ByCll-7

278 41 6
                                    

          

En küçük adımlarımla salona doğru yürüdüm.
Karşımda duran adam soğuk rüzgarlar estiriyordu salonda.
Bahadır beyin yüz ifadesinden nasıl bir azar işittiğini anlayabiliyordum. Bu adam için önemliydim evet ama bazı şeyler için geç kalmışsak eğer telafisi kolay olmayabilir.
Benim yüzümde hissiz bir ifade vardı ne korkmuş ne mahçup nede bir gülümseme bu ruh haline nasıl büründüğümün farkında değildim ve eğer bu biyolojik adam 18 yıl sonra bana hesap sormaya çalışırsa cevabını vericektim.

" Nerdeydin Miray"! , " Bu saate kadar nerdeydin"!
bu sözler tabiki ondan geliyordu tamda beklediğim gibi ama nedense onda bir korku değilde daha çok sözü dinlenmemiş birinin sinirini görüyordum.

Kaşları çatmıştı baskın konuşuyordu. Biraz daha yürüdüm salona birşey söylemedim. Daha sonra tekrar konuştu ve  " Sude siz yukarı çıkın " diye bir emir verdi.

Sude korkmuş bir şekilde Melis'i de alıp yukarıya çıktı. Ve çalışanlarda çekildi etraftan.
Salonda ikimiz kalmıştık.

Ve yine konuştu " bana cevap ver Miray arabaya neden binmedin  ? nasıl bu saatte gelirsin eve !nasıl bu kadar sorumsuz davranırsın ?" dedi.
Sadece onu dinliyordum koltuğa oturdum ve arkama yaslandım daha sonra eğilip ellerimi iç içe geçirdim başımı kaldırıp ona baktım  böyle beş dakika baktım sanırım ve " burda durmuş bana sorumluluktanmı bahsediyorsun sen ?"diye bir soru sordum.
" Miray nedemek şimdi bu ben senin babanım tabiki de seni koruyucam " dedi.
" Peki bu zamana kadar beni kim korudu , senmi ? "
" Evet biliyorum bana öfkelisin bu yaşına kadar yanında olamadım birbirimizi tanımıyoruz ama artık bunları aşmamış lazım bir baba kız olmak için bana kapılarını aç kızım böyle davranma " dedi daha sakin yüz ifadesiyle.

Bense onun gözlerinin içine bakarak konuştum " Sana öfkeli değilim biraz nefes almak istedim bunaldım ,alışık olmadığım bir hayatı yaşamaya başladım ve artık benim bir annem yok beni anlıyacığını umuyorum insanlar hayatlarındaki bir şeyi kaybettiklerinde üzülürler öfkelenirler ve benim hayatımda bir babam hiç olmadığı için sana öfkelenmem söz konusu değil sen benim için sadece Ayhan Soylusun."
Burda kalıyor olmam sana boyun eğiyor olduğum  anlamına gelmez yani öyle olsa bile senin buna biraz yüzün olmadığını düşünüyorum " dedim ve kalkıp merdivenlerden hızlı adımlarımla yukarıya çıktım. Odamın kapısını açıp yatağıma oturdum sanırım biraz ağır konuşmuştum hemde suçluyken. Ama hissetiklerim artık bana ağır geliyor sanırım bu yükü biraz da onun taşımasını istiyorum. Oysaki şuanda bu koca yalnızlığın içinde bir babanın kanatlarına o kadar ihtiyacım var ki..
Kötü hissediyorum olabildiğince kötü. Dünyası başına yıkılmış bir kızdım ben . Ve bu kızın gözlerinde babasızlık vardı..

Ayhan 'dan,

Kızımın sözlerinden sonra dayanılmaz bir ağrı girdi beynime. Öylece yığıldım koltuğa kravatımı gevşettim biraz nefes almaya çalışıyor ama alamıyordum sanki. Gözlerimdeki su zerreciklerini tutmakta zorlanıyordum , unutanıyordum. Bir babanın duyabileceği ne acı sözlerdi bunlar. Beynimde yankılanıyordu sesi " sen benim için sadece Ayhan Soylusun , Ayhan Soylusunn "...

İsmiyle yaşayan bir insandım ben herşeyi olan ama aslında hiçbirşeyi olmayan. Kızımın gözünde beş para etmez bir adamdım.
Yaptığım hataları düzeltecek kadar param yoktu. Takvim yapraklarını kaybetmiştim ben. Geriye dönebilseydim eğer Canan ' ın ellerini tutar ve asla bırakmazdım oysa bir servete kendimi köle etmiş bir yalanla ömür geçirmiştim. Bu bir ihanetti. Ve ben yine 18 yıl önce yaptığımı yapıcaktım zavallı bir adam gibi yine unutmaya çalışıcaktım. Koltuğa tutunup kendimi kaldırdım vitrinden bir şişe viski aldım ve içmeye başladım bir bardağı bitirmiştim sonra ikinciyi dikledim sonra üçüncüyü ve sonra dört beş gerçekten bitmiştim hem ağlıyor hem içiyordum bir baba değildim ben zavallı bir adamdım.

BAY COOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin