10

5.2K 206 15
                                    

Toprak Bey öfkeli adımlarla gelirken Ryan telaşla bana baktı ve bir sorun mu var dercesine işaret etti.

"Sorun yok kendisi benim huysuz patronum olur. " diye bir açıklama yaptım. Toprak Bey yanıma gelir gelmez Ryan'a şöyle bir bakıp sonra da bana döndü. Birşeyler söylemek için ağzını açtı lakin sonra vazgeçti.

"Bir sorun yok değil mi? Bu rahatsız etmiyor seni?" Diye sorup dik dik bakmaya başladı. Zavallı Ryan ne yapacağı hakkında hiçbir şey bilmediği için bir bana bir de Toprak Beye bakıyordu. Toprak Beyse her an avının üstüne atlamaya hazır bir aslan misali duruyordu.

"Hayır rahatsız etmiyor sadece biraz sohbet ediyorduk." Dediğimde bana inanmadığı çok açıktı.

"Bir sorun olmadığına emin misin? Çok sinirli duruyor. " diye soran Ryan'a gülümsedim

"Eminim , bir sorun yok sadece bir yanlış anlaşılma. Rahatla." Dediğimde Toprak Bey şaşırmış bir halde bana bakıyordu.

"Elin gavuru ile muhabbete girmiş miş." Diye söylene söylene yanımdaki şezlonga havlusunu koydu. Ben Ryan'a dönüp tam ağzımı açacaktım ki Toprak Bey konuşmaya başladı

"Bu arkadaş neden gitmiyor hala, yoksa bizimle mi oturacak? " diye sordu. Sinirlenmeye başlıyordum ama sakinligimi koruyup Ryan'a gülerek döndüm

"Şey, yanlış anlama ama şuan gitmen gerekli. " diyip mahçup oldum. Ama o buna karşın içtenlikle gülümsedi

"Sorun değil senin patronundan azar işitmeni istemem. Ama akşam işin yoksa burada bir sahil partisi var katılmanı isterim. Sonra görüşürüz. " diyip uzaklaşmaya başladı. Tam arkasından bakmayı kesecektim ki arkasını dönüp göz kırptı ve çapkın bir gülümseme yolladı. Başımı alaycı bir şekilde sallarken gülümsemeden edemedim.

"Istersen biraz daha ağzını yaya yaya bak ardından." Diyen Toprak Beye döndüm.

"Zaten ayıp ettim sizin yüzünüzden çocuğa, bırakın da bi güleyim bi arkasından bakayım değil mi!"

"Ayıp mı? Bariz bir şekilde sana yazıyordu. "

"Evet evet öyle kesinlikle. Bu gün yeterince gerilim yaşadım zaten. " diyerek üzerimdeki elbiseyi çıkarıp denize doğru yürümeye başladım. Suyun derinleşmeye başladığı yerde kendimi suya bıraktım ve açılmaya başladım. Yüzmek insanı rahatlatıyordu, en azından ben yuzebildigim için dalgalardan daha güçlü olduğumu hissediyordum ve bu benim mutlu olmamı sağlıyordu. Suyun yüzeyine çıkıp derin bir nefes aldığımda sağ tarafımdan biri daha çıktı. Toprak Beyde derin bir nefes aldı ve önüme geçti.

"Söylesene ingilizceyi nasıl bu kadar iyi konuşuyorsun, kursa falan mı gittin?" Sorduğu soruya cevap vermek istemiyordum ama ilk defa benim hakkımda bir şey merak etmişti.

"Kursa gitmedim , ingiliz dili ve Edebiyatı okuyan bir arkadaşımın yardımıyla öğrendim. " diye açıkladım.

"Baya iyi öğretmiş ve sen de öğrenmişsin. Kolay şey değil , kaç ayda öğrendin peki?"

"Beş buçuk ayda tam anlamıyla , hiç zorluk çekmeden altyazısız yabancı filmleri izleyip anlayabiliyordum." Açıklamama tuhaf birşey söylemişim gibi bakmaya başladı.

"İngilizce öğrenmedeki amacın neydi?"

"Bugün fazla soru soruyorsunuz." Dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Belki de."

"Doctor Who nun yeni bölümleri orjinal dilde eklendikten bir hafta sonra altyazı geliyordu ve ben sabırsız bir Wohivan olduğum için böyle bir çözüm buldum. Şimdi rahatım. Üstelik stajımı yurtdışında yapma hayalim de bu sayede kesinleşti. " sadece bir hım diyip daha da açılmaya başladı.

Bir süre daha yüzdükten kıyıya çıktım. Havluma sarınıp şezlonguma oturduğumda karnımın guruldaması farketmeden aslında ne kadar efor harcadığımı anlamamı sağladı.

"Açsan sepetin içinde börek , dilimlenmiş şeftali ve kavun var. Ve Su. " gölgesi yüzüme düşen Toprak Beyin yüzüne bakmak için kafamı kaldırdığımda yutkunmadan edemedim. Gözüme o kadar hoş geliyordu ki. Anlaşılan bu yaz hele de onun çalışanı olmak baya zor olacaktı çünkü en zor olan hislerini saklamaya çalışmaktı özellikle de bu tarz durumlarda birde aptal sürtükleri olduğu zaman. Sepetin içindeki börek kutusunu ve kavun kutusunu çıkartıp sehbanın üstüne koydum. Peçete olduğunu da görüp onu da yerleştirdim. Börekden koca bir ısırık aldım , tadı enfesdi.

"Sende yemelisin bunun tadı
harika."

"Yiyeceğim zaten , benim değil Mine'nin bakıcısısın." Göz devirmeden edemedim. Ukalalıkta üstüne yoktu.

"Mine bu akşam babaannesi ve dedesi ile kalacak. Yani istiyorsan arkadaşının davetini kabul edebilirsin." Önümde bulunan börek kutusundan bir börek alıp ağzına atarken acaba ciddi mi diye düşünüyordum.

"Gerçekten gidebilirsin bende rahat bir şekilde eğlenceme bakarım. Işime burnunu sokan bir bakıcı olmaz. " söylediği sözler sinirlerimin bozulmasına neden olmuştu. Bu kadar çabuk kapılmam çok üzülmeme neden olacağa benziyordu.

"Bence de bu gece dışarı çıksam çok iyi olur sizin iğrençliğinizi görmeyi hiç ama hiç istemem. " ayağa kalkıp Ryan'a bakındım. Hadi ama buralarda bir yerde olman gerekli Ryan, şuan buna ihtiyacım var. Denizde yüzen Ryan'ı görmemle yanına gitmek için ilerledim.

"Bu iğrençlik değil fizyolojik bir ihtiyaç. " diyen Toprak Bey sabrimin son damlasini taşırmıştı.

"Ne kadar güzel bir düşünce sisteminiz var. Ne var biliyor musunuz ; eşiniz size kırgın olmalı ona bu denli saygısızlık ediyorsunuz bu çok acı..." ne diyeceğini bekleyemeyecek kadar kızgın olduğum için hızlı adımlarla suya girdim. Ryan'ın olduğu tarafa geldiğimde beni çoktan farketmişti.

"Neden beni döveceksin gibi hissediyorum?" Ürkümüş görünen yüzüne zoraki bir gülümsemse yolladım.

"Sorun sende değil patronumla ilgili. "

"Anlatmak ister misin? "

"Hayır , konuşmak istemiyorum. "

Kafasını sallayıp yüzmeye devam ederken geriye dönüp Toprak beye baktığımda çoktan iki turist kızla muhabbete koyulmuştu. Akşam olmak üzereydi ve benim hazırlanmam uzun süreceği için şuanda gitmem iyi olurdu.
☆☆☆☆☆☆

Birkaç saat sonra kesinlikle hazırdım. Sarı ince kumaş uzun bir elbisenin altina siyah sandaletimi giydim saçlarımı düz bırakıp neredeyse doğala yakın bir makyaj yaptıktan sonra artık çıkabilirdim.

Merdivenlerden indiğimde Toprak Bey kanepeye oturmuş rastgele kanallarda dolaşıyordu.

"Toprak Bey müsadenizle ben çıkıyorum. " ses çıkarmadı. Tam geri dönecektim ki bir şansımı deneyeyim dedim.

"Siz de gelseniz iyi olurdu aslında. Gelmek istermisiniz?" Kafasını çevirip baktı ve gülümsedi.

"Orada çok güzel vardır. " dedi.
BÖLÜM SONU
Uzun bir aradan sonra yine sizinleyim. Özür dilerim sizi taa 28 Ağustosdan bu yana bekletmekteyim. ÜZGÜNÜM, ÖZÜR DILERIM. O kadar bekletip kısa bir bölüm yayınladığım için de Özür dilerim. Umarım bu bölümü begenmişsinizdir. Yeniden ne zaman bölüm yazarım bilmiyorum ama sabırla bekleyen ve bekleyecek olan okurlara teşekkür ederim. Siz benim gönlümde best model of the univers , bir Everestsiniz. Tekrar teşekkür ederim. ♥♥♥♥♥♥

BENİ BIRAKMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin