyordum.

Batu "Damla, ayrıldığınız gün...'' derken sustu. Merakla gözlerimi ona çevirdim.

"Ne olmuş o gün?'' dedim. Batu üzgün halde bana yaklaştı.

"Kaza geçirmiş.''

"Ne?''

"Daha doğrusu kaza değil.'' Dediğinde endişe ile "Ne olmuş?'' dedim. Batu sıkıntılı nefesini bırakıp "İntihar etmiş. Kullandığı arabayı uçuruma sürmüş.'' Dediğinde kalbime yediğim darbe çok ağırdı. Nefes alamadığımı hissederken o son anımızı hatırladım. Yorgun bakışları bana yalvarıyordu. Gitmemem için haykırıyordu. Ama gitmiştim. Öylece onu bırakıp gitmiştim.

Gözlerimden birkaç damla süzülürken Batu'nun sözlerini dinledim.

"Ufuk, daha kötü bir şey daha var.'' Dediğinde çatının kenarına oturdum. Rüzgâr tenime dokunurken dinledim kalbimi acıtan kelimeleri.

"Damla, çok önemli ameliyatlar olmak zorunda kalmış.'' Dediğinde hala asıl şeyi söylemesini bekliyordum.

"Beyninden ağır darbeler almış. Ve ne yazık ki o günden sonra yeni doğan bir bebekten farkı olmamış. Damla her şeyi unutmuş Ufuk. Çocukluğunu, geçmişini, okuduğu mesleği, hatta okuma, yazma hatta konuşmayı bile.'' Dediğinde delirmek üzereydim. Ayağa yeniden kalkıp isyan edercesine haykırdım.

"Batu yalan de! Yok olamaz... Olamaz...''

"Ufuk, Damla üç yıldır hayata yeniden başlamış. Ve bilmediği, hatırlamadığı çok şey var. Duman ona mesleğini yeniden öğretmeye çalışmış. O yüzden çoğu şeyi hala bilmiyor. Ve hala geçmişe dair bir şey hatırlamıyor. O iyi değil Ufuk.'' Dedi. Bu kez yere çöküp sırtımı duvara yasladım. Gözyaşlarımı bırakırken "Sen bunları nasıl öğrendin?'' dedim. Batu yanıma oturdu.

"Halil amcam, Damla'nın doktoruymuş. Geçen gün, hastanede Damla'nın dosyasını gördüm. Ardından da amcama sordum. Amcam her şeyi anlattı. Damla'nın hiçbir şey hatırlamadığını ve hala beyninde ödem olduğunu, en önemlisi de çok ciddi sorunların olma ihtimalini anlattı.'' Dedi. Merakla "Ne sorunu?'' dedim. Batu sıkıntıyla nefes verdi.

"Ölüm tehlikesi var. Ödem, azalmaya başlasa bile kazadan önce aldığı darbeyle, kazadan sonraki darbenin onda çok ciddi sorunlar ortaya koyduğunu ve en fenası da üç ameliyattan sonra hala hasta olduğunu söyledi.''

FIRTINA-2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin