Anahtarla kapıyı açıp içeri girdim ve arkamdan kapıyı sertçe kapattım. Elimdeki anahtarı gelişigüzel bir yere fırlattım ve kendimi kanepeye atıp gözlerimi kapattım.
Günler geçtikçe yaşama olan saygımı, hevesimi kaybediyordum. Bu iyi değildi. En azından beni hâlâ önemseyenler için... Çabuk ölmeliydim. Bu herkesin işini kolaylaştıracaktı.
"Yine ne oldu?"
Gözlerimi açıp bakışlarımı sesin geldiği tarafa çevirdim. Bu Liv'di. Buradaydı. Yine.
"Zırt pırt evime gelmekten vazgeçmelisin. Bu artık canımı sıkmaya başladı."
Yanıma çömelip elimi avucunun içine aldı. Parmaklarını, elimin kanayan ve zedelenmiş üst yüzeyinde gezdirdi. Ardından yüzüme bakıp elini yanağıma yerleştirdi. Parmakları kaşımda dolanıyordu. Büyük ihtimalle patlamış ve kanayan kaşımın...
"Neden uçurumdan yuvarlanmış ve sertçe yere çakılmış bir araba gibisin?"
"Bir de diğer adamı görsen," dedim yarım ağız gülümseyerek. Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Neden kavga ettin Zayn?"
"Bir kızı yatağa atmaya çalıştım, sevgilisi varmış." Dürüst cevabımdan hoşlanmayıp yüzünü buruşturdu. "Neden bir sevgilin varken yatağa birilerini atmaya çalışıyorsun?"
"Canım istiyor."
"Sana yakışmıyor."
Yüzümü geri çekip elinin yanağımdan düşmesini sağladım. "Sikimde değil."
Omuz silkti ve yere oturdu. Beni baştan aşağı inceledi. "Çok güzelsin, Zayn."
Güldüm. "Bir sonraki hamlen ne? Bana çıkma teklifi mi edeceksin?"
"Üzgünüm," dedi gülerek. "Tipim değilsin."
Kıkırdayarak yüzümü yastığa gömdüm. Tekrar yüzüne baktığımda, güzel gözlerine kenetlendi gözlerim. Dudak büzdüm. "Gerçek olsan güzel olurdu."
"Gerçek olmadığımı nereden biliyorsun?"
"Benimle dalga geçme. Melek gibi bir şeysin sen? İnsan değilsin. Ya da ben delirdim. Şizofrenim, kafamda seni yarattım. Şimdi seni bu kanepede becermeyi denesem, şizofren olduğumdan kanepeyi mi becermiş olurum?"
"Uygun bir zamanımda seni ben becerebilirim, Zayn."
Güldüm. "Bundan memnuniyet duyarım, sevgilim."
Yüzü asıldı. "Bana şöyle deme."
"Ne demeyeyim?"
"Sevgilim..."
"Neden rahatsız oldun?"
"Çünkü bu unvana sahip olabilmek için hak etmen gerekir."
"Hak etmediğini düşündüren ne?"
"Bir sürü sebep var."
"Ve," dedi ciddi bir ifadeyle. "Birincisi; insan olmaman!"
"Bilemeyeceğini söylemiştim."
"Ben de sana şizofren olduğumu söyledim."
"Zayn," diye fısıldadı. "Sadece ihtiyaç duyduğun için buradayım. Bir gün bana ihtiyacın kalmayacak ve ben de burada olmayacağım."
"Hep burada olmanı istiyorum."
"Her istediğimizi elde edemeyiz."
Yerimden doğruldum. "Sikeyim, ben ederim."
"İyi uyu Zayn."
"Hayır Liv, bana veda etme!"
Ayağa kalkıp benden uzaklaştı. "Unutma," dedi yavaşça. Ben orada oturup onu izlerken, o geri geri yürüyüp benden uzaklaşmaya devam etti.
"Seni seviyorum," diye mırıldandı ve koridorun sonunda ortadan kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gone
FanfictionZayn, doğum gününde normal ama bir o kadar da ilginç bir kızla tanışır. Bir anlığına kafasındaki bütün sorunları atabilmesini sağlayan bir kız... Liv. Fakat ertesi gün olduğunda kızdan hiçbir iz bulamayacaktır. Ve Zayn'in aklını bir soru kurcalamakt...