Arkadaşlar medyada deniz var ;-)
Sabah gözlerimdeki ağırlıkla uyanamadım elimi gözlerime attığımda tabiki onurun kolu geldi . Bacağı da karnımdaydı,"onur yaaaaa ölücem burada kalksana" dememle onur ayağa kalktı ve "ne oldu hırsız mı" demesiyle kahkaha atmaya başladım. Onursa kaşlarını çattı ve kendini yatağa attı "ödümü koparttın be cadı " ona dil çıkarttım ve telefonumu alıp saate baktım. Onur elimden telefonu çekip bi şeyler yaptı ama göremedim. İnstagrama girdiğimde "onurrrrrrrrrrrr" diye ciyakladım çünkü bu halimizi instagrama koymuştu da mutfaktan kahkaha sesi geldi. Neyse dedim ve yatağı gelişi güzel toparlayıp banyoya girdim. rutin işlerimi hallettikten sonra dolabımın önüne geçtim ne giysem diye düşünürken gözüme kot şortumla fener bahçeli formam çarptı onları alıp üstüme geçirdim. altıma siyah vanslarımı da geçirip saçlarımı saldım ve omuzlarıma dökülmelerine izin verdim. aşağı indiğimde onur "güzelim simit alır mısın ?" " tabii canım kuzenim" dedim masanın üstüne 20 tl bıraktı ve" bununla al doğa" "param var" deyip çantamı aldım ve dışarı attım kendimi market beş dk uzaklıkta olduğu için hemen gelmiştim simit olmadığı için iki ekmek ve birazda aburcubur aldıktan sonra kasaya gidip paralarını ödedim. ve evin yolunu tuttum barda çarpıştığım çocuğu gördüm tüm kan beynime sıçradı tam yolumu değiştirip gidecektim ki "hey sen" arkamı döndüm ve " ne var" dedim. "bana çarpıp bir özür dilemeden kurtula massın" "neden zengin piçin tekine çarptım diyemi özür dileyeceğim " dediğimde kaşlarını çattı ve yüzü çok korkunç bir hal aldı az önceki dalga geçen yüz ifadesi kaybolmuştu " bana piç diyene bak instagramda kıçını başını açan kızlara ne deniyordu" dediğinde iki adım gidip önünde durdum ve dizimle kasıklarına vurdum o orada iki büklüm dururken tabana kuvvet eve yardırdım ve soluklanıp kapıyı çaldım. onur kapıyı açtığında direkt içeri geçtim ve poşetleri mutfak masasına koydum onurda arkamdan geldi. " ne oldu ter içinde kalmışsın güzelim" dediğinde ona her şeyi hararetli bir biçimde anlattım bazı yerlerde sinirlense de çocuğun kasıklarına dizimi geçirdim deyince gülmeye başladı onunla beraber bende güldüm sonra beraber güzel bir kahvaltı hazırladık ve yemeye koyulduk. yemeğimi yediğimde onurunda yemeğinin bittiğini gördüm. bulaşıkları makineye koyup masayı sildim onur ise bize kahve yaptı. ben mısır patlattım ve oturma odasına geçip mısırlarla kahveleri masaya koydum. onurun film seçmesine izin verdiğime pişman olmuştum çünkü korku kapanı 4'ü açmıştı. yastığı kucağıma aldım ve korkunç yerlerinde çığlık atıp yastıkla yüzümü kapatıyordum onurun kahkahasıyla birlikte yastığı ona fırlattım o ise ellerini havaya kaldırdı. onura söyleyip odama çıktım ve akşam sekize kadar yabancı dizi izleyip kitap okudum. odamdan çıktığımda onur takım elbise giymiş gıravatını düzeltiyordu. "hayrola" "demir beylerin şirkete gidiyoruz"deyip göz kırptı "gidiyoruz?" "sende geliyorsun ve abine yardımcı oluyorsun " dediğinde şok oldum " yaa ben gelmesem" "hiç boşuna uğraşma giyin geliyorsun" "tamam ya" deyip odama çıktım. dolabımı açtım ve düşünmeye başladım gözüme göğüs kısımını saran siyah bir kumaş ve aynı kumaşla alt kısımda kapanmış geri kalanı tül bir elbise çarptı altına siyah sitilettolarımı giydim ve küçük bir çanta aldım saçımı da sıkı bir topuz yaptım kırmızı rujumu da sürdüğümde hazırdım. aşağı indiğimde onur ıslık öttürmeye başladı. gülerek koluna girdim ve arabaya bindik yolculuk sesiz geçmişti. büyük bir şirketin önünde durduğumuzda "ağzını kapat ağzını " onura dönüp öldürücü bakışlar attığımda ellerini havaya kaldırdı ve "hadi artık gidelim güzelim bizi bekliyorlar" tamam dedim ve onurun koluna girdim. şirkete girdiğimizde leopar etekli bir kız geldi yanımıza ve "demir bey ve oğlu sizi bekliyor efendim" dedi ve önden yürümeye başladı bize de onu takip etmek düştü. toplantı odası yazan bir yerde durduk ve tıklatıp içeri girdik. her yaştan insan burada toplanmıştı hiç sevmediğim yerler onura bunun hesabını sonra soracaktım. barda bana çarpan üstelik kasıklarına vurduğum çocuk buradaydı şimdi sıçtım dediğimde herkes bana döndü dudağımı ısırdım ve onurun yanında yerimi aldım. o çocuğa baktığım daysa alayla bana baktığını gördüm bu bakışlarındaki ima sen bittin kızım diyordu ben düşüncelere dalmışken bacağıma çimdik atılmasıyla ufak bir çığlık attım onur" doğa demir bey sana soru sordu canım" "he efendim " dediğimde demir bey denen 45 yaşlarındaki adam" sizde dediğime katılıyor musunuz doğa hanım" "şey ben açıkçası böyle ortamları sevmem ve pek konuşulanlardan anlamam " dediğimdeyse adam sevecenlikle gülümsedi ve "deniz doğa hanımı azıcık gezdirir misin" kasıklarına vurduğum adam ayağa kalkıp "seve seve baba " dedi ve yanıma gelip " beni takip edin doğa hanım"deyip alayla güldü. zoraki bir tebessüm ettim ve onura kurtar beni bakışları attım ama anlamamış olacak ki tek kaşını kaldırdı. Arabaya bindiğimde oda sürücü koltuğuna oturdu. Geldiğimiz yer depo gibi bir yerdi. Sırtımdan itekleyerek içeri soktu. Geldiğimiz yerle birlikte tüylerim dikildi ve beynim kaçmam için sinyaller vermeye başladı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SEN
RomanceAnahtarı kapıya soktum ve çevirdim, kapının yanındaki ışığa bastım tam odama çıkacaktım ki kolumdan birinin tutup çekmesiyle arkamı döndüm, karşımda onu görünce afallamıştım. Gözümde biriken bir damla yaş ayaklarıma düştüğünde elimin tersiyle gözler...