bölüm 8

29 2 0
                                    

Kusura bakmayın çok geciktirdim bölümü ama sınav arefesinde olduğum için sınavıma ağırlık vermem gerekti. Hepinizden özür dilerim.bu bölümün bir kısmını barıştan okuyacaksınız.İyi okumalar.

***
Güçlü insanları daha güçlü hale getiren şeydir cesaret.

Ben Barış GÜVENER. Güvener HOLDING'in ikinci patronu ve genç varisiyim. İş dünyasının önde gelenlerindenim. Tuttuğumu koparan,istediğimi alan biriyim. Hayatımda hataya yer hiçbir zaman yoktur. Ben bugün ilk defa girdiğim bir ihaleyi kaybettim, hemde hiçbir bilgisi olmayan toy bir üniversite öğrencisine. Önüme gelen HOLDİNG 'i ezip geçen ben bir kıza yenildim bugün. Sinirlerim alt üst olmuştu. Masamda oturmuş,kahkaha atıyordum. Gözümü büyük bir nefret ve hırs bürümüştü. O şirketi mahvedecektim. Plan yapmaya başladım. Birkaç fikir oluşmuştu bile ve bulmuştum. O şirketle ortak olacaktım. Okadar büyük Holdingler istemişti ortaklığı fakat reddetmiştim. Şimdi bu küçük Holdingi ortadan kaldırma zamanıydı.
Kızı ihaleden sonra takip ettirip sık sık bilgi aldım. Karşısına çıkacağım günü iple çekiyordum.
Arkadaşları ile bara gittiğinde fırsatı kaçırmayıp bende gitmiştim.
Barda ona yaptığım tehtidin işe yaradığını düşünürken evinde babam ile konuşmalarından akıllanmadığını anladım. Lavabo için izin istediğimde onu göndereceklerini biliyordum. Ona bir ders verecektim. Lavaboya doğru ilerlerken duvar ile arama aldığımda şaşırdı ama toparladı sonra. Bakışları beni bulmuştu, korkmuş ama belli etmemeye çalışıyordu.
"Eceline merhaba de güzellik." dediğimde korkmasını beklerken gülmeye başlamıştı. Bu beni bi hayli şaşırtmıştı. Daha sonra o benim kulağıma yaklaşıp sıcak nefesini üfleyerek "beni tanımadığın okada belliki" dedi ve tekrar güldü. "Ecelden korkmam ölüm bir başlangıç ve huzur olur benim için. Ecelimi görmeyi merakla bekliyorum" dedi tekrar. Bana meydan okuyordu. Nekadar cesurdu böyle? Gözlerine baktığımda gördüğüm güç ve cesaretti. Tanıdığım kadınlardan çok farklıydı. Cesareti çok etkilemişti beni afallatmıştı resmen. Bu kızı hafife almıştım. Araştırmam lazımdı geçmişini. Ailesi yanındayken zengin aile kızı gibi hanım efendi gibi duruyordu fakat bu kızdaki cesaret bende geçmişini araştırma isteği doğuruyordu.
***
Tanışma yemeğinin üzerinden üç gün geçmişti. Şirkette masamda oturmuş işlerimle ilgileniyordum. Telefonumun sesi odaya dolunca kim olduğuna baktım. Gürkandı.

Gürkan benim kuzenimdi. Olmayan erkek kardeşim gibiydi o. Yakın bir zamanda babasını kaybetmiş ve acısını Aysun ile telafi etmişti ve bir buçuk ay sonra nikah masasına oturacaktı. Gürkanla konuştuktan sonra düşünmeye başladım. Düşncelere dalmışken kapının çalınması ve içeriye can dostum ve en güvenilir adamım olan çınar girmişti.
"Gel çınar hayırdır"dedim.
"Barış hani sen şu kızı araştır dedin ya bana."dedi ve duraksadı. Devam etmesi için başımı salladım.
"Abi pek birşey bulamadık İstanbul'da pek tanınmıyor."dedi. Sinirlenmiştim çınar iyiydi ama biraz geç anlıyordu.
"Çınar sen ne yaptın."dedim sinirlerime hakim olmaya çalışarak.
"Hayırdır yanlışmı yaptım ki?" diye sordu.
"Lan oğlum kız zaten İzmir de okumuyormu senin İzmir e odaklanman gerekmiyormuydu kardeşim. " dedim.
"Tamam ozaman pardon ben bi gidip araştırayım."dedi. Tamam anlamında başımı salladım ve odadan çıktı. Evet küçük hanım az bi zaman kaldı geçmişini öğrenmeye.

MEVSİMDEN...

Yemeğin üzerinden üç gün geçmişti ve ben birkaç güne holding de işe başlıyordum. Güya bu yaz kendimce kafa dağtacaktım,yine rahat batmıştı bana. Hayır yani niye gidip adamla uğraştım ki. Telefonumun çalmasıyla söylenmeyi bırakıp arayana baktım her zamanki gibi kayraydı.
"Efendim Kayra?" dedim.
"Nasılsın patron?" patronu alaycı bir şekilde söylemişti.
"İdare eder sen?"
"Bende iyiyim kuzum gel bizimkilerle birşeyler yapalım." diye sordu. Kafamı dağıtabilirdim. "Tamam nezaman?" dedim. "Akşam biz seni alırız ozaman canım"dedi ve telefonu kapattı. Akşama kadar evde oyalanmıştım. Babam eve gelince hep birlikte yemek yemiştik ve odama çıkıp hazırlanmıştım. Yaz olduğu için salaş bir beyaz elbise giymiş ve saçlarımı serbest bırakmıştım altınada babetlerimi giyip aşağıya inmiştim. Tam annemlerin yanına oturacakken kapı çalınca bizimkilerin geldiğini anlamıştım. Adımlarımı kapıya doğru atıp hızlıca dışarıya çıktım. Kızlar arabadaydı bende vakit kaybetmeden arabaya bindim. Aslında sıkılmıştım böyle grup takılmaktan iyi kızlardı erkekleride unutmamak lazımdı tabi ama o kadar olay yaşadıktan sonra hiçbir şey zevk vermemeye başlamıştı. Ben yanlızlığa mahkumdum. Mutlu olmak yasaktı bana sanki.
Kızlarla bir alışveriş merkezinde durmuş ve arabadan inmiştik. Birkaç mağaza talan ettikten sonra sinema için bilet aldık hepsi tomantik bir film olsun deyince mecburen girmiştim.
Ölüm gibi geçen saatlerin sonunda bittiğinde arabanın olduğu yere doğru yürüdük.

Eve geldiğimde o grubun bir parçası olmadığımı anlamıştım.
Zaman çabucak geçmiş ve ben emeğimin karşılığıni vermek için şirkette çalışmaya başlamıştım. Mutluydum kendi işimi yapıyordum. Ben şirketin başına geçmekten çok çizim yapmayı tercih etmiştim. Babam biraz itiraz etsede kabul etmişti. Babamın bir alt katındaydı odam. Sekreterim olduğunu öğrendiğim Betül ilk günden önüme dosyaları yığmıştı. Öğlene kadar bu işle uğraştım. Kapım tıklanıp odaya biri geldiğinde başımı kapıya çevirdim. Anında kaşlarım havalandı. En son görmek istediğim yüz karşımdaydı.
Benim şaşkınlığıma alayla gülüyordu bay ukala.
"Ne o çok mu ani oldu?"dedi karşımda yarım ağız gülen barış bey.
'Se sen ne yapıyorsun burada?" sesimin titremesine lanet ettim. Çünkü karşımdaki adam adaha bir sırıtmaya başlamıştı. Sinirle kaşlarımı çattım.
"Küçük hanım buranın ortağı olduğumu unutmuş galiba."dedi yine alay solu ve kendinden emin bir sesle.
"Hayır unutmadım Barış Bey"dedim sert sesimle.
"Neden şaşırdın ozaman?"dedi kendinden emin bir sesle.
Sesi biraz ürkmeme sebep oluyordu çok emindi ve alayla konuşmasına rağmen yüz hatları çok ciddiydi. Bakışları ben ulaşılmazım diyordu adeta. O laciverte kaçan mavilikleri insanın içini üşütüyordu.
"Sizi benim odamda görmek şaşırttı. Sonuçta muatabınız ben değil babam."dedim başımı dikleştirip.
"Alış ozaman."dedi birşeyler ima ediyordu bu adam.
"Gerek yok bence."dedim.
Hızlı adımlarla yanıma gelince ürküp ayağa kalkmıştım. O bana yaklaştıkça bende geri geri gidiyordum taki duvara toslayana kadar. Yine yqptığı gibi benim dibime girip aramızda sıfır mesafe bırakmıştı. Boyu uzun olduğu için başını yavaşça eğip yüzümle aynı hizaya getirdi. Bakışları çok karanlıktı. Yüzünde tek bir mimik bile yoktu bu adamı bir türlü çözemiyordum. Kapalı bir kutu gibiydi. Başını boynuma doğru götürüp sıcak nefesini boynuma üfleyerek kulağıma yaklaştı. Bundan ürkmem gerekirken nefesi hoşuma gitmişti. Bu adam ne yapmaya çalışıyordu? Alışkanlık olmuştu galiba bu adamda böyle yapmak. Aniden boğazıma sarılacak diye korkmuştum.
"Benim işim seninle küçük hanım. Bunu alkından çıkarm. Şirketinize ihtiyacım yok. Srnin acı çekmeni istiyorum ve yakında istediğimi alacağım. Benim işime burnunu sokmak neymiş göstereceğim sana. Dikkat et büyük bir düşman kazandın."dedi. Bu sözleri çileden çıkardı beni. Tam geri çekilecekken onu durdurdum. Ve bu defa ben onun boynuna nefesimi verip kulağına yaklaştım " merhaba yeni düşman. Hoşgeldin dünyama o halde. Korkmuyorum senden." dediğimde afallamış ve hemen toparlanmıştı. Can alıcı mütiş bir gülümseme bahşedip odadan çıktı. Nefesim kedilmişti resmen. Bukadar yakışıklı ve baştan çıkarıcı düşman mı olurdu? Keşke düşman olmasaydık mavi göz...

***
Evet canlarım çok geç kaldı bölüm özür dilerim. Sınavıma az bir süre kaldı ve ben kitaba vakit ayıramıyorum. Sınav bitince her hafta düzenli bölümler gelecek . okuduğunuz için çok teşekür ederim.

zamasız gelen mavi umutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin