BS-2

49 5 0
                                    

                 Ertesi sabah biraz daha geç kalkmış ve okula son anda yetişmiştim. Uyku benim gerçekten her türlü şeye feda edebileceğim bir ihtiyaçtı. Bugün de fizik öğretmeninin azarına feda etmiştim. Allah'tan yoklama almamıştı . Yağmurla her zaman oturduğumuz sıraya oturdum. Yağmur bugün gelmemişti. Dün akşam hasta olduğunu ve sabah hastaneye gideceklerini bu yüzden okula gelemeyeceğini bildiren bir mesaj atmıştı.Yoklama alınırken sınıfta "Burada!" sesleri yankılanıyordu bende ismim okununca "Burada!" dedim ve listeninde sonunda daha önce duymadığım bir isim duydum; "Barkın Başar?" öğretmen iki kere ismi tekrar etti ancak sınıftan çıt çıkmıyordu. Tam öğretmen kalemi kaldırmıştı ki kapı açılıp "Burada!" dedi birisi. Kafamı sağ tarafa çevirmemle adının Barkın olduğunu öğrendiğim dün kafasına çamurlu çantamı geçirdiğim çocukla göz göze geldik. Mavi gözleri çok duygusuzdu ve anlamsızca gelip yanıma oturdu. Bugün Yağmur yoktu, sınıfta tek boş yer benim yanımdı. Lanet olsun! Aynı duygusuzlukla bana bakıyordu. Eşyalarımı ve çantamı onunla temas edemeyecek şekilde kendime çektim. Hiçbir şey söylememiş ve ders boyu konuşmamıştı. Öğle arasına geldiğimizde Yağmur olmadığı için Seda'ya kantine inmeyi teklif etmiştim ama Fizik öğretmeniyle soru çözmesi gerektğini söyleyip reddetmişti. Bende tek başıma gitmektense cam kenarında sınıfın diğer erkekleriyle konuşan Barkın'a sormaya karar verdim. Benim yanına geldiğimi fark etmiş olacak ki erkekleri kovdu yanından. Tam karşısında duruyordum. Gözlerine bakmaya çalışmıştım ama o dışarıyı izliyordu. Ben de dışarıyı izlemeye başladım. "Ne var Çamur Kız?" dedi gözlerini baktığı yerden ayırmayarak. "Elis," diyerek yüzüne döndüm. "Ne var Elis?" diye düzeltti. "Şey... Benimle kantine gelir misin diye soracaktım ama gelmek ist..." "Tamam," diyerek sözümü kesti. Sert ve asi çocuk diye geçirdim içimden aynı anda yüzümü de buruşturmuştum. O önden yürüken arkasından koşup ona yetiştim. "Bana kızmadın mı yani yüzüne çamurlu çanta fırlattığım için," diyerek sabahtan beri merak ettiğim soruyu sordum. Bir anda yüzüme dönüp o kadar sert bakmıştı ki cidden korkmuş ve "SUS!" mesajını almıştım. Neden cevap vermiyordu? Unutmuş olabilir mi diye düşündüm bir an. Ama kim daha dün yediği çamurlu çantayı unutur ki? Ayrıca bana Çamur Kız demişti. Bu da onun unutmadığını gösteriyodu. Kantine girdiğimizde ilk masaya oturdu ve "Bekliyorum," dedi. Bekle ukalacığım bekle. Hiç hoşlanmam ukalalardan. Kantinde çok sıra olmadığı için çabucak 2 kahve ve 2 bitter çikolata alabilmiştim. Görme alanıma girdiğinde masaya yayılmış olduğunu gördüm.Başına toplanan iki üç kıza sert sert bakarak kulağına eğilip "Şu kızlar her neyinse kovar mısın?"  Hiç tepki vermeden "Tamam kızlar sonra konuşuruz," deyip onlara bakmadan dediğimi yaptığında içimde bir gurur korosu oluştu. Elimdeki kahvenin ve çikolatanın birini önüne uzattığımda "Bu ne?" dercesine baktı yüzüme. Allah aşkına neden konuşmuyordu bu çocuk? "Senin için, belk..." "Gerek yok," diye yine sözümü kestiğinde sert bakışlarımı ışın kılıcı gibi mavilerine yolladım. "Gerek var ki aldım artık konuşsan iyi olur, çünkü sıkıcı olmaya başladı," dediğimde yüzünde hafif bir gülümseme olmuştu. "Neden? Sen de şu wattpad'deki az konuşan, hiç gülmeyen, karanlık çocuklardan hoşlanmıyor musun?" dedi. Ağzım bir karış açılırken sordum "Wattpad'deki çocuklara mı özeniyorsun?" bana kendimi yeterince salak hissettirecek şekilde baktı "Tabii ki hayır seni aptal," diyerek benim içtiğim kahveye uzanıp alarak bir yudum içti. "Peki wattpad'i nereden biliyorsun?" diyerek sanki benim kahvemi içmesi önemsizmiş gibi sordum. "Kısa bir anı," dedi kestirip atarak. Karşımdaki normal bir insan olsa o anıyı muhakkak sorardım ama Barkın normal bir insan değildi.                     Otobüs durağına geldiğimde o iğrenç anı gözümde canlanınca irkildim. Artık çamurdan nefret ediyordum. Bu farklı bir nefretti; Ciddi bir Nefret. Eve girdiğimde Mert dışarıda oyun oynuyordu, annemse hala işteydi. Bende yarım saat bugünün derslerini tekrar ettim. Sonra elime Canan Tan'ın En Son Yürekler Ölür romanını alarak ilk sayfasını okumaya başladım:

Yalnızlık Paylaşılmaz, Paylaşılırsa Yalnızlık Olmaz.

-Özdemir Asaf

^^

Evet ikinci bölüm.. Canan Tan'ın kitabını gerçekten seviyorum inşallah yerinde olmuştur. Yorum bekliyorum ^_^





"BİRAZCIK SEN"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin