SİKTİRİN!

433 14 5
                                    

''Nasıl elinizden kaçırırsınız! Bu ne beceriksizlik! Siktirin gidin bulun onu bana!''

Patron sinirden köpürürken sağ kolu onaylarcasına başını sallıyordu. Patronun odasından kıpkırmızı ve suratından okunduğu canının sıkkınlığı ile kapıda bekleyen adamlara baktı.

''O köprünün altında neler olup bitti o karı kim ve uzunun nerde olduğunu bana hemen bugün buluyosunuz.'' Sakin sesindeki erkeksi kalınlık karizmasına karizma katıyordu.

Tık tık tık

''Geliyoruuuum... UZUN!'' Uzun belkide 1 yıldan fazla görüşmediği tek arkadaşına Avesam' a gelmişti. ''İçeriye geç çabuk''

Avesam ince 1.70 boylarında küçük memeli çıtı pıtı sarışın açık kahve gözleri olan kibar bi kızdı. Uzun onunla zamanında çok dertşelmiş bi çok kez bardan onu toplamıştı.

''Noldu sana böyle?''

''Başım belada''

''Noldu naptın?''

''Ahh...'' acıyan yaraları stresten olsa gerek sızlamıştı.

''Gel uzan şuraya bende sana bişeyler hazırlıyım'' başını sallayıp kısık sesle ''peki'' dedi.

Mutfakta hazırladığı tepsiyi uzunun kucana koyup yemesini bekledi.

''Noldu neden başın dertte?''

''Kendi sonumu kendim hazırladım... Büyük bi vurgun yaptım!''

''Ne vurgunu?''

''Alışveriş için şehrin merkezinde ki alışveriş merkezine gitmiştim otoparka gitmiştim. Arkadaşımın arabasıydı. Arabayı park ederken köşede siyah küçük bi çanta gördüm. İnip çantayı açtım, ağzına kadar para ve kokoin doluydu. Almadım! Alışverişimi yaparken hep aklımdaydı. Poşetleri bagaja götürürken çanta hala ordaydı. Bende aldım!''

''Sonra?''

''Para, madde alışverişinde çok ünlü bi mafyanınmış. Parayı alıp hemen kaçmayı planlıyodum ama parayı aldığım günün akşamında beni buldular. Bi köprünün altında bu hale getirdiler''

''İyiki hastaneye gitmişssin eğer bu yaralar hala açık olsaydı mikrop kapabilirdin'' Meseleyi unutturmak için yaralardan açtı konuyu kızcağız.

''Hastaneye gitmedim. Ben orda dayak yerken bi kız gelip beni kurtardı evine götürüp yaralarımı sardı''

''Ne güzel işte! İyi insanlar var hala''

''İyi mi kötü mü bilmiyorum''

''Anlamadım''

''Tuhaftı...''

''Nasıl yani?''

''Neyse.. Yemek güzel olmuş ellerine sağlık''

''Afiyet olsun'' Kız güler yüzle söyledi.

Aklında takılı kalan bi soru vardı. Ya o mafya buraya gelirse. Ya Uzun ile beraber Avesam' da yanarsa. Tehlikedeydi. Haklı olarak evinden gitmesini istiyordu.

''Sekreter Min?''

''Bana onu bulduğunuzu söyleyin''

''O kadının evini bulduk''

''Ne kadını?''

''Bizimkileri benzetip Uzun' u kaçıran kadın.''

''Neresi?... Geliyorum!'' Bi hışımla koltuğundan kalkıp verilen adrese gitmek için hızlı adımlarla arabasına bindi.

Üstü başı kuruyan ve kokan kanla uyandı Avcı. Misafir banyosunda yıkanıp mis gibi kokan saçlarını havluyla kurularken bodrumdan gelen iniltilere aldırış etmedi.

Aklına travestinin difrizde ki etleri geldi. Ne yapacaktı? Hepsini yedirecekti... Kurban' a ve diğerlerine..

''Çıkardığı tek yemeklik et parçasını yemek için hazırladı. Dün ki gibi hazırladığı tepsiyi alıp bodruma indi. Kurban vücudunda ki acılarla inliyordu. ''Kalkta ye yemeğini.'' Sert sesiyle emretti. Bodurumun kapısını ve lambasını kapatıp karanlıkta yemek zorunda bıraktı Kurban' ı''

Islıklarla salona geçip koltuğa tam oturacakken kapı çaldı.

''Buyrun''

Sekreter Min 5 adamını darma duman edip infaza mahküm hırsızı kaçırdığı idda edilen kadına baktı. Oldukça dolgun ve sexy gözükmüştü gözüne istemeden erkek gözüyle baştan aşağı süzdü. Yerde sürünen açık pembe uzun pijama altı, beyaz kabarık ev terliği bol kısa kollu turuncu pijama üstü, nemli saçlar ve mis gibi burnuna dolan yeni yıkanmış kokusu.

Avcı karşısında karizmatik siyah takım elbiseli siyah kabanlı parlak sivri burun siyah ayakkabılı kendisinden bi kaç santim uzun adama baktı. Sağ ve solunda izbandut gibi 2 adama bakınca memenetsiz suratlarından anladı kim olduklarını.

''Günaydın hanımefendi buraya bi arkadaşımıza bakmak için geldik.''

''Haaa... Uzun boylu arkadaşınız mı?''

''Oldukça açık sözlü ve cesursunuz''

''Gitti yok burda''

''Biz yinede emin olalım.''

Sekreter Min ellini kaldırıp avcunu kapatıp açtı. 2 izbandut adam Avcı' yı resmen ezercesine urra diye içeri giriverdi.

İtiraz etmesine vakit kalmadan Sekreter Min Avcı' nın ağzına elini koyup arkasını döndüp sıkıca sarıldı. Hareket edemeyen Avcı vücudunun arkasından yapışan adamdan korktu. Küçüklük anıları geldi aklına bi anlık korku... Sadece bir anlık korkuyla arkasında ki adamı savurdu. Yere düşen Sekreter Min' in kalkmasına vakit kalmadan tekmeler ardı ardısına geldi. Her bi tekmede Avcı söylüyordu. ''SAKIN- BANA- BİR DAHA- BÖYLE- YAKLAŞMA-'' bağırmasına engel olamıyor ve korkudan gözleri doluyordu. 2 izbandut adam Avcı' nın kollarından tutup koltuğa savurdu. Bir adam Avcı' nın üstüne çıkıp yumrukluyordu. Sekreter Min adama bağırdı ''BIRAK'' adamın yumruğu havada kaldı ve Avcı' nın üstünden indi.

Koltuktan yuvarlanıp yere ellerinin üstüne düştü. Yere akan salyasında kan vardı. Kanın tadı ağzında olunca her zaman sarhoş olmuş gibi başı dönerdi Avcı' nın''

Sekreter Min Avcı' ya yaklaşıp kolundan tuttu. ''İyi misin?'' Avcı yüzünü kaldırıp adama bakınca ''Siktiğimin mafyası!'' oldukça sert bi yumruk atmıştı. ''Siktirin gidin burdan. Bi daha ki gelişiniz de baş patronunuzu getirin!''

3 adam sessizce evden çıkıp gitti. Arabaya bindiklerinde konuşmaya başladılar

''Evde birşey buldunuz mu?''

''Hayır''

''Banyoda kanlar gördüm''

''Banyoda tedavi etmiştir''

''Olabilir''

AvcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin