20. Bölüm: "Yakışıklı Demek İstedin Sanırım"

10.1K 513 41
                                    

''Öyle mi?'' dedi kadın hiç samimi olmayan bir şekilde gülümseyerek ve ardından devam etti.

''Bir akşam yemeğinde seni daha yakından tanımak isteriz''

Bu saçma sohbet Kayra'nın babasının konuşma yapmaya başlamasıyla bitti. Kayra kibar bir şekilde izin istedikten sonra gülümseyerek abim ve Hülya Hanım'ın yanından ayrıldık ve sessiz sakin bir köşeye çekildik.

''Abimin yanında beni arkadaşın olarak tanıtmadığın için teşekkür ederim'' dedim minnetle.

''Borç defterin kabarıyor sümüklü. Ne zaman ödeyeceksin?'' bir anda tüm bedenim kaskatı kesildi. Donuk gözlerle ona bakıyordum.

Yüzünde anlam veremediğim bir gülümseme oluştu ve bu gülümseme biraz daha yayıldı.

''Şaka yapıyorum. Seni arkadaşım olarak tanıtmama sebebim Hülya Hanım'ı telaşlandırmaktı. Birkaç gece uyuyamaz herhalde'' dedi bundan gayet memnun bir şekilde.

Bu kadınla ne sorunu var diye merak etmiyordum çünkü sonuçta üvey annesi. Bu gıcık olması için yeterli bir sebep.

Masadan aldığım minik çantamdaki telefonum titremeye başlayınca telefonumu çantamdan çıkarıp arayana baktım.

Yabancı numaraydı. Tereddüt etsem de telefonu açıp kulağıma götürdüm

''Kızım'' annemin titreyen sesi kulaklarımı doldurduğunda bedenimi bir titreme sardı.

Ablamın annemin ve babamın numarasını reddedilenler listesine aldığım için beni aradıklarını bile görmüyordum, hoş zaten aradıklarını da düşünmüyordum...

''Bir şey de yavrum, sesini özledim'' annemin sesinden anladığım kadarıyla ağlıyordu.

Onu çok seviyordum ama bu bana inanmadığı gerçeğini değiştirmiyordu. Bana inanmamıştı. Annem bana inanmamıştı. Hoş, hep böyle olurdu ya zaten. Ablam her zaman hayırlı, doğru evlattı bense her zaman yalan söyleyen, asabi evlattım.

Gözümden süzülen bir damla yaş sol yanağımı yakıp kavururken Kayra'nın bana baktığını fark ederek arkamı döndüm ve hızla ilerledim. Onun önünde ağlamak istemiyordum.

''Niye aradın?'' diye sordum olabildiğince soğuk bir biçimde.

''Seni özledim kızım. Seni ne kadar merak ettim, haberin var mı?'' mutluluktan yoksun bir kahkaha attım.

''Kızın olduğumu hatırladın demek''

Annemin ağlaması beni biraz olsun yumuşatsa da içimde hala büyük bir öfke vardı ve bu öfke kolay kolay yok olmayacaktı.

''Evine dön artık kızım. Ben babanla konuştum, ikna oldu'' dedi çok büyük bir marifet yapmış gibi.

''Pardon, ne için ikna oldu?'' dedim sert bir şekilde.

''Sen hata yapsan da bizim kızımızsın yavrum, ablandan da özür dileyeceksin ve bu konu kapanacak. Nişana gelmelisin, rezil oluruz''

Sinirlerim iyice bozulduğundan ağlamaya başlamıştım. Bir damla olarak başlayan gözyaşım sicim gibi akıyordu şimdi.

''Anne bana hiç inanmadınız. Ablam her zaman sizin için doğru olandı. Sana anne demeye bile utanıyorum ben, sen nasıl annesin? İnsan nasıl inanmaz kızına? Beni bir daha asla arama!'' telefonu kapattıktan sonra numarayı engelledim ve telefonu minik çantama tıkıp gözyaşlarımı sildim. Bir kez olsun inanmamışlardı ki bana zaten, şimdi niye inansınlar?

Dudaklarımdan kaçan hıçkırıklara engel olmak için elimi dudaklarıma bastırdım ve gözlerimi sıkıca yumdum. İçimdeki bu acı dinmek binmiyordu sanki aksine her an daha da artıyordu. Acıyla kavruluyordum. İçimdeki büyük yangın tüm organlarımı yakıp kavuruyordu. Öyle canım yanıyordu ki...

Blood (M6)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin