14. Bölüm

363 27 2
                                    


DAMLA

Soğuk...

Buz gibi su kemiklerime kadar üşümemi sağlıyordu. İki elim suda dans ederken, gözlerim sımsıkı kapalıydı. Bedenim en dibe çöktükçe, ellerim dans etmeyi bırakmıştı. Soluğum yavaşlarken, ölüme daha da yakın olduğumu hissettim. Gözlerimden süzülen damlalar, denize karışıyordu. Gidiyordum...

Umutsuzca, kalbimde hiç bitmeyen aşkla terk ediyordum dünyayı. Belki bedenimi bulacaklardı. Belki de hiç bulamayacaklardı. Umurumda değildi. Aşk, nefes almamı zorlaştırdıkça, ben yaşamdan vazgeçmiştim. Tıpkı üç yıl önce o köprüde olduğu gibi. Ufuk'un terk edişiyle sanki ruhum canımdan çıkmıştı. Gerçekte olsa ne fark ederdi ki?

UFUK

Boş evi acıyla dolaştım.

"Damla! Damla neredesin? Damla!"

Yoktu. Sadece, bir kutusu bir de valizi vardı. Gözlerim kapağı açık olan kutudaydı. İçindeki siyah kutu dikkatimi çekerken, hiç düşünmeden elime alıp kapağını açtım. Ve gördüğüm şeyle dünyam durdu.

*****

Titreyen eli, sağ parmağındaki yüzüğü çıkarıp bana uzattı.

"Artık bitti.'' Dedi. Gözlerindeki yabancı kadına baktım. Söyleyecek bir şey kalmamıştı. Titreyen elimle yüzüğü sağ avucuma aldım. Öfke ile yüzüğü sıkarken, öfkeli gözlerim ona döndü. İğrenircesine bakıp "Artık sen benim için ölüsün!'' derken yüzüğü köprüden aşağı, kayaların dibine fırlattım. Damla ağlayarak attığım yüzüğe baktı.

"Artık seni unutacağım! Senden ölesiye nefret edeceğim! Sakın bir daha karşıma çıkma! Seni unuttuğum gibi sende beni unut! Hatıralarımızı, geçmişimizi sonsuza kadar unut!'' diye haykırdım. Ona ne olabileceğini hiç düşünmeden arabama binip oradan uzaklaştım.

****

"Bunu nasıl geri aldın? Damla..."

Gözyaşlarım hiç durmuyordu. Ama daha fazla duramadım. Koşar adım evden çıktığımda bu kez arabama hiç binmeden onu aramaya başladım. Etrafıma endişe ile bakıyordum. Dünya sanki etrafımda dönüyor, ben öylece donup kalmıştım. Hissediyorum. Çok yakınımda. Ama nerede?

"Damla! Damla!"

Yoktu... Sevdiğim kadın yoktu. Ve ben delirmek üzereydim.

"Affet beni güzelim. Ne olur affet. Damla! Damlaaaaa!"

Çığlıklarım gökyüzünü sarsarken, bana merakla bakan insanlara yalvardım. Biri Damla'mı bulsun. Lütfen.

"Biri Damla'mı bulsun! Lütfen yardım edin! Lütfen..."

"Damla! Damla!"

Arıyordum. Gidip gideceği her yere bakarken, çığlıklarım gökyüzünü dolduruyordu. Ama yoktu. Sevdiğim duman gözler yoktu.

"Neredesin Damla? Neredesin?"

Kendimle savaşırken çalan telefonumu acele ile açtım.

"Batu? Bir haber var mı?"

"Kardeşim, hemen sahil kenarına gelmelisin."

"Ne oldu?" desem de telefon yüzüme kapandı. Oyalanmadan koşarak Damla'nın evinin yakınındaki sahile gittim. Kalabalıktı. Polisler, arama kurtarma ekibi dört dönüyordu. Duman yere diz çökmüş "Damla! Damla!" diye haykırıyordu. Polis memuru onu tutarken, Batu koşup yanıma geldi.

FIRTINA-2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin