Yorum atarsanız sevinirim.
MALIA
Kafamda keskin bir acıyla gözlerimi açtığımda, tam tepede bir güneş görmeyi beklemiyordum.
Dirseklerimden destek alarak doğruldum ve güneş yüzünden kısmak zorunda olduğum gözlerimi etrafta gezdirdim.
Birkaç kişi yerdeki çöpleri topluyordu, bazıları da tıpkı benim gibi daha yeni uyanıyordu.
Stiles'ın yanımda uyuduğunu gördüğümde, daha yeni uykudan uyandığımı belli eder bir sesle onu dürtmeye başladım.
Birkaç mırıltıdan ve kıpırdamadan sonra çimen yapışmış yüzünü bana çevirdi.
"Burada sızmışız."dedim biraz daha toparlanıp elimi alnıma koyaraken.
Sanki biri saatlerce kafama tavayla vurmus gibi ağrıyor ve zonkluyordu.
Stiles bir iki esnemeden sonra benim gibi ayağa kalktı. "Hemen gitmemiz gerekiyor."dediğinde uyuşmuş ayaklarım yüzünden biraz sendeleyerek arkasından gittim.
Cipin icine kendimizi attığımızda ikimiz de kafamızı koltuğa yasladık. Elimle alnımı ovuştururken babamın benim için çok endişelenmemiş olmasını umdum. Pek erken kalkan biri değildi, büyük ihtimalle gecede erken uyumuş ve gelmemi beklememiş. Yıllardır böyle yaptığı için biraz üzülsem de, şimdi böyle yapmış olmasını umuyordum.
"Baban.."diyerek pozisyonumu değiştirdim. "Çok endişelenmiş midir?"
Telefonunu cebinden çıkardı ve kısa bir göz gezdirdi. "On beş çağrı, beş mesaj. Eğer kırklarda bir şey olsaydı, bir hafta ev cezası yerdim. Sadece bir gün yerim galiba."diyerek telefonu tekrar cebine koydu.
"Seninki?"
Ağrıyan gözlerim yüzünden gözlerimi kapattım. "Şuan odamda mışıl mışıl uyuduğumu düşünüyordur."
Bir süre ikimizde konuşmadan öylece durduk, eminimki onun başı da en az benimki kadar ağrıyordu.
"Çok fazla dağıttık."dedim fısıldarcasına.
Kafasını bana çevirdi ve rahatsız bir uykunun sebep verdiği kırmızı gözlerini gözlerime sabitledi. "Evet."dedi aynı şekilde fısıldayarak." Bir şeyler hatırlıyor musun?"diye sorduğunda kafami olumsuzca salladım.
Bu kadar baş ağrısına sebep olacak kadar içtikten sonra bir şeyler hatırlamamı beklememeliydi. "Hayır. Sadece Lydia ile konuştuğumuzu ve biralar doldurduğumuzu hatırlıyorum."
Hm diye bir ses çıkartırken dilini dudaklarının arasında gezdirip önüne döndü. Düşünceli gibiydi, onun benden daha az içtiğini hatırlıyordum.
"Sen?"dediğimde onu daldığı düşüncelerden çekip aldığımı fark ettim. "Sen diyorum, bir şey hatırlıyor musun?"
Biraz düşündükten sonra kafasını iki yana salladı. "Hayır."
Sonunda arabayı çalıştırdığında emniyet kemerine doğru tavayla uzandım ve tutulmuş boynumu zorla da olsa hareket ettirip kemeri taktım.
Dün gecede cidden çok dağıtmıştık.
STILES
Kalemimin arkasın dişlemeyi bırakıp siranin üzerine koydum. Bacağımı sallıyor olduğumu fark edip durdurdum.
Gergindim. Neden gergin olduğumu bilmiyordum.
Belki de bunun nedeni partide çoğu şeyi hatırlamayıp Malia'yı öpmüş olduğumu hatırlıyor olmamdı.
Silik de olsa, onu öptüğümü hatırlıyordum ama öpücükten sonrası yoktu. Nasıl olur da o kadar içkiden sonra bunu hatırlıyordum?
Sol arka tarafımda oturduğunu bildiğim Malia'ya çevirdim gözlerimi. Sağ elini çenesinin altına koymuş fizik öğretmenini dinliyordu. Ona baktığımı fark edip bakışlarını bana çevirdi ve bir gülümseme gönderdi bana.
Yüzüme kısa süreli bir gülümseme oturtturduktan sonra önüme döndüm.
Zil çaldığında eşyalarımı topladım ve Malia'nın da toplayıp yanıma gelmesini beklerken kalçamı sırama dayadım. Malia eşyalarıni çantaya üstün körü koyduktan sonra yanıma geldi.
Kapıdan çıkacağımız zaman duyduğum sesle arkamı döndüm.
"Stiles?" Lydia, kırmızı elbisesi ve ona uyumlu çantasıyla dikiliyordu.
Vücudumu tamamen ona çevirdiğimde kaşlarım merakla çatılmıştı. "Evet?"
"Seninle bir şey konuşmak istiyorum."dedikten sonra kırmızı dudaklarını birbirine sürttü.
Benimle konuşacak olduğu şeyi merak ediyordum ve Lydia tarafından ilk defa bu sözleri işittiğim için de şaşkındım.
Yanımda dikilen ve sadece çatılmış kaşlarla bizi izleyen Malia'ya döndüm.
"Sen git istersen, ben sana yetişirim."diyince kaşları eski halini aldı ve sadece kafa sallayıp hiçbir şey demeden gitti.
Lydia'ya doğru birkaç adım atarken çantamı da omzumdan çıkarıp sıralardan birinin üzerine koydum. "Dinliyorum."
Gözlerini boş sınıfta gezdirdi ve sonra tam benimkilere dikti. "Dün gece partide sizi gördüm."
Ardından, Malia'yı öperken Lydia'nın orada olduğunu, bizi izlediğini anımsar gibi oldum. "Bizi?"
Kafasını salladı ve dilini dudaklarının arasında kaydırdı. "Sen ve Malia."
Gözlerimi, gözlerinden çekmeden dinlemeye devam ettim.
"Aranızda bir şey mi var?"diye sorduğunda sonunda bunu sorabildiği için rahatlamış gibiydi.
Sorusuna ne cevap vereceğimi bilemedim. Aramızda bir şey olduğunu söylesem bile, Malia öpüştüğümüzü hatırlamıyordu bile.
Lydia, cevap vermediğimi fark edince gergin bir sesle devam etti. "Dün sizi öpüşürken gördüm de... ve ben de düşündüm ki.. aranızda bir şeyler var.."
Lydia'nın devam ettiğini duyar gibiydim ama kafamdaki ses onunkini bastırıyordu.
Lydia ve Malia konusunda kafam karışıktı. Aslında Lydia için bu geçerli değildi. Onu istiyordum ve şuan bile planımın işe yaradığını görmek..., bilmiyorum, erkeklik egomu tatmin etmişti sanırım.
Ama konu Malia olunca her şey karışıktı. Bu sadece benim açımdan böyleydi. Malia ile arkadaştık, aramızda bir şeyler yaşandığını hatırlamıyordu. Ortada bir şey yoktu.
"Ne?"dedim sesimin şaşkın çıkmasını umarak. "Malia ve ben..öpüştük mü?"
Lydia afallamıştı. "Hatırlamıyor musun?"
"Hayır."Kafamı iki yana salladım. "Dün gece çok içmiş olmalıyız. Bayağı dağıtmışız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jet Black Heart|Stalia
Fiksi Penggemar"Birkaç hafta öncesine kadar Lydia Martin için yanıp tutuşurken nasıl bir anda aklımdan çıkaramadığım kişi sen oldun?" *Kapak için @iremyldray ' a teşekkürler.