Min Yoongi & Jeon Jungkook - Giriş

1.3K 190 22
                                    

190616

Yoongi içindeki siniri bastıramıyordu. Kırıp döktüğü her eşyanın onun öfkesini dindirmesi gerekirken o daha çok arttığını hissediyor, ağlamak istiyor fakat bunu da başaramıyordu. Komodinin üzerindeki her şeyi eliyle iktirdi, her şeyin parçalara ayrılmasına izin verdi ve her şeyin acıyla dağılışını izledi. Tıpkı onun gibi. Tıpkı ona olduğu gibi. Sarhoştu ve düzgün düşünemiyordu Yoongi.

Jungkook yukarıdaki odasından, sesleri duyup inmişti. Gecenin bir vaktinde olan tüm bu kargaşaya artık alışmış olması bundan rahatsızlık duyduğu anlamına gelmiyordu. Yoongi'yi seviyor ve onun kendini suçlamasından nefret ediyordu. Büyük olana koştu ve sarıldı. Yoongi daha başını bile sabit tutamıyordu. Berbat haldeydi.

"Yalvarırım kendine gel."

Ağlamaklı tonuyla fısıldadı büyüğünün kulağına. Küçüktü. Sorunlarla baş edemiyordu. Yoongi'yle baş edemiyordu. Büyük olan ona cevap vermedi ve onu hızla iktirdi. Sırtı duvardaki aynayla birleşmişti. Jungkook pes etmedi. Bir kez daha büyüğüne yaklaştı ve bu sefer onu durdurmak için yüzüne bir yumruk geçirdi. O da sinirli olabilirdi. O da sert olabilirdi. Bu sefer fısıldamak yerine bağırdı ve Yoongi'yi yerden kaldırıp iki yakasını tuttu.

"Sen suçsuzsun!"

Fakat Yoongi'nin aklı onu duyabileceği kadar yerinde değildi. Küçüğünü merdivenlere doğru iktirdiğinde onun canının acımasını önemsemiyordu. Çünkü kendi canı, zaten çok yanıyordu.

"Onun kolyesini takmana bile kızamıyorum hyung. Onu sevmene kızamıyorum. Ama suçluymuşsun gibi kendini paralamana sinir oluyorum."

Belindeki acısının aksine kalbindeki acı daha ağır olduğundan onu dinlemeyen büyüğüne içinde yatan her cümleyi kustu.

Fakat aldığı cevap, önüne dökülen kırık ayna parçaları olmuştu.

***

Bunu yapmayı sevmiyorum ama vote +10 olmazsa bölüm gelmeyecek. Üzgünüm.

the most beautiful moment in life #btsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin