48. Bölüm ''Sev''

2.7K 156 80
                                    


Elimdeki telefonu parmaklarımın arasında sıkı sıkı tutmayı bırakıp bataryayı taktım ve açıldığı gibi Uras'ı aradım.

''Beş dakikaya yanındayım'' diye açtı telefonu.

''Ben çok sıkıldım evde, her zaman gittiğimiz yerde bekle beni''

Birkaç saniye cevap vermedikten sonra pürüzsüz sesini duydum.

''Sesin kötü geliyor, iyi misin?''

''Gripten. Boğazım şiş sanırım biraz''

''Hayır, hayır. Farklı bir şeyler var sesinde''

Dolan gözlerime, boğazıma dizilen hıçkırıklarıma rağmen ''İyiyim, kapatmam lazım. Çıkıyorum şimdi''

''Tamam, seni almamı istersen eğer gelebilrim''

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra ''Hayır'' diye cevapladım.

''Tamam o zaman, görüşürüz'' sesinde tereddüt vardı sanki biraz.

''Görüşürüz''

***

Yazında etkisiyle hava bunaltıcı derecede sıcaktı. Bunalmıştım. Heyecanım için de yazı suçlayamazdım tabi, ne diyeceğimi bilmediğimden korkuyordum ve feci şekilde heyecan yapmıştım. Bir yanım Uras'ı kaybetmekten delicesine korkarken bir yanım hayatına o hiç olmamışçasına devam etmemi haykırıyordu.

Hani biri girer hayatımıza,en çok ihtiyacımız olduğunda ve biz ona bağlanırız. Halatlarla bağlanırız. Hiç çözülmeyecek gibi sıkı sıkı bağlanır ve hiç kopmayacağımıza inanırız. Oysa haberimiz yoktur halatların bile kopacağından veya kesileceğinden.

Kendimi kopan halatları tutuyor gibi hissediyordum. Bir yandan Uras çekiyor, bir yandan Kayra. ve ben tam ortada durmuş kopan ipi tutuyordum. Elimden kaçmaması için oradan oraya çekiştiriliyor ve horpalanıyordum. Kopan ip parmaklarımın arasından kayıp gidecekti ve ben çaresiz bir şekilde kalakalacaktım. Biliyordum ama yine de çabalıyordum.

''Ne düşünüyorsun''

Uras'ın ilgili sesini duyduğumda gözlerimi açıp masmavi denizle göz göze geldim. İçime çektiğim deniz kokusunun sahibi deniz ile bakıştım öylece. Uras'a bakamıyordum, sanki bakarsam her şey son bulacaktı.

''Hiç'' dedim belli belirsiz.

Yanıma oturduktan sonra elime karton bardak tutuşturdu.

''Bu ıhlamur için neler çektiğimi bir bilsen... Ihlamur ağacı diksem daha kolay olurdu''

Hafif bir tebessümle cevap verdim ve denizi izlemeye devam ettim.

''Madem çok merak ettin anlatayım'' bozulduğu sesine vurmuştu.

''Önce bir kafeye girip ıhlamur sordum, bittiğini söylediler. Karton bardakta yokmuş. Bende en yakın kahve dünyasına gittim ve sadece karton bardak istedim ama vermediler. Sonra kahve aldım ve kafeye geri döndüm. Yolda da aktar buldum ve ıhlamur aldım. Kafedekilerden rica ettim, kırmadılar. Sonra arabama bindim geliyordum ki lastik patladı. Otostop çekmek zorunda kaldım çünkü cüzdanımı kaybetmişim. Bir kız beni arabasına aldı ve elime numarasını kazıdı. Bak''

Elini gözüme sokacağına yakın elini tuttum ve avuç içini inceledim.

''Yazısı güzelmiş, ara bence''

''Kendi de güzeldi''

''Mesaj at o zaman. Hatta hemen şimdi mesaj at''

''Şu sıralar hayatımda birine yer yok''

Blood (M6)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin