Bölüm 47

5.1K 289 127
                                    

Kalabalık yavaş yavaş dağılırken ben de Ethna'ya akşam yemeğine kadar biraz dinlenmek istediğimi söyleyip meydandan ayrıldım. Açık havada olmama rağmen kendimi boğulmuş gibi hissediyordum. Biraz kalabalıktan uzaklaşmak, akşamki karşılaşmaya kadar kendimle baş başa kalmak iyi hissettirecekti. Nereye gideceğimi bilmeden, gelişigüzel yürürken ayaklarım beni Ronan ile çalıştığımız büyük binaya giden yola sürüklemişti. Bir süre sonra, tam arkamdan gelen ayak seslerini duydum. Hemen sonra ayak seslerini belli belirsiz fısıldaşmalar takip etti.

Hafif ve gergin gülümserken arkama bakmadan 'Haklıymışsın, Kiera.'dedim. Bina az ötemde ağaçların arasından kendini göstermişti. Kiera adımlarını hızlandırıp yanıma geldi. Gözlerinde kollarıma girmek veya sarılmamak için kendini zor tuttuğunu belli eden bir parıltı vardı.

'Hangi konuda arkadaşım?'diye sordu muzipçe. Arkasından Lucas ve Aidan gelmişti.

'Kan bağının gücü konusunda. Onu gördüğümde bütün arzu ve düşüncelerim dağıldı. Görüştüğümüz zaman karşısında ne söyleyeceğini bilmeyen aptal bir kız bulacak. Halbuki söyleyeceklerime dair onca şey biriktirmiştim. Fakat şimdi hepsi kayboldu!'

Lucas hafifçe koluma dokunup sıvazladı.

'Kendini bir şeylere zorlama Vera.'dedi hafifçe. 'Kalbinden nasıl geçiyorsa öyle davran. Sen her zaman bu şekilde yaşadın. Kraldan nefret edecek bir sürü neden sayabileceğini biliyorum fakat buna mecbur değilsin. Hafifletmeyecek belki ama onun bir Kralda olması gerektiği kadar gaddar olduğunu kendine hatırlatabilirsin. '

Derin bir nefes verip, sıkıntıyla saçımı kurcaladım.

'Kısacası onu affedebileceğimi söylemeye çalışıyorsun.'dedim üzerine basarak. Hemen ardından durup Lucas'ın endişeli suratına döndüm. 'Konu sadece ben olsaydım her şeyi silip yeniden başlayabilirdik Lucas. Ancak bu nefretin ucu en sevdiğim insanlara dokunuyor. Bu yüzden koşulları içinde değerlendiremeyeceğim bir durum. Annesiz büyümüş olmak benim en büyük eksikliğimdi, bunu en iyi siz biliyorsunuz. Tamam, her şeyin suçlusu o değil belki, yani annemi öldüren o değildi ve babamın hastalığına sebep olmadı ancak bunu engelleyebilirdi. İkisinin farklı bir yolu olabilirdi. Bu pek tabi daha zor ve kötü bir yol olabilirdi ancak beraber olabilecekleri, daha da önemlisi hayatta olabilecekleri bir yol olabilirdi belki de.'

Burnuma gelen ani sızıyla sözlerime devam edemedim. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Arkadaşlarım sessizce yanı başımda duruyorlardı. Belki beni rahatlatabilecek birkaç cümle daha bulabilirlerdi ancak hiçbiri konuşmamıştı. Kiera sonunda dayanamayıp elimi yakaladı ve sımsıkı kavrayıp sıktı.

'Beni boş verin iyiyim.' dedim derin bir nefes verdikten sonra. Gözyaşı akmadan bu konuşmayı bitiriyor olmanın gururuyla gülümsedim. 'Öyle ya da böyle aziz kral Odhran'ın karşısında olabildiğince güçlü duracağım. Şimdi söyleyin bakalım hanginiz benimle dövüşmek ister?'


Kiera ve Aidan ile  beraber kendimizi çalışma binasından dışarı attığımızda saatin bir hayli geçtiğini fark etmiştik. İçerisi zaten loş olduğu ve bu yüzden meşaleler ile aydınlattığımız için güneşin ışığını yavaş yavaş çektiğinin farkına varmamıştık. Akşam yemeğine birkaç saat kalmıştı. Yorulmuş olmama rağmen kendimi fazlasıyla deşarj olmuş hissediyordum. Güzel bir duş alıp kaslarımı rahatlattıktan sonra kendimi büyük yemeğe hazırlayacaktım. Fakat ondan önce Kiera'yı bulmuşken planladığım gibi parayı ondan isteyecektim. Şansıma daha binaya girmeden Lucas yapması gereken işler dolayısıyla bize katılamamış, Aidan ise binadan çıktıktan hemen sonra yanımızdan ayrılmıştı.

'Kiera bir sıkıntım var.' dedim kulübelere giden güzel yola çıktığımız sırada. Cam gibi gözlerini suratıma çevirdi.

'Sorun ne?' diye sordu merakla. 'Umarım ciddi bir şey yoktur. Açıkçası bugün bana fazla durgun ve endişeli görünmüştün. Büyükbabanla olan tanışmanın dışında başka bir sıkıntın mı var?'

Kralın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin