24. bölüm
İki yakın arkadaş kafa kafaya vererek mutluluk planları yapmaya başlamışlardır. Hedef Kenan'dı. Kenan'ın Ayça'ya aşık olmasını sağlayıp bu evcilik oyununu gerçeğe çevirmek amaçlanmıştı.
"Ayça kendini bana bırak. Bir planım var."
"Safir benim de bir planım var."
Meraklıca gözlerini açan Safir.
"Bence 'kaçan kovlanır'ı deneyelim. İşe yarar belki."
"Bu zamana kadar işe yaradı mı sence?"
Yüzü düşmüştür Ayça'nın. Ama yine de kendini tutamaz ve güler. Tıpkı Safir gibi. Bütün gece kah gülüp kah ağlayıp akıp geçmiştir. Sabah olduğunda ise Safir kahvaltı için Ayça'nın odasına gitmiştir. Telefonun karşısında saf saf ekrana bakan Ayça'yı görünce tutulup kalmıştır.
"Ne yapıyosun Ayça?"
"Düşünüyorum."
Daha da meraklanmıştır. Birkaç adım daha atarak ekranda neye baktığını görmek istemiştir. Ancak ekran boştur. Boş ekrana bakan arkadaşının kafasını okşarak.
"Fazla düşünme canım."
Birden dönerek ayağa kalmıştır. Elini beline koyarak odada voltalar atması Safir'i de korkutmuştur.
"Kenan'a ne diyeceğim ki. Ya telefonu açmazsaç ya sevgilim var derse. Ya beni terslerse. O zaten benden küçük. Ben onun sözünü dinlemem ki. Ya benimle dalga geçerlerse. Olmaz ya. hadi diyelim oldu. Kenan'ın ailesi beni kabul eder mi? Ailesi demez mi bu kız senden büyük diye. Arkadaşları dalga geçmez mi? Ayy çıldırıcam. Yok ya vaz geçtim ben. Yaşıma göre birini bulurum. Ya bulamazsam. ya yalnızlıktan ölürsem. Ya Kenan bana bakmazsa. Neden baksın ki. Onun tipi bile değil mişim. Ya .."
Safir daha fazla dayanamaz ve Ayça'nın önüne geçerek hem volta atmasını durdurur hem de konuşmasını.
"Yeter artık!!Otur şuraya."
Yanı başında duran sandalyeyi göstererek oturmasını sağlar.
"Ayça bana bak. Kenan'ı ara ve bu gün saat 2 de Lütfü amcanın lokantasına gelmesini söyle. Ama sakin sakin. Sakın bağırma. Bunları söyle ve kapat. Anladın mı beni?"
Ayça ise kafasında milyonlarca soruyla uğraşmaktan Safir'i tam olarak algılayamıyordu. Safir ise sert bir şekilde masaya vurarak dikkatini kendi üstüne çeker.
"Anladın demi?"
Kaşlarını çatarak cevap verir. "Anladım tabiki. Anladım."
"Mutfaktayım konuş gel. Bekliyorum. Sana güveniyorum."
Safir odadan çıkmış Ayça ise yalnızlığı ve sorularıyla beraber kalmıştır. Birkaç tur leş görmüş akbaba gibi telefonun etrafında döndükten sonra telefonunu eline alarak bir kezde onunla birlikte dönmüştür. Diyeceklerini düşünüp kendini hazırlaya çalışmakta hiç bu kadar uzun sürmemiştir. Sonunda telefonun ekranını açıp rehberden Kenan'ı bulmuştur. Ancak eli bir türlü aramaya gidemiyordu. Kenan'ın ismini görünce bu denli heyecanlanan sesini duyunca ne hale gelirdi.
Sonunda derin bir nefes alarak arar. Telefon çalar ama açan olmaz. İlk çağrısı başarısız olmuştur. Bu duruma sinirlenen Ayça üst üste aramaya devam eder. Sonunda zafer Ayça'nındır.
"Ayça!!"
Sözcükler düğümlenmiştir adeta. Kan kusmak için hazırlanan Ayça, tek hamlede nakavt olmuştur. Dudakları kıpırdar ama ses bir türlü çıkmaz.
"Telefon sapıklığına mı başladın şimdi de."
Gözlerini yumarak kafasını sallar. Telefondaki sese yoğunlaşarak cevap verir.
"Kenan saat 2 de Lütfü amcanın lokantasına gel."
Birden telefonu kapatır. Ne dediğini Ayça bile bilmiyordu. O kadar çok heyecanlanmıştır ki. Umarım doğru şeyi söyledim diyerek odadan çıkmayı hedeflerken telefonu çalar. Ekranda Kenan yazısını görünce eli ayağına dolanır ve telefonu yere düşer. Düşen telefonunun baş ucunda oturup Kenan yazısına dikkatlice bakar. Ta ki ekranda "Cevapsız arama" yazana kadar. Telefona bakmaktan açmak aklına gelmemiştir.
Bir kez daha telefonu çalınca hızla ayağa kalkar bu sefer de yukarıdan bakar yerdeki telefonuna. Sonunda eline alarak cevap verir. "Ne var be!!"
"Ne var mı? Az önce ne dedin sen. Lütfü amca kim? Neden oraya gelicem. Ne var orda?"
Kenan'ın Lütfü amcayı tanımaması doğaldı. Çünkü o buralı bile değildi. Kenan'a kısa bir açıklama yapmaya mecburdur.
"Kenan Tolga senden özür dilemek istiyor. Bizi yemeğe davet etti. Ben de kabul ettim. Bu yüzden saat ikide sana mesaj atacağım yerde ol."
"Biz kim?"
Kenan'ın bu tepkisi karşısında sinirlenmeye başlamıştır. Gözlerini yumarak bir süre sessiz kalmıştır.
"Yoksa yalancıktan evli olduğum ablam ve ben mi? Neden geleyim ki? Mecbur muyum?"
Hatasını direk yüzüne vurmaktan çekinmeyen Kenan'a karşı tepkisiz kalamazdı artık. Sakin kalmayı denemiş ancak başaramamıştır.
"Ne dersen de ufaklık. Bu gün saat 2'de orda olmazsan seni polise şikayet ederim."
"Ne ger.."
"gerekçesini polisten duyarsın. Sürpriz olur sana da."
Bir kez daha yüzüne kapatmıştır telefonu. Odada bir süre kendine gelmeye çalışsan Ayça sakinleşince telefonuna bakarak "Ne saçmaladım yine ya!" diyerek söylenerek dışarı çıkar.
Mutfaktaki yemek masasında sabırsızlıkla Safir beklemektedir. Direk masaya kurulcakken "Ellerini yıka!" ihtarıyla lavaboya gider. Aynaya baktığında ise kendine inanamaz. Yüzü gözü şişmiş kırmızıdan mora dönen yüzü ile farklı bir Ayça vardı. Sonra masaya oturup kahvaltıya başlarlar. Daha ilk lokmasını almadan.
"Gelecek değil mi?"
Lokması yarıda kalmıştır. Ağzını kapatıp Safir'e gülerek cevap verir.
"Tabiki gelecek. Gelmeli."
for 7'Qkv2
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK SEVGİLİM
SpiritualHerkes hayatında o kişiyi bekler değil mi? O günü iple çekeriz. O nadide insan için hazırlarız kendimizi. O gün geldiğinde ise şartsız, koşulsuz teslim ederiz kendimizi. Peki bu düşüncelerimizin tam tersi olursa nasıl olur? Kuralları yeni ge...