6: "Aç Gözlerini Umutcan!"

47 3 2
                                    

6 Gün Sonra...

*Bursa'ya taşındıkları zamandan sonraki yerleri yazıyorum. Yolu yazmak istemedim. :)*

Sabah saat 8'idi. Kahvaltı masasında birçok şey vardı ama benim tabağım bomboştu. Sadece dirseğimi masaya yaslayıp elimi yanağıma yerleştirip bir Umutcan'a bir de yemeğe bakıp iç çekiyorum. Umutcan durumu anlamış olacakki elindeki çatalı hızlı ve sert bir şekilde masaya koydu. "Tamam... Ne oldu Ezo? Hoşuna gitmeyen bir şeyler varsa söyle. Eğer dün akşamki sana benim seçtiğim elbiseyi beğenmediysen değişti-" Lafını kesip dirseğimi masadan indirdim ve sandalyeye yaslandım. "Ondan değil. " Dedim ve iç çektim. Umutcan'da iç çektikten sonra "Peki ne?" Dedi kafasını masaya doğru eğip,kaşlarını kaldırmıştı ve sesi oldukça masumca çıkmıştı. Tanrım! Bir de siz düşünün Umutcan'ı! Nasıl yaptığı hatayı söyleyebilirsiniz ki! Umutcan benim cevap vermeyeceğimi anlayınca gülümsedi. "Söylemezsen hatamı anlamayıp onu yapmaya devam edeceğim ve sen daha da üzülürsün. Ben senin neye üzüldüğünü anlamadan hala devam ederim. Bunu ister misin? *(Ezo kafasını olumsuz anlamda sallar.)*... Bende öyle düşünmüştüm. Şimdi söyle Ezo." Dedi soğuk ve 'Çok Bilmiş' bir tavırla. Bunu ona... Söyleyemezdim. Diyemezdim ki Gece seni stüdyodan çağırdıkları zaman meraktan çatladım ve uyuyamadım! Umutcan gözlerini pörtletip derin bir nefes aldı. "Kızım söyleyene yav!" Dedi sinirli ama komik gözüken bir şekilde. Şuan gülmemek için kendimi yiyiyorum bildiğiniz arkadaşlar. Biraz bekledikten sonra bende onun gibi derin bir nefes aldıktan sonra sandalyemi biraz öne çekip doğruldum. "Ya şey ben gece stüdyoya çağırdıkları zaman seni çok merak ettim ve sen beni hiç aramadın ama ben seni sabaha kadar bekledim Umutcan. Ayıp." Dedim tek nefeste sağa sola bakarak bebekçe. Umutcan söylediğimi bir kaç saniye sonra idrak ettiğini anlamam için anladığı zaman büyük çaplı bir kahkaha attı. Lan çocuk galiba boğulacak lan. Şşt Umutcan kendine gel yavrum. En sonunda kahkasını dindirdiği zaman derin bir nefes alıp içinden 'Oh Ölmedi Valla' diye geçirdim. "Bu muydu lan? Ahahahah.... Ya bizim Denizkan Batu ile kavga etmiş. Batu da o yüzden aramıştı. Stüdyoda buluştuk hallettik sonra Pahalı Ses'e vokal falan aldık bu." Deyince içim birazda olsa rahatlamıştı. Ama hala kırıntılar vardı... Ekmek kırıntıları. Lan o değilde ben çok acıktım la. Kafa sallayıp tabağıma bir kaç şey doldurup yedim ve Umutcan ile kahvaltıyı toparladık. Arkadaşlar romantik bir an zannetmeyin. Umutcan sağolsun tabak kırdı ona ayağımdaki terliği falan attım öyle geçti. Salonda film izlemeye başladık. Bursa'ya taşınmıştık. Ve... Umutcan bana gitmeden 1 gün önce çok güzel bir süpriz yapmıştı. Uçurumu süslemişti. Bir kaç arkadaş çağırmıştık. Bir kutlama yapmıştık. Ve... Herkes gittikten sonra uçurumun başında ilk öpücüğümü almıştım. Çok kısa sürmüştü. Ama... Arkadaşlar gerçekten güzel öpüyor ndndndjd Kutlamaya eskiden tek arkadaşım olan Şevval de gelmişti. Onu çok özlemiştim. Ben düşüncelere dalmış giderken kapı çalmıştı. Kapıya doğru ilerledim ve gözden baktım. Hamziş. Kapıyı gülerek ve "Hamziiişş!" Diyerek açtım Hamza beni görünce tıpkı benim gibi gülüp "Ezoğiiiişş!" Dedikten sonra selamlaştık ve içeri geçtik. Eve girdiği an Umutcan'a tiksinerek baktı. "Anam. Bu daş varlığın burda olduğunu bilseydim bende daşşlığımı evde bırakıp gelmezdim Ezoğiş." Dedikten ben kahkahayı patlattım.

Öğlen 16.14

Bursa'nın dar ve ıssız sokakları. Bu sokaklardan geçerken içimde bir korku hissi oluşuyordu. Yanımda Umutcan vardı. 3. Sigarayı da yakıyordu. Biz caddeden çıkıp ıssız bir sokağa girerken gözüme duvarda yazan yazıyla korkmaya başlamıştım. Ölüm Sokağı... Sokağa girdiğimiz an bir serseri topluluğu görünce Umutcan'a yakınlaştım ve Umutcan elini tutmam için elini elimin yanına koyup elini açtı. Bende elimi açıp onun elini tuttum. Tanrım. Elleri bile huzur verici bu adamın. Onların yanından geçerken serseri grubundan bir tanesi "Oooo Amiral abiye bak sen! E artık bizede bu güzelliği ödünç olarak verirsin artık. Söz. Parası neyse veririz. " Umutcan bu sözle elimi daha da sıkı tuttu. Canımı acıtacak bir şekilde. Durup o çocuğun yanına gitti. Tanrım! Hepside leş gibi kokuyor! Duş almak diye bir şey öğretmemişler galiba bunlara! Umutcan'ın gözlerinden alev sıçrıyordu. Tıslayarak ve sinirli bir ifadeyle konuştu. " Abi diyorsan; Abinin olana dokunmayacağını bilmelisin siktiğim seni!" Dedi beni arkasına aldıktan sonra. Bizimle konuşan esmer tenliydi. Arkasındaki sarışın konuştu. " Miğfer'in nerde senin? Hadi toz ol. Burda bebelere yer yok. Rapciyim diye geziyorsun ama tek yapabildiğin şey; Kızları yatağa atmak." Dedi ve gruptan 'ooo fena vurduuu!' gibi sesler geldi. Tam Umutcan ağzını açacağı sıra ben konuştum "Şerefsizler! Hepinizin topuğuna sıkmadan defolun gidin şurdan!" Dedim ve sonraki esmer "Vaay! Güzelliğimizin dili de varmış. Yalnız biraz kötü bir dil. İstersen o dili birde benim dilimle birleşmesinde nasıl olacak deneyelim mi güzellik?" Dediği zaman Umutcan elimi bırakıp "Seni siktiğimin göt vereni!" Dedi ve elindeki sigarayı esmerin boynuna doğru ilerledi. Esmer 'Ah!' diye inleyine ben 'Ayy!' diye cırlamıştım. Bu sefer sarışının yanındaki esmer kırmızı şapkalı cebindeki bıçağı çıkardı. Ben "Ya gerizekalı indir o bıçağ-" Diye söylenirken Umutcan "Götün yiyorsa sapla lan! Hadi bekliyorum! Yiyorsa tabi!" Dedi. Sonrasında kırmızı şapkalı biraz duraksadı. Umutcan "Bende öyle düşünmüştüm." Dedi ve çarpık bir şekilde gülümsedi. Arkamdan birisi dokunmuş gibi hissettim. Ben arkamı döndüğümde kisme yoktu. Önüme döndüğüm zaman o çocuklar gitmişti. Ama Umutcan'da yoktu... Hayır. Allah'ım ne olursun aşağı baktığımda Umutcan yerde yatıyor olmasın. Lütfen Allah'ım. Lütfen. Ama nafile... Gözlerimden şiddetli bir sel vardı sanki. Asla durmayacak bir sel. Ağlamaktan, 1 saniyede nefes alamayacak hale gelmiştim. "Umutcan." Dedim fısıldayarak. Ama yerdeydi. Kanlar çinde. Gözleri açıktı. Evet. Hemen yere eğildim ve diz çöküp dizlerimin üstüne kafasını koydum. "E-ezo." Dedi zar zor. Gülümsedim yüzümdeki selin altından. "Burdayım ben, burdayım." Dedim ve alnına minik bir öpücük kondurdum. Yutkundu. "Seni çok seviyorum." Dedi fısıldayarak. "Şşt. Sakın böyle konuşma." Dedim onun gibi zar zor. "Ama... Bilmen lazım..." Dedi gözleri yavaş yavaş kapanmaya başlarken. "Bende seni çok seviyorum." Dedim ve bu sefer saçlarını okşadım. " Ezo... S-sana.. Ço-çok... A... Aşığım." Dedi ve gözü kapandı... "Aç gözünü. Aç. Sensiz olmaz. Aç!" Dedim. Son kez ağır ağır açtı. Nefes zor alıp veriyordu. "Bende sana çok aşığım." Dedim sonra Umutcan güldü "Biliyorum güzelim, biliyorum." Dedi sonra yine gözleri kapandı. "Lanet olsun! Şöyle şakalar yapma. Hadi kalk gidelim." Dedim onu dürtüp. Ama kalkmadı. Dinen gözlerim yerini yenilerini almaya başladı. "Aç gözlerini." Dedim ama duymuyordu. O sıra bir araba durdu sokağın başında. Hamza'ydı. Arabadan hızlıca indi ve "Umutcaan!" Diye bağırdı. Umutcan'a geri döndüm. Hamza'ya seslenip "Uyanmıyor... Sanki uyansa günaha girecekmiş gibi. Uyanmasını söyle Hamza! Uyanmıyor! Uyanmalı ama!" Dedim sessiz hıçkırıklarımın arasından sinirle. Hamza "Hastaneye gidiyoruz hadi." Dedi bana elini uzatıp. Umutcan'a baktım. Ölümle savaşırken bile harikalığın bozmayan bir adam. Artık sessizce ağlamak yerine 'Aç gözlerini Umutcan!' dite feryatlarım tüm sokakta yankılanıyordu. "Aç gözlerini haydi." Dedim ve bir hıçkırık daha. "Aç Gözlerini Umutcan!"

===

* Arkadaşlar dayanamadım yazdım kdjdjcr ve şunu söylemek istiyorum. Kitapla ilgili bir sorununuz olursa hiç çekinmeden benimle bağlantıya geçin. Bu arada bir okuyucuya çoooooooookk teşekkür ederim. Beni mesajlarıyla çok mutlu etti. O an dedim 'iyiki kitabı Wattpad'e koymuşum'. Sana çok teşekkür ediyorum balım iyiki varsın seni asla unutmayacağım! vedivinivici canım hayatın boyunca inşallah kötülüklerden uzak yaşarsın, kötülükler senin kötülüklere ördüğün duvarlarını geçemesin. Allah seni nazardan korusun kız kdkckcjvjjgkg neyse arkadaşlar artık dersleri yavaş yavaş düzenliyorum,iyileştirmeye başlıyorum. Bu yüzden artık her hafta büyük ihtimal bölüm gelecek! Ama günler belli değil. Belki cuma akşamları çoğunlukla yazarım. Öpüldünüz! Sizi seviyorum! *

MASUM.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin