Kelimelerin Hüznü

148 16 4
                                    

Gündökümü yapraklar kırgın kırgın
Bu aşk gönlümde bir ateş, bir yangın
Ağaçlar sırt dönmüş sonbahara, dargın
Bulutları kucaklayan yaşlı gök minberidir

Komutanı kan taşlarıyla donatılmış
Bu ruh ordusu ölümlerden geri kalmış
Hayat aslında gözlerine kalıpmış
Aşkınla sevişen bu gönül kubbesidir

Harap olmuş imparatorluğa, kokun padişah
Karşıma aldım merhametsiz şiirleri, biri mat biri şah
Şah sultan göz kırptı mı semâ ki şah
Şehla bakışınla sulanmış boynumun bir tarafı güneydir

Gecelere saçılmış acının, hüznün kırıntısı
Kulaklarımda yankılanıyor son haykırışların tınısı
Arkamda can veriyor tarihin en siyah anısı
İki bedeni bir eden senin titrek sesindir

Gülüşünü aşka mânâ eden yırtık şiirlerim
Aciz karanlığa yıldızlar döksün perilerim
Bu şiir sen olasın diye uyandı kalemim
Yalnızlığıma yoldaş dudaklarında oynaşan kelimelerdir

Anladım ki ömür lanetmiş senden önce
Yağmur yağdı o sokağa sen uzaktan gelince
Güneşler doğurdu birbirini sen yüzüme gülünce
Parmaklarının ucu gözyaşlarıma kaledir

Bu gece düşüyor binbir dua yeryüzüne
Beyaz göçmen kuşu ağlıyor yine mabedine
Cehennem sönüyor siyah güneş gözlerine
Tükettiğim yaşam, ölümün son nefesidir

Ayrılığın körpe kızı büyür ağarınca seher
Yaşlı bir adamın sözleridir "üzme, seviyorsan eğer"
Zırhlı yalnızlığın kilidi mavi kelimeler
Gündüz rüzgarları gri gecenin kalbidir

Sarp dağlardan uzanmış göğe ihtiyar
Susunca dudakların şehir kendini yakar
Acı geçmişlerin anısına dikilir soğuk bir duvar
Korkmuş çocuklara yalnız omzun çaredir

ÖLÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin