Bölüm 28

6.1K 525 11
                                    

Seradan sessizce çıkıp yola düştük

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seradan sessizce çıkıp yola düştük. At dörtnala giderken tek düşündüğüm arkamda kalan devasa seraydı. Annem ve babamın hikayesinin başladığı yer fazlasıyla büyülüydü ve bu en çok da beni etkilemişti. Birbirlerini benim düşüncelerimin ötesinde bir sevgiyle bağlıydılar. Babam yıllarca unutamadığı o kadını her zaman sevmişti. Ve annemin kalbi son ana kadar sadece babam için çarpmıştı. Hikayeyi kısa bir süre önce öğrenmiştim ama tam anlamıyla şimdi -aşlarının başladığı bu yere gelince- onları hissettiğimi düşünüyordum. Sanki aşklarının görünmez külleri hala havada dolaşıyordu.

Önümde at süren adama 'Kralla ne zaman tanışacağım?' diye sordum.

En çok da bu aşk hikayesinin daha tanışmadığım büyükbabamın üzerindeki etkisini merak ediyordum. Hiç hoşuna gitmediğinden emindim.

'Garbhán döner dönmez bunun cevabını verecektir sanırım.'

'Onun ve Lucas'ın neden gittiğini biliyor musun?'

'Lucas evine saldıran Kara Avcı'dan bulduğum kolyeyi araştırmak istiyor. Garbhán'ın nedeni daha çok toplumsal ilişkilerle alakalı. Bu güz yapılacak Dokunulmaz Oyunu'nu büyütüp Eirian krallığının da katılabileceği daha büyük bir müsabaka düzenleme kararı alındı. Bu önemli bir olay çünkü Kral çok eskiden bozulan Kan ittifakını yeniden yeşertmeyi umut ediyor. İki krallığın bağlarını güçlendirmeye çalışıyor da diyebiliriz.'

'Dokunulmaz oyunu?'

'Akşam yemeğinde konuşuruz Vera. Oldukça ilgini çekeceğine eminim.' dedi ve atı mahmuzlayıp hızlandı.

          Eve girdiğimde sofranın kurulmuş, çeşit çeşit mezelerin ve lezzetli görünen şarabın masada hazır beklediğini gördüm. Nóra mutfakta yemekle uğraşıyordu ve bize ufak bir selam verip tekrar yemeğine döndü. Masaya geçip yerlerimize oturduk. Ronan'dan uzak olmak için onun tam karşısındaki sandalyeye oturmuştum. Bir şekilde artık uzak olmamızın vaktinin geldiğini düşünüyordum. Ronan sandalyesine oturmadan önce iri, tahta kadehe, güzel kokulu şaraptan döktü.

'Bunu dene, tadını beğeneceksin.' dedi.

İçince meyve parçalarının yüzdüğü şaraptan bir yudum aldım. Haklıydı gerçekten güzel ve eşsiz bir tadı vardı. Bir yudum almama rağmen içim ısınmıştı.

Şarapla dolu olan sürahiyi gösterdim.

'Sanırım bunun hepsini içebilirim.'

Ronan hafifçe gülümsedi ve 'Hiç tavsiye etmem prensesim.' dedi. 'Eğer hepsini içerseniz sizi yatağınıza kadar taşımak zorunda kalırım.'

Suratımın kızardığını ve şarapla gelen sıcaklığın bedenime yayıldığını hissettim. Haklıydı, şarabı bir kadehle kesmek en iyisiydi.

         Kadehteki şarabımdan son yudumu içtim. Kimsenin yemeğe katılmaya niyeti yok gibi görünüyordu. Lucas ve Usta Garbhán kamptan gitmişti fakat Kiera ve Aidan'ın nereye kayboldukları hakkında bir fikrim yoktu. İçimin sıkıntıyla dolduğunu hissettim.

Kralın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin