13: Birtanecik Görümcelerim!

40 2 0
                                    


''Kalk da süpüreyim şurayı Umutcan hadii!'' Dedim Umutcan'a ama tınlamıyor gibiydi.

''İyi o zaman Umutcan, bu gece koltuktaki yastıkla sevişirsin! Toplamıyorum da! Al sen topla!'' Dediğim gibi Umutcan kalktı.

''Ben odadayım. Montaja belki yardım olarak Hamza'lara giderim, hayatım.'' Dedi ve alnımdan öpüp hole doğru ilerledi. 

''Ay git! Nolursun git Umutcan! Bi pazar temizliği yaptırmıyorsun!'' Dedim ve elimdeki viledayı yere attım. Koridordan bir 'ah!' sesi gelince korkup koridorun başına baktım. Yerde yatan ve poposunu ovan Umutcan'ı görünce kıkırdadım.

''Ya sen nasıl temizlik yapıyorsun, Allah aşkına ya! Yerler supsu, Ezo! Annem gelince 'temizlik yapamayan gelin' diye dırdırlanırsa ben karışmam!'' Dediği zaman ayağımdaki terliği Umutcan'ın kafasına geçirdim.

''Sen koştura koştura gidersen tabi düşersin! Bende bir suç yok! Hem annen mi... Geliyor?'' Dediğim zaman kafasını olumlu anlamda salladı. ''Çoktan buralarını toplaman lazım, hayatım. Bu akşam gelecek.'' Dediği zaman ellerimi dizime vurup konuştum. ''Hasiktir! Hamza ve Tuana'yı ara çabuk. Daha tüm odaları ayna gibi yapmamız lazım kalk hadi, hayatım.'' Dediğim zaman çoktan Tuana'nın numarasını tuşluyordum bile. 15 dakika sonra ikiside kapıdalardı. Temizliğe her elden tutup 4-5 saat sonra bitirdik. Hamza ben halıda, Umutcan ve Tuana ise karşı koltuklarda yatıyorlardı.

''Güzel iş başardık, ev pırıl pırıl.'' Dedim her yerim ağrı içinde iken.

''Baya baya güzel oldu ama. E artık biz gidelim, hadi kalk Tuana.'' Dedi ve Hamza ayağa kalktı. O sıra Umutcan onu durdurdu.

''Annem 'Hamza'nınkini de görmezsem Hamza'ya hakkımı helal etmem.' dedi, 'İki gelinimi de göreceğim.' diye tutturdu. Mecburi gidemezsiniz.''

''Da ben Umutcan'ın annesine böyle bir kıyafet ile mi çıkacağım, eşofmanla?'' Dediği zaman kalkıp Tuana'nın kolundan tuttum.

''Benden giyiniriz.'' 

Saat 8.30 idi. Yemekler hazırlanmış, ev pırıl pırıldı. Hepimiz çalan kapının sesini duyunca kapıya herkes olarak çıktık. Çok şeker bir kadını görünce gülümsememi daha da genişlettim. Yanakları tombul tombul, tıpkı Umutcan2a benziyordu. Doğrusu Umutcan annesine çekmişti. 

''Hoşgeldiniz.'' Dedim kocaman gülümseyerek. 

''Oy kuzum, hoşbuldum. Bana anne diyebilirsin, kızım.'' Dediği zaman kalbimde birşeylerin kırıldığını fark ettim, ama belli etmediğime rağmen Umutcan anlamış gibiydi. 

''Peki, annecim.'' Dedim ve sarıldık. Benden sonra Tuana'yı görünce yüzünde olan gülümsemesi solmuş gibiydi. Tuana duruma bozulduğunu belli etmemeye çalışarak gülümsedi. ''Bu seninki mi,Hamza?'' Dedi Tuana'ya gizlice tiksinerek bakarken. ''Evet sultan, ikinci gelinin.'' Dediği zaman öksürdü. ''Kızım bu saçlar ne? Hamza valla annenler duysa kalpten gider he.'' Dediği zaman Hamza ise konuyu kapatarak 'birşey olmaz yahu dimi?' diye mırıldandı. Umutcan annesine sarılınca annesi ise gözyaşlarını tutamadı. ''Kız ağlamasana.'' Dedi Umutcan gülerek. Onlarda sarılınca salona geçtik. Tuana ve ben mutfağa yemekleri tabağa koyarken Tuana konuştu.

''Benden hiç hoşnut olmadı, hele ki o güzelim masmavi saçlarımdan.'' göz devirdi.

''Seni bilmemde, beni sevdi gibi.'' göz kırptım.

 Biz yemeklerimizi yerken kapı çalmıştı. Tuana ile kapıyı açmaya gittiğimizde şoka uğradık. İki ikiz kapıdalardı. 

''Kime bakmıştınız bayanlar?'' Dediğim sıra mavi gözlü kız 'pf'ladı.

MASUM.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin