Kahvaltı bittiğinde Melis kendini iyi hissetmediğini ve okula gitmek istemediğini söyledi yabancı adam fazla ilgili tavrıyla " neyin var kızım bi doktora gidelim istersen " dedi. Melis" yok gerek yok babacım biraz dinlenmek istiyorum sadece okul notlarını kızlardan alırım " dedi pek alacağını sanmıyordum ama neyse. Ayhan Soyluda derin bir nefes aldı ve" peki bitanem evde dinlen ozaman Miray sende okuldan çıkınca arabaya bin gecikme " dedi imalı ses tonuyla.Bense pek önemsemeyerek tamam ben çıkıyorum diyerek kapıya geldim.
Üstüme geçirdiğim beyaz salaş hırkamı düzelttim hala rengini beğenmediğim aır maxleri uyum sağlamak için ayağıma geçirdim.
Bahçe kapısının yanında gazete okuyan naif huylu adama " Günaydın " diyerek samimi bir selam verdim , ona Bahadır bey demek istemiyorum en azından ben o kadar resmi bir insan değilim.
Beni gördüğün de gazeteyi bırakıp " günaydın Miray hanım " diyerek bana karşılık verdi.
Ona gülümsedim , arabanın kapısını açarak " Miray " dedim.
Oda " günaydın Miray " diyerek güldü.Dört tekerlek çalıştığında arkama yaslandım. Etiler semtinden çıktığımızda başımı cama yasladım.
Yarım saatlik bir düşünce denizinin içindeydim şimdi.
Aklımda cevaplarını bulamadığım milyonlarca soru vardı. Belki birine bile cevap bulsaydım. Bir damla huzur bulabilirdim . Oysa harabe zihnim hiçbir ipucu bulamıyordu. Ruhumun negatifleri içinde hapis gibiydim . Kendi yarattığım karanlığa güneş bulamıyordum.
Daha çeyreğini bile yürümediğim bu dünya yolunda diğer gezegenlerde yaşamak için yer ararcasına çaresizdim.
Annesini soğuk bir toprakta bırakıp bu şehire gelen ve bebeklik gözlerimde olmayan bir babanın evlat rolünü oynuyordum. Bu şehirde kendimi sığdıracak bir yer bulamıyordum.
Annemi son görüşüm geldi aklıma gözyaşlarımı tutmam imkansızdı ve tabiki tutamadım. Nasıl tutabilirdim hangi evlat tutabilirdi. Yokluğuyla bin yıl yaşlandığım annem. Gülümsemesini özlediğim annem. Sesini bir daha duyamayacağım annem. Boğazım düğümleniyor daha çok canım yanıyordu. Artık bir annem olmadığına alışmak istemiyordum belkide.
Peki ya kim öldürtmüştü annemi? Ne istemişlerdi sadece kızıyla yaşamaya çalışan bir kadından ? Karıncayı bile incitmiyecek bir insanın düşmanı olabilirmiydi ? Nasıl kıymışlardı meleğime ? Ömrünün sonuna gelmişse bile böyle ölmemeliydi ? Biri yapmıştı kasıtlı olarak beni annesiz bırakmıştı.
Gözyaşlarımı hırkama silmeye çalıştım , öfke vardı içimde hiç bitmiyecek bir öfke. Camı açıp derin bir nefes aldım ve her ne olursa olsun anneme bunu yapanı bulacaktım.Bu dalgınlığımdan sıyrılıp "geldik hanımefendi" diyen Bahadır beyin sesine odaklandım ve " teşekkürler " diyerek arabadan indim.
Bir kaç adım attıktan sonra okul kapısından girdim. Duygularım ve düşüncelerim yüzüme yansımıştı sanırım. Dışarıdan acı çekme meraklısı gibi gözükebilirdim ama gerçekten dibine kadar acı çekiyordum.
Bir kaç sevimsiz surata gözlerimi devirdikten sonra sınıfa giden merdivenlerden çıkmaya başladım. Bir yandan gözlerim bu okulda bana en samimi gelen kızı yani Badeyi arıyordu. Asya ' yı da seviyordum ama Bade ' ye daha yakın hissetmiştim kendimi. Ama bir kaç gündür olan ultara değişik olaylarım yüzünden Bade' nin gözünde tuhaf kız imajı vermemişimdir umarım.
Biraz bakındıktan sonra kampüse indim.
" Miray " diyerek yanıma gelen Bade' ye kurumsar düşüncelerimi fırlatıp gülümsedim. Yine ben onu ararken o beni bulmuştu." Naber canım" diyerek beni öptü. Bende onu öptüm ve " iyiyim sen nasılsın ".
" İyi sayılırım" dedi buruk sesiyle.
" Hayırdır bir sorun mu var " diye sordum.
" Evet tam olarak benim için sorun sanırım çok kötüyüm " dedi. Sesi çok üzgündü ve onu üzen şeyi merak etmiştim. Meraklı gözlerimi açıp ona diktim bir cevap der gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAY COOL
Teen FictionYaşamakla cezalandırılmış gibiydim. Kuzey, yaşamanın bir umut olduğunu söyleyinceye kadar.