14

4.4K 154 11
                                    

Hellö Pandas! Hala iyileşemedim, bu yaz gribi dedikleri şey nasıl bir şeymiş vallahi ağrı sızı içinde kaldım. Hele burun tıkanıklığına hiç bir şey demiyorum. Tabii klimanın karşısında üzerime bir şey almadan uyursam olacağı buydu.

Bu bölüme bir not: Klimanın tam karşısına yatmayın, ha oldu da yattınız üzerinize bir çarşaf, pike bir şey alın.

Arabanın içinde de ağlamaya devam ediyordum. Öyle iç çeke çeke ağlıyordum ki arabayı kullanmasına rağmen Savaş sürekli bana dönüp yüzüme aval aval bakıyor, bakmaya devam ettikçe ağlayışım bir türlü dinmiyor aksine daha da artıyordu.

"Hala ağlıyorsun, ben seni teyzeme nasıl böyle teslim edeyim. Sormaz mı bana kızımın nesi var diye?" deyince annesinden terlik yemiş çocuklar gibi hönkürerek ağlamaya başladım. Birden araba durdu, ani duruş yüzünden hönkürmem dursa da gözyaşlarım akmaya devam ediyordu.

"Noldu, araba bozuldu değil mi? Hep böyle oluyor zaten, ben de şans olsa... Noldu neye bakıyorsun?"

"Gözlerini çitlembik gibi kırpıştırmayı bırakıp ne olduğunu anlatır mısın? Artık endişelenmeye başlıyorum." der demez kafamı arabanın önüne yaslayıp ağlamaya devam ettim.

Emniyet kemerini çıkartma sesini duydum, ardından da kapı çarpması sesi. Ağlamaya devam ettim, içimden tek gelen şey ağlamaktı. Benim kapımda açıldı ve emniyet kemerimin açıldığını da gevşemesinden farkettim. Savaş kolumdab tutup çekiştirmeye başladı.

"Çık, çıksana!"

"Rahat bırak beni ya! Inmek istemiyorum ben." Diye bağırdım.

"Bırakmıyorum. Sümüklü seni, eskidende böyle burnun sümüklü sümüklü gezerdin de arkandan koşup ben silerdim burnunu, eski görevime intikal ediyorum. In şu arabadan."çekiştirmeye devam ediyordu. Direksiyona tutunup çığlık atmaya başladım.

"Gelmek istemiyorum ben, burda oturup ağlamak istiyorum!"oda çekiştirmeye devam etti.

"Gel buraya, bırak şu direksiyonu be! Dağ keçisi, dağ!" Deyip çekiştirmeye devam etti.

Bende istemeden bir yerlere dokanıp arabanın sileceklerini çalıştırdım. Ayaklarımdan tutup çekmeye devam ediyor, beni bir türlü bırakmıyordu. En sonunda ellerim kaydı ve onun güçlü çekmesi, benim ani bırakışım sonucu yere tepe taklak olduk. O beni çektiği için koltuktan düşerken kafamı vurdum.

"Ahh! Ayı mısın kızım , kaç kilosun. Allahın buldozeri,dozer seni.Kalk kız üstümden!" Diye ver yansın verdi ortalığı. Ben bacaklarının üstüne düştüğüm için gövdem onun bacaklarında, ayaklarımsa sanırım Savaşın burnuna falan girmeye çalışıyordu.

"Terliğinin altına sakız yapışmış." Deyip ayağımın birini ittirdi. Toparlanıp ayağa kalktım ve üstümü başımı silkelemeye başladım. Aynı işlemi o da yapıyordu. Arabanın kapısından içeri girip oturacaktım ki kolumdan tutup çekti ve arabayı kilitledi.

"Şimdi gir de göreyim." deyip anahtarı elinde salladı.

"Ver şu anahtarı, içeri geçip salya sümük ağlamak istiyorum ben." Deyip anahtarı almak için bir hamle yaptım. Boyunun uzun olmasının avantajını kullanarak elini havaya kaldırıp yukarda tutmaya başladı ben de olduğum yerde inatla zıplamaya başladım. O anahtarı olup arabayı açacak, içine oturup gözyaşlarım kuruyana kadar ağlayacaktım.

"Al kızım, hadi kızım. Böyle fino gibi zıplar durursun işte. " diye benimle dalga geçti.

"Köpek yerine mi koyuyorsun beni çok gücendim valla. Al gidiyorum. " deyip yürümeye başladım. Başladım başlamasına da büyük bir şey farkettim.

BENİ BIRAKMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin