MULTİMEDİA - HİMERA/ ZÜMRÜT
GÖRKEMDEN:
Sabah uyanır uyanmaz telefonuma baktım,Arsen den beklediğim mesajın geldiğini görünce içim ürperdi ve ister istemez güldüm.İçimde bir burukluk vardı , ne kadar insanlara kendimi güçlü göstermeye çalışsam da ,benimde kendi çapımda yaralarım,dinmesini bilmeyen acılarım vardı. Bu acılarımı çok az kişi anlıyordu. Gece boyunca Himera sorularla kafamı şişirmişti ama ona da hak veriyorum , Himera hayatımın büyük bir parçasını kaplıyordu ama Zümrüt benim dünyamdı.Bütün gece boyunca ona Zümrüt'ü anlattım,ona yılların hasretini ,bitmez bilmeyen özlemini , geceleri beni kaplayan yalnızlığın sebebini anlattım. Sadece sustu ve dinledi.Beni dinlerken gözleri parlıyordu ve heyecanla dinliyordu,hatta duygulanıp ağladı , yorgunluğa yenik düşüp uyuya kaldığında odasına taşıdım onu ve yatağına yatırdım.
Arabama binerken yıllardır hissetmediğim bir his sardı bedenimi, korku ve heyecan. Çok zaman geçmişti aradan ,bana son kez sarıldığını dün gibi hatırlıyorum. Acaba o tatlı gülüşü hala süslüyor mudur o narin tenini,peki o güzel saçları hala pamuk gibi yumuşak mıdır? Bu düşüncelere dalmışken, arabayı ne kadar hızlı sürdüğümün farkına varmadan, adrese yaklaştıkça daha da arttı heyecanım. Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi,nefesim sanki tükenmişti.Evet , bugün ya o yılların hasreti sona erecekti yada ben karanlıkta yalnızlıkla verdiğim savaşın içinde kaybolup gidecektim.
Arsen'in bana attığı mesaja ve adrese tekrar tekrar bakıyordum fakat bir şey değişmiyordu ,kendimi bir hastanenin önünde buldum. Adımlarımı ilerlettiğimde bu kez heyecan değil korku sarmıştı bedenimi.Ona bir şey olmuşsa ne kendimi affederdim ne de bu acıya kalbim dayanırdı. Kapıdan girer girmez bir hemşireye soğuk bir ses tonuyla: "Hemşire hanım ,ben ZÜMRÜT ASMAN adında birini arıyorum acaba bana yardımcı olabilir misiniz ?" diye sordum.
Hemşire bir anda telaşla gözlerime baktı ve o anın heyecanıyla dosyaları yere düşürdü , eğilip kağıtlarını toplamasına yardım ettim. Çekingen ve cılız bir ses tonuyla bana cevap verdi: " Beyefendi siz kimi oluyorsunuz? " Ona ne diyecektim ben onun çocukluk aşkıyım , yıllar sonra bu hastanenin adresini verdiler bende aaa ziyaret etmeye geldim ,dememi beklemiyordu herhalde soru soracağına beni ona götürmesi gerekmiyor muydu? Sinirli ve kalın bir sesle: " Eski bir arkadaşım olur kendisi ,onu görmem gerek , benim adım GÖRKEM EYSAL ,ona bunu söyleyin o beni tanır."dedim. Hemşire hanım kendisini takip etmemi istedi , belli belirsiz adımlarla ilerliyorduk , nereye gittiğimizi hiç bilmiyordum, yada neyle karşılaşacağımı. Büyük bir bahçe kapısının önünde durduk, hemşire biriyle konuşuyor öbür yandan da bana bakıyordu,sonra adam bana doğru ilerledi ve önümde durdu elini uzatıp güler bir ifadeyle : " Merhaba Görkem bey , ben Zümrüt hanımın doktoru Kemal Olsay , sizi burada görmek bizi aslında şaşırttı, bunu hiç beklemiyorduk daha doğrusu , Zümrüt hanım sizden çok bahsetti." dedi. Ne demek istiyor anlamıyordum, bu doktor beni nasıl tanıyabiliyordu ? Peki Zümrütün neyi vardı ? Beynim allak bullak olmuştu , endişeli bir ses tonuyla doktora :" Ne ne neyi var onun ? Nasıl beni tanıyorsunuz ? Şimdi nerede o , Zümrüt'ü görmek istiyorum." dedim, Doktor bey :" Gelin sizinle ufak bir yürüyüş yapalım,sizi ona götüreceğimden emin olabilirsiniz ." diye bana cevap verdi . Büyük ağaçlarla kaplı ve ferah bahçede yürümeye başladık , çok endişeleniyordum,bir yandan da korkuyordum, bu adamın sadece Susup beni yürütmesi işkence gibi geliyordu bana ve o anda birden durdu doktor ve derin bir nefes aldı :" Hayat ne garip değil mi Görkem bey,aslında kaybettiklerimiz değil, vazgeçtiklerimiz bizi pişman eder. Siz Zümrüt hanımın hayatından çıkalı uzun zaman olmuş, kendisi evlatlık edildikten iki ay sonra talihsiz bir olay geçti başından, Zümrüt hanım ve ailesi gece yarısı alevler içinde yanan evden son anda kurtulmuşlar. Bacağındaki yanık izleri onu psikolojik olarak çok zorlamış, geceleri uyuyamaz hale gelmiş,günlerce yemek yememiş, buraya geldiğinde bileklerini kesmişti ve nefes almaktan bile nefret eder hale gelmişti,şu an hastanede benim tedavim altında ve en çok size olan özleminden ve çocukluk anlarından bahsediyor, eğer onu görmek istiyorsanız şu karşıdaki bankta bir kız var kağıt mendille beyaz gül yapmaya çalışıyor, isterseniz yanına gidebilirsiniz. " dedi sanki rahatlamış gibi. Dizlerimin üstüne çöktüm,öfkemle yumruklarımı sıktım ve birden gözlerimden damlalar akmaya başladı,biz bu hale nasıl gelmiştik ,ben onu hiç bıkmadan tükenmeden aldığım her nefesle,attığım her adımla onu sayıklarken , o hayatı deli dolu yaşayan kız nasıl bu hale gelmişti. Keşke demek istedim bir an keşke gitmesine izin vermeseydim,ona bu yalnızlığı yaşatma saydım belki şu an çok huzurlu ve mutlu olurduk.Fakat hiç bir şey keşke demekle olmuyordu . Ama artık onu kavuşmuştum ,artık gitmek yoktu , bu saatten sonrada benim yanımdan gitmesine izin veremezdim. Eğer bu hayattan gideceksek son nefesimizde bile beraber gidecektik ölüme. Zaten onsuzluk ölüm değil miydi ?Ayağa kalkıp yüzümü koluma sildim ve derin bir off çekip ağır adımlarla yanına ilerledim, yanına vardığımda kendi kendine mırıldanıyordu,gözlerinin altı morarmıştı ve çok zayıftı,o yüzündeki tatlı gülümsemesinden eser yoktu.Çok değişmişti ama kalbim hala onun için deli gibi atıyordu, nefesim hala onun yanında titriyordu, ve daha da çok ona olan hasretimden ölüyordum. Önünde diz çöktüm ve elindeki kağıt mendili aldım ve beyaz bir gül yaptım, iki parmağımla tutup ,solgun gözlerine baktım ve gülümsedim:" Zümrütüm, Beyazgülüm ,ben geldim."dedimHEPİNİZE ZAMANINIZI AYIRIP BU SATIRLARIMI OKUDUĞUNUZ İÇİN AYRI AYRI TESEKKÜRLER EDERİM.
Bu arada yazım hatalarım için çok Özür dilerim.
HEPİNİZE KALBİNİZ KADAR TEMİZ BİR AŞK , RUHUNUZ KADAR GÜZEL SEVGİLER DİLİYORUM :*

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Himera
Novela JuvenilBazen insan gökyüzü gibi olmak istiyor.Mutlu olduğunda bulutlar gibi süzülmek. Üzüldüğünde ise kararmak ve daha çok karanlık olup boğulmak. Çaresiz kaldığında ise bir damla gözyaşı gibi süzülüp bir toprak parçasına düşüp, bir Papatyaya can vermek...