3. BÖLÜM

444 35 5
                                    


SANA NELER OLDU?

UFUK

Şirkete geldiğimde, sağ elim cebimde asansöre doğru yürümeye başladım. Aklım da dün gece vardı. Sanırım biraz içmiştim. Ve doğru düşünemez haldeydim. Ona çok kızgın olsam da ona gitmekten kendimi alıkoyamadım. Asansöre bindiğimde kapı tam kapanacak iken bir anda Damla içeri girdi. Benimle göz göze geldiğinde, utangaç halde gözlerini başka yöne çevirip sağ yanıma durdu. İkimizden başka kimse yoktu. Asansör üst kata doğru çıkarken Damla'ya baktım. Ne kadar fazla değiştiğini bir kez daha fark ettim. Öncelikle giyimi değişmişti. Daha şık, daha süslüydü. Ama saçları hala aynıydı. Uzun, düz ve çok güzel kokuyordu. Ama duruşu farklıydı ve gözleri de. Sanki üç yıl içinde bir şey olmuş ve hayat ondan bir şeyleri götürmüştü. Şaşkındım. Damla, ona baktığımı fark ettiğinde sorgularcasına baktı.

"Sapık mısınız? Neden sürekli gözleriniz bende?'' dediğinde neye döndüğümü şaşırmıştım. Bu kız değişmişti evet ama ilk karşılaştığımız zamanki gibi huysuz olmuştu. Ne yalan söyleyeyim bu hali de hoşuma gidiyordu.

"Ben mi sapığım?'' dediğimde öfkeyle yüzünü tamamen bana çevirdi.

"Evet, sen sapıksın! Dün evime gelip beni öpmek nedir ya? Pis sapık! Dua et gözünü patlatmadım.''

Kahkaha atmaya başladığımda yanakları daha da kızarmıştı. Uyuz tavırlarıma devam ederek hala sağ elim cebimdeyken, kapı açılınca asansörden dışarı çıktım. Damla'da topuklularının üzerinde emin ama hızlı adımlarla peşimden geliyordu.

"Allah aşkına sizin benle derdiniz ne?'' dediğinde bir anda yerime çakılıp kaldım ve gülümseme soldu.

"Gerçekten mi Damla?'' dediğimde şaşkın halde bana baktı.

"Gerçekten bu soruyu bana sorabiliyor musun? Ne kadar yüzsüzsün. Hayatımı mahvettikten sonra hala gülüyorsun. Ne o benden aldığın parayla bu şirketi kurup, ahkâm kesebileceğini mi sanıyorsun? Ama boşa heveslenme. Benden aldıklarını senden geri alacağım.'' deyip yoluma devam ettim.

DAMLA

Ondan aldıklarım mı? Bu adam ne söylüyordu. Şaşkın ve kafamda deli sorularla odama girdim. Koltuğuma çöktüm de hala düşünüyordum. Bu adamla ilk kez tanışıyordum. Peki ya geçmişte? Geçmişte de hayatımda mıydı? Of çıldıracağım! Kesin yine dalga geçiyor. Pis sapık ya! Ama görür o...

Öfkeyle asistanım Mert'i çağırdım. Adam koşarak yanıma gelince "Şu dolaptaki dosyaların hepsini götürüp Ufuk beyin masasının üzerine koy. Ve hepsinin saat 13.00 daki toplantıya kadar gözden geçirip, düzenlemesi gerektiğini söyle.'' Dedim. Asistanım şokla bakarken "Hemen!'' diye haykırdım. O arada da kolumdaki saate bakıyordum.

Saat 08:15, güzell...

Sinsice gülümsemeye başladığımda çok eğleniyordum. Bu arada da heyecanla bilgisayarımı açıp, Ufuk'un odasına yerleştirttiğim gizli kameranı görüntülerini açtım. Ufuk'un hareketleri çok komikti.

UFUK

İki dakika lavaboya gidip geldim masamın üstü kütüphaneye dönmüş. Şokla masama bakarken asistanın sözlerini dinledim.

"Ufuk bey, Naz hanımın emri... Bu dosyalar bugün ki toplantıya kadar düzenlenmeliymiş. Şirketimizin vizyonuna göre...''

"Başlatma vizyonundan!''

"Efendim?''

"Efendini eşekler tepsin!'' diye haykırırken masadan bir dosyayı alıp odadan fırladım. Damla'nın odasına bir hışımda girdiğimde kızarmış yüzünü düzeltmeye çalışırken, bir bardak su içiyordu. Bu haline merakla baksam da öfkemden gram azaltmayıp dosyayı ona gösterdim.

FIRTINA-2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin