"Yemek hazırlığım bitmek üzere, bekliyorum," dedim telefonu kulağımda tutmaya çalışıp bir yandan da dolaptaki içeceklere göz gezdirirken. Gigi'nin kıkırdama sesi kulağımda yankılandı. Hoş bir sesti. Buna alışmak zor olmayacaktı.
"Yakma," diye uyardı beni. "Bu eğlenceli olacak!"
"Beni küçümseme. İyi bir aşçıyım."
Güldüğünü duyduğumda, tebessüm ettim. O, son zamanlarda hayatıma girip de beni mutlu eden en güzel şeydi. Belki de tek şeydi. Acı oradaydı, ama Gigi ile olduğumda, bu eskisi kadar mühim olmuyordu.
"Birazdan oradayım, bir şeye ihtiyacın var mı?"
Dolabımda sadece meyve suyu ve kafama diktiğim yarım kola şişesi duruyordu. Gözlerimi devirip buzdolabını kapattım. "Aslında içecek bir şeyler getirebilirsin?"
"İçecek konusunda başarılıyım, beni bekle." Sesi iddialı geliyordu. Ne getireceğini, nasıl bir seçim yapacağını merak ettim. Yanımdaki tezgâha yaslandım. "Bekliyorum."
Telefon kapandığında, kendimi huzurlu hissediyordum. Uzun bir depresyonun ardından evimde ilk defa bir şeyler pişiyordu. İlk defa etrafı düzenlemiş ve temizlemiştim; evim tertipli gözüküyordu. Banyo olup güzel giyinmiştim, oysa uzun bir zamandır pis geziyordum. Gigi'nin bende yarattığı bu değişimden memnundum. Uzun bir zamanın ardından ilk defa kendim gibi hissediyordum.
"Rahatsız etmiyorum, değil mi?"
Bu sesi çok iyi tanıyordum. Mutfak masasına oturmuş beni dikkatle inceleyen Liv'e baktım. Aradan geçen aylara rağmen değiştiğini söyleyemezdim. Aynıydı; hâlâ çok güzeldi. Peki, onu özlemiş miydim? Bunun için beynimin ortaya atmak istediği bir cevap vardı, ama cevabı göz ardı etmeyi tercih ettim.
"Kız arkadaşım birazdan burada olur." Ağzımdan çıkan bu cevap niteliğindeki cümle, gözlerinden garip bir ifade geçmesine sebep oldu. Yüzü düşmüştü. Pişen yemeklere doğru ilerledim ve tencerede pişen yemeği kontrol ettim. Arkamın ona dönük olması beni az da olsa gerginliğimi aldı. Son derece ilgisiz duruyordum. Tabii Liv'in varlığı beni ilgilendirmiyor gibi yapmanın çok kolay bir şey olduğunu söyleyemezdim.
"Beni özlemedin mi?" diye sordu. Sesindeki tını hoşuma gitmemişti. Sorusuna soruyla karşılık verdim. "Özlemeli miydim?"
"Ben seni özledim."
Gözlerimi kapattım ve birkaç saniye öylece durdum. Beynimi boşaltmaya ve Liv'i göndermeye çalıştım. O bana acı veriyordu. Gitmeliydi. Ama onu gönderme konusunda başarılı olamadım.
"Benden güzel mi?" Sorularına bir yenisini daha ekledi. Beni şaşkına çevirmişti. Düşündüm. Gigi güzeldi. Çok güzeldi... Liv de çok güzeldi. Bu konuda bir sonuca varmak istemediğimden, cevap belirgin bir şekilde aklımda belirmedi. Omuz silktim. "Bilmem."
"Mutlu ol," diye mırıldandı. "Seni iyi hissettiren insanlarla olmaya başlaman güzel. Devam et. İyi hissetmen beni de iyi hissettirecek."
Adım seslerinden bana geldiğini duyumsadım. Kollarını belime doladı ve başını sırtıma yasladı. "Bensiz daha iyi olacaksan, giderim. Bir daha da gelmem." Duraksadı. "Gideyim mi?"
Bir şey yapamadım. Bir şey söylemedim. Gitme demek istiyordum, ama sonra onun gerçek olmadığı aklıma geliyordu. Benim gerçek bir şeylere tutunmaya ihtiyacım vardı. Gigi gerçekti, o değildi.
"Gitmemi istiyorsun, değil mi?"
Yine cevap vermedim. Kollarını belimden çekti. "Bana dön."
İlk önce dönmedim, ama sonra dönmeye karar verdim. Ona döndüğümde, derin bakışları gözlerimi hemen içine hapsetti.
"Elveda demeye hazır mısın?"
Kafamı salladım.
"Unutma," dedi dudaklarıma uzanırken. "Sen gittiğimi düşünsen de, ben hep burada olacağım."
Beni öptü. Gerçek olmayan bir şeyin nasıl bu kadar gerçek hissettirdiğini merak ettim.
Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı ve burnumun ucuna bir öpücük bıraktı. "Seni seviyorum."
Sonra kayboldu. Her zaman yaptığı gibi... Ve kapı çaldı. Düşünceli bir şekilde kapıya yürüdüm ve kapıyı açtım. Gigi elinde bir şarap şişesiyle karşımda duruyordu. Gülümsedim. "Hoş geldin."
İçeri geçti ve şarap şişesini elime tutuşturdu. Sonrasında havayı kokladı. "Güzel kokuyor, iddialı olduğunu söylerken haklı mıydın yoksa?"
"Ben en iyisiyim," dedim dalgayla karışık. Güldük. Ve bütün gece boyunca eğlendik. En azından benim aklımda Liv'e söyleyemediğim seni seviyorum sözcükleri dönüp durmasaydı, daha çok eğlenebilirdik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gone
FanfictionZayn, doğum gününde normal ama bir o kadar da ilginç bir kızla tanışır. Bir anlığına kafasındaki bütün sorunları atabilmesini sağlayan bir kız... Liv. Fakat ertesi gün olduğunda kızdan hiçbir iz bulamayacaktır. Ve Zayn'in aklını bir soru kurcalamakt...