9: "Ne Umutcanı Sarhoş ya!"

34 2 1
                                    

= Hazal Ergün (Bayrak) =

Tanrım aşırı derecede yanlış birşey yapmıştım. Ezo'ya birayı vermem hataydı. Çünkü... İçine hap katmışlardı! Hepsinin içine hap katılıydı ama ben biranın içine konduğunu bilmiyordum. Aslında hap da değildi. Ot işte ya. Ezo koltukta yatarken kahkahası dinmiyordu.

"Aaay kız gül gül-hık öldüm-hık!" Dedi hıçkırırken Ezo.

"Tamam Ezo yeter. Kalk banyoya gidiyoruz. Mert sende türk kahvesi yaptır. Bideee... Atıştırmalık birşeyler al işte." Dedikten sonra Mert kafasını sallayıp gitti.

Ezo'yu zar zor banyoya götürüp eline ve yüzüne soğuk su çarpıttım. Sonrasında kusmaya başlamıştı. Kendine gelince musluğun yanındaki boş mermere çıkıp oturdu. Sonra kahkaha atmaya başladı. Şimdi sıra otun bitmesinde. Ezo birden mermerden indi. Kapıya gidip kapıyı kilitledi.

"Ne yapıyorsun Ezo?! Bırak o anahtarı hemen bana ver dedim!" Dedim Ezo'ya. Ezo ise kahkahalarını dindiremiyordu.

Boş kabinlerden birisine geçip konuştu.

"Çok ahahahaha aaayyy! Ahahahaha çok geç Hazal ahahahahaha!" Derken sifon çekilmesiyle karnıma bir sancı girmişti.

"Ezooo! Bebek düşüyor kapıyı açmalarını söyle! Bebeğim! O düşuyor!" Derken Ezo ise yerde elindeki bira şişesini içiyordu.

"Bindik bir alamete gidiyoz kıyametee!" Diye şarkı söylerken bağırdım. Bebeğim ölüyordü!

"Ezo ne olursun Ezo!" Dedim ama çok geçti. Musluğun yanında bulduğu kırmızı ruju aynaya sürerken ne yazdığını görüyordum. ' Ölsün fahişeler, yaşasın pempebayazlar! '. Zar zor kapının önüne geçip kulpu zorladım.

"Yardım ediiin! Bebeğim düşüyooor! Ne olursunuz ya! Umutcaan! Meeert!" Diye bağırmaya başlamıştım ama nafileydi.

Ayaklarıma değen sularını hissedince çığlık atıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Ezo ise halay çekiyordu.

"Hanimel lokke lokke! Aaa bak ne unutttuuuuuk! Mahmut Abiyi! Mahmut abii? Nerdesin Mahmut abi?" Diye söylenirken kabinlere bakıp Mahmut Tuncer'i arıyordu.

Artık takatim kalmamıştı. Yere oturup sırtımı duvara dayadım. Ezo birden durdu.

"Ay be yoruldum." Dedi ve yere yattı. Gözleri hafifçe kapanırken anladım. Otun süresi bitiyordu.

"Ezo?" Dediğim sıra Ezo sessizce konuştu.

"Hazal?" Dediği sıra oh çektim. Artık anlayabiliyordu.

"Bebeği-" Derken Ezo böğürerek hızlıca ayağa kalktı. Sonra durdu ve kahkaha attı.

"Şaka be! Gece daha yeni başlıyor! Vuhuu!" Dediği sıra ağlamaya devam ettim.

O sıra kapı kırılınca içeri Umutcan girdi. Arkasında Mert vardı.

"Ezo! Sana içme demiştim! Sarhoş olmuşsun!" Dediği sıra Mert beni arıyordu.

"Ne Umutcanı Sarhoş ya!" Dedi Ezo kafasını biraz yana yatırıp kaşlarını çatarken.

"Mert. Mert bebeğimiz." Dedim ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Mert durdu.

"Düştü deme bana Hazal. Deme!" Dediği sıra kafamı salladım.

Mert çığlık atıp yere çöktü. Ağlamaya başlamıştı ama nafileydi.

= Ezo Bilir =

Mert yerde ağlarken kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Ne yaptığımı, yapacağımı bilmiyordum. Sanki bana beynim değilde bedenim komutlar veriyormuş gibi hissediyordum. O sıra böğürünce musluğa dönüp içimdekileri çıkardım. Umutcan saçımı geriye doğru tutuyordu. Sonrasında elimi yüzümü yıkadı.

MASUM.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin