Müzik önerisi : Nanga Punga Dost ( Pk filmi shreya ghoshal ) :) ♥
"Ah bu kanlı eller . Lanet olasıca ellerim . Dudaklarınıza bıraktığım öpücükten süzülen kanlar .. varlığınızın yaratıcısı Tanrıma şükretmeli.. Ah bu gözler bu süzüşler . Lütfen sizde kondurun dudaklarıma bir busede düşsün bedenim kara toprağa ."
demiştim ki kapının açılma sesiyle irkildim gelen annemdi . Ve tamda aynaya vereceğim ufak buse sırasında odaya girmişti .
" Anneeee!! seçmelere az kaldı lütfen rahatsız etmeyin beni . Kaç kere dedim sizeee. "
Annem "ah tamam çıkıyorum . Ama lütfen bayan aynaya bıraktığınız masum busenizin izi kalıyor. Bir zahmet temizleyiverin sonra mazallah öpecek dudaklarınız kalmayabilir" dediğinde sanata olan aşkım ellerimden uçup gitti .
Bu gün evde çalışamayacağımı anlayıp saate baktım . Hem çalışıp hem okuyan efsane insanlardan biriydim . Çalıştığım yer olan Barboon kafeye gitmek için hazırlanma saatinin geldiğini farkedip . Attım kendimi odaya .
Hemen hazırlanıp çıktım . Her gün evden çıkarken , Bahçe çitlerinden atlamak dedemi çok kızdırırdı . O bahçede erik ağacını sularken . Beni farketmesi için ıslık çalmaya başladım.
Küçüklüğünden beri hint dizileriyle , hint filmleriyle büyüyen dedem her zaman bana ıslıkla Avaara filminin müziğini çalardı .
Hele geceleri uyumak istemediğimde mızıkasıyla beni sakinleştirirdi. Yine bu melodiyi çalardı bana . Huzurla dolup masum uykuma geçerdim :)
Beni kapının yanında görünce tabikide normal insanlar gibi ordan çıkacağımı sanmıyordu . "Bak sakın Leyla . Yahu dur . Çitler kırıldı . Hay deli kız " dedi dedemin sesini duyan annem dışarı geldi ve dedem başladı fırçaya
"Bak senin bu kızını bir gün Kızılcık sopasıyla döveceğim, elimden alan olamayacak" . Annemde " Tamam Babacım eti senin kemiği benim" dedi gülerek.
Gülmeye başladım. "Pamukk dedem benim bugün kıramadım artık hayırlısı yarın denerim dedim. Sinirle hortumu bana doğru tutup su fışkırttı ..
Kafeye gitmek için otobüs durağına geldim . Kalabalıktı . Bir kaç adam , hamile bir kadın , yaşlı bir teyze sohbet ediyorlardı , Diğer insanlar ise kendi hallerindeydiler . Durağın Oturağında bir adam daha oturuyordu . Sadece göz ucuyla bakabildim ona gizli saklı. Ve otobüs geldi nihayet .
Otobüsten indim . Kafeye girdim . Selin ve Furkan gelmişlerdi onlarda benim gibi barda çalışıyorlardı. Selam verip içeri girdim. Selin " selam dün gece partiye neden gelmedin. Çok eğlendik. Söz vermiştin" diye sitemle sordu .
Furkan da "aynen çok aradık açmadın da . " dedi . Aslında partiye gitmeme amacım tiyatro Seçmelerine hazırlanmaktı . Ama ben çok utangaç ve sessiz bir insan olduğumdan dolayı başaramayacağımı, , insanların önünde put gibi duracağımı düşünüp benimle dalga geçmelerini istemediğim için onlara anlatmadım .
"Şey . Ee dedem . Dedem rahatsızdı biraz . Başı ağrıyordu . " Baş ağrısı mı harbiden bulduğum bahaneye ben bile inanmadım .Baş Ağrısı ne be . Daha fazla saçmalamasam mı acaba diye tam içimden geçirirken "baş ağrısı için mi gelmedin Leyla gerçekten" dedi Selin alaycı bir ifadeyle.
"Tansiyon ! tansiyonu da fırladı baş ağrısıyla . Zaten şeker hastası . Grip de zaten ağır bir hastalık . Sigara hep sigaradan ciğerler harap oluyo karaciğer Yetmezliğine . Çok tereyağı yersen kolestrolun artar tabi . Öksürük de ekleniyo zaten nezle olunca . Çok yaprak dökülmesinden Sonbahar alerjisi de şey olmuş... . "
Ve daha neler neler saçmaladıktan sonra Selin ve Furkan'ın pörtlemiş gözleriyle bana bakıp sadece geçmiş olsun dilekleriyle hepimiz sustuk.
Bir kaç bardak silip yerlerine yerleştiriyordum ki Furkan'ın bir anda Leyla demesiyle irkilip bardağı kırmam bir oldu.
Hah! Bir de bu eksikti. "Yine tutu sakarlığım" diyip cam kırıklarını toplamak için eğildim . Bir anda kendini beğenmiş ve küstah bir insanın azarlamalarıyla doğruldum . Karşımdaki taş çatlasın 24-25 yaşlarında uzun boylu baya yakışıklı esmer ve parfüm kokusunu 20 metreden bile alıp ruhunuzu sarmalayacak kadar sert, karizmatik bir adamın durduğunu görünce şaşırdım.
Yanlış konulan sandalyeler üzerine fırça çekiyordu ki benim yerden kalktığımı görüp biraz bakıştıktan sonra bana doğru yürüdü. Barın önüne doğru gelip "vay canına daha önce görmediğim bu güzel kızda kim " diye sordu . Adım Leyla dedim . "Demek şu parttime çalışan afet senmişsin" dedi . Eğer böyle bir hatunun çalıştığını bilseydim . Daha kötü bir çocuk olup buraya daha erken gelirdim dedi .
Selin ve Furkan bana baktılar bir anda . Ben zaten böyle durumlarda hiç bir şey yapamam put gibi kalırım gerçekten . Yine yapamadım . Küstah bir şekilde burnuma dokunup gitti . Ben şaşkınlık içinde kafamı Selin ve Furkan'a çevirdim ve "o neydi öyle" dedim Furkan " Ya kusura bakma sana anlatamadım. Gerçi az önce anlatacaktım sana seslendiğimde bardağı kırmasaydın dedi . Ve devam etti .
" Serkan bey . Enver beyin oğlu " ( bu arada Enver bey benim patronum olur . Yani barboon cafe-barın sahibi kendileri efenim ) "bir süre burayı o işletecekmiş". Dedi. Nedendir bilemedim ama içimde kocaman bir korku oldu. Neydi bu korku yeni patrona alışma korkusu mu . Yoksa kendimi savunamama korkusu mu .. Hıı ! Seyreyle gözüm neler ola ...
Multide : ( ben ) ( ay utandım biraz :) )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM HİKAYEM
Любовные романы♥Sonu olmayan bir hikayeyi kimse sevmez.. Benim hikayem Mecnunu arayan Leyla'nın hikayesi..Belkide kör bir adamın hayatıma girmesiyle yeniden başladı bütün hikaye ..Benim hikayem önce onsuz başladı.. Sonra onunla yeniden başladı , bir daha başladı...