yazmadım uzun zamandır. Aklıma takıldı geçenler. Şöyle bi baktım geçmişe napmışız ne etmişiz biz diye. Hep yanyana otururduk , bütün gün beraberdik. Liseliyiz okula gidiyoruz tabi e sevgiliyiz diye de yanyana oturuyoruz , her gün sarılılıyoruz günaydın derken öpüyorum düdaklarından sarılıyorum görüşürüz derkende öpüyorum ama şimdilerde farkettim ki ; biz sarılırken montun ilerisine , öperken dudağın ötesine gidememişiz. Biz birbirimize hiç ulaşamamışız , biz yanyanaymışız ama kavuşamamışız. Böyle belli belirsiz geçmiş insanı yoruyor tabi. Arada canım sıkılıyor bu duruma. Durumun adıda çaresizlik. Bi laf etti gitti , kendimi savunacaktım her yandan kapattı kendini aşamıyorum sarp kayaları engin dağları. Ferhat olup o dağları bi delsem mi diyorumda dağı delene kadar ferhat , deltikten sonra hasan sabbah olacağım diye korkuyorum. Aklına gelmeyecek o konuda hemfikiriz zaten ama unutamayacakta benim gibi onuda biliyoruz. Gördüğünde hep bi farklı olacak rüzgarın verdiği his , güneşin sıcaklığı , kuşların cıvıltısı. Kafam rahat ne yer ne içer diye düşünmüyorum , nerde yatar keyfi yerinde mi , parası var mı rahat mı yerinde diye ; çünkü benim yerime onları düşünecek biri var. Tek aklıma takılan ; kimsin ulan sen ? kimdin sen ? neden sen ulan ? Bana burdaki güzellikleri istetmeyen zat sen kimsin onu bi çözsem düşüreceğim maskeni. Sendeleteceğim ayağını ; ama şu an çaresizim. Şu an eller kollar bağlı. Memlekete dönesimde gelmiyor. Memleket küçük , evler yakın. Asıl mapushane evden uzak olmak değil evde olmak benim için. Dönesim gelmiyor. Fakat kaçmakla da yenilmiyor bu meret. Kaçarak kurtulamıyorsak üstüne gitmek lazım gelir değil mi ? Kaç benden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürüyüş Mesafesinde Felsefe
No FicciónHepinizin yürürken öldürdüğü birileri , yaptığı yanlışları düşünüp kendi kendine doğru yolu buldukları olmuştur. Adı üstünde bu da benim yürürken aklımdan geçenlerin , hayata dair , yaşamaya dair , hislere dair ; kısacası yürürken düşündüğüm her şey...