6. BÖLÜM

462 28 3
                                    

DUMAN

Arabamdan nasıl indim bilmiyordum. Ona doğru koşmaya başladığımda, güçlükle arabadan çıkmaya çalışıyordu. Koşup koluna girdim. Beni itse de izin vermedim.

"Ufuk! İyi misin? Kardeşim bir şey söyle!'' derken çoktan etrafımız kalabalıklaşmıştı. Ufuk kollarım arasına düştüğünde korkuyla başından akan kanı gördüm.

Hastanenin soğuk koridorun da volta atıyordum. Doktor odadan çıkınca endişe ile sordum.

"Nasıl iyi mi?''

"Merak etmeyin. Gayet iyi. Başında küçük bir yaralanma olmuş. O yüzden bu gün her ihtimale karşı gözlem altında tutacağız. Ama iyi. Sadece kanaması biraz fazla olduğundan dolayı, kan takviye edelim diye düşünüyorum. Kan grubu...'' derken adamın sözünü kestim.

"ARh+, ben veririm.'' Dedim. Doktor gülümserken, içimdeki derin korkuyu hala yenemiyordum. Ben ne zaman bu kadar güçsüz olmuştum bilmiyorum. Ufuk'a verdiğim kan takviye edilirken ben yanındaki sedye yatakta ona bakmaya devam ettim.

"Serseri! Aklımı çıkardın.'' Diye öfkelendim. Ufuk hala uyuyordu. Başı sargılı, kolundan bende ona takılan kablolar vardı. Kanım yavaşça onun damarlarına yayılırken dayanamayıp konuşmaya devam ettim.

"Aptal seni. Senin yüzünden az kalsın kardeş katili oluyordum. Tamamen delirmemi istiyorsun harel de.'' Diyebildim. Gözlerimden birkaç damla süzülürken başımı sağa çevirip, yüzüne baktım.

"Nedense aklım başıma hep sonradan geliyor. Saçma bir kıskançlık duygusu yüzünden seni çok üzdüm. Beni nasıl affedeceksin? Kardeşler birbirine küsemez derlerdi. Gerçekten kardeş kavgamızı unutup bana sarılabilir misin? Babanın suçunu sana ödettiğim için gerçekten beni affedebilir misin? '' diyebildim. Babasına olan kızgınlığım hala sürerken, nihayet can kardeşime açmıştım yüreğimi. Aklım başıma sonradan gelse de onu korumaya yemin etmiştim. Ama geçmişteki hatalarımın hesabını nasıl vereceğimi bilmiyordum. Ve en önemlisi Damla'dan vazgeçebilecek miydim?

Hastaneden çıkmıştık. Ufuk hala benle konuşmuyordu ama onu evine bırakmama izin vermişti. İnatçı serseri. Ben gülümsediğimde kızgınlıkla mavilerini benim mavilerime çevirdi.

"Manyak mısın sen? Ne diye kıkırdıyorsun? Kaç gündür beynimin içine ettin.'' Dediğinde gülümsedim.

"Seviyorum da seni ondan.'' Dediğimde tüylerinin tedirgin olduğunu gösterir halde "Tüylerim diken diken oldu. Manyak mısın oğlum sen? Bir nefret ediyorsun bir seviyorsun. Çözemedim seni.'' Dediğinde gülümsedim.

"İnsanlar en çok sevdiğinden nefret edermiş. '' dediğimde bana şapşal şapşal baktı.

"Sen kafayı yemişsin.'' Dediğinde gülümsedim.

"Evet, çoktan yedim.'' Dediğimde yine düşüncelere dalmıştım.

Kendimle meşgul olduğumda Ufuk'un sesini duydum.

"Damla ile aranda bir şey var mı?'' dediğinde korku dolu gözleriyle bana bakıyordu. Acı çekiyordu. Ellerim direksiyonu sımsıkı kavrarken ona bakmadan konuştum.

"Yok. Ama...''

"Ama ne?'' diye bağırdı bir anda. Evinin önünde durduğumda gözlerimi onun yüzüne çevirdim.

"Ama onu kaybedemem. Ona aşığım Ufuk. Ve benimle evlenmesini istiyorum.'' Dediğimde öfkeyle arabadan çıktı. Kapıyı kapatmadan eğilip "Bu imkânsız... Çünkü benimle evlenecek. Ne olursa olsun. Bana ne yapmış olursa olsun o sadece benim.'' Deyip kapadı. İçime acı tohumları ekerken, hızlı adımlarıyla evine girdi.

FIRTINA-2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin