10. Bölüm

375 26 4
                                    


Gerçekler artık ortaya çıkıyordu. Duman'ın sırrı Ufuk'u yıkarken, Damla'nın hatırladıkları ise her şeyi tamamen çıkmaz yola koyacaktı. 

DAMLA

"Yaptığım kötü şeyler için. Neyi neden yaptım bilmiyorum ama özür dilerim.'' Dedim.

"Önemli değil diyemem ki. Canımı çok yaktın. Beni çok üzdün.'' Dediğinde omzundaki başımı kaldırıp dolu dolu olan mavilerine baktım.

"Kalbini iyileştirmeme izin verir misin?'' dediğimde gülümsedi. Yine sol eliyle saçlarımı okşayıp "Yanımda olmana izin verdiğime göre tabi iyileştirmene de izin veririm. Ben seni çok seviyorum Damla. Çok seviyorum.'' Derken uzanıp alnımdan öptü. Bense gözlerimi sımsıkı kapadım. Sadece sevgisini hissettim.

****

BATU

Yerlerini öğrenmiştim. Kamp alanına geldiğimde beni büyük bir sürpriz bekliyordu. Şaşkınlığımı gizleyemezken "Senin burada ne işin var?'' dedim. Duman sırtındaki çantasını sımsıkı tutup "Kampa geldim. Ne oldu ki?'' dedi. Sıkıntı ile nefes verip "Ufuk ile Damla buradalar. Ben onların yanına geldim.'' dedim. Duman şaşkındı. Mavi gözlerine acı otururken "Beraber mi gelmişler?'' dedi. Bende başımı aşağı yukarı sallayıp "Evet... Sanırım yeniden ilişkileri var.'' Dedim. Duman'ın gözlerine gerçekten duman çökmüştü.

"Benle evlenmekten vazgeçti. Öyle değil mi?''

"Duman, Damla Ufuk'a deliler gibi âşık. Hiçbir şeyi hatırlamasa bile o yeniden âşık oldu. İzin ver mutlu olsunlar.''

Duman konuşmadan ormana daldı. Bende onun peşinden yürümeye başladım. İkimizde hem kamp yapacaktık hem de Ufuk'lar la olacaktık. Aslında baş başa kalmalılardı ama duyduğum şeylerden sonra bu imkânsızdı. Bir an önce Ufuk ile konuşmalıydım. Duman'ın derdini bilmeliydi. Aksi takdirde her şey daha da sarpa sarardı. Sonunda bizimkileri bulmuştuk. El ele göz gözelerdi. Duman'ın gözlerinde hem öfke hem de sonsuz bir acı gördüm. Adeta yıkılmıştı. Yüzünde bunu gayet iyi görebiliyordum.

DAMLA

Karşıma baktığımda öfke ile bana bakan Duman'ı gördüm. Ay ben ona evlenmek istemediğimi söylemeyi unuttum. Kendime kızarken, bunu nasıl unuttuğumu düşünmeye başladım. Gerçekten ben çoğu şeyi unutuyordum. Sanki hafızamdaki her şey zaman ayarlıydı. Bir süre sonra silinip yok oluyorlardı. Yavaşça ayağa kalktığımda Duman bana yaklaştı. Elindeki çantayı ortada yaktığımız ateşin diğer tarafına bıraktı.

"Duman?'' diye tereddütle ismini söylediğimde hala beni umursamıyordu. Çantasından çıkardığı minderi yere serip, üzerine oturdu. Bir süre iki elini birbirine kenetleyip ateşi izledi. Hala her şey normal sanıyordum ta ki gözlerinden birkaç damla yanağına süzülene kadar. Sanki asla yıkılmaz dediğim adam bir anda çökmüştü. Bana baktığında hala ağlamamak için kendini sıkıyordu.

"Ben çok üzgünüm. Sana söyleyecektim. Ben evlenemem.''

"Biliyorum. Senin gözlerinin içine her baktığımda bunu gördüm. Sadece bir an olsun bana ait olduğunu hissetmek istedim. Bir saniye olsun, benim gözlerime Ufuk'a baktığın gibi bak istedim. Ben çok bekledim Damla. Bana âşık olman için çok bekledim. Ama olmuyor... Bunu artık kabulleniyorum.''

Şaşkındım. Ufuk'a baktığımda o da benden farksızdı.

"Kusura bakmayın. Böyle gelip gününüzü mahvettim.'' Dediğinde Batu'nun sıkıntılı halini fark ettim. Ufuk beni elimden tutup yerdeki mindere çekti. Bende oturduğumda, Duman tam karşımdaydı.

FIRTINA-2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin