Günler aynı şekilde geçip gidiyordu.
Selda yayınevinden aldığı projeleri yetiştirmeye çalışıyordu. Bazen sabahlıyor, bazen okula gitmeyip günlerce eve kapanıp çevirilere odaklanması gerekiyordu. Yaptığı iş dikkat gerektiren bir işti, öyle ki yayınevi doğru mesajı vermeyen anlam kayması olan cümlelerinden parasını kesiyor, üstüne de yeni bir çevirmen almakla tehdit ediyordu. Hata kotası dolmak üzereydi.Ödemelerinin gecikmesinden şikayet bile edemeyecek kadar ihtiyacı vardı bu işe. Okulu aksatması umurunda değildi ancak derslerden kalır da yılı uzarsa bu onun bütçesini daha da sarsacak, extra bir sene daha masrafı katlanarak artacaktı.
Bu sebeple 3 gündür gidemediği okulunun yolunu tuttu sabah erkenden. Hava nisan ayının ortalarında olmalarına rağmen insanı terletecek kadar sıcaktı.
Ders arası eksik kalan notlarını da Esradan tamamlayıp günün son dersine girdi. Tüm dersi gözlerini açık tutmaya çalışarak dinlemeye çabaladı ama aklı yayınevine yetiştirmesi gereken kitaptaydı. Lanet kitap su ekolojisi ile alakalıydı ve bilim çevirisi yapmak oldukça zaman alıyordu.
Hoca dersi bitirip serbest olduklarını söylemesiyle Esranın yanaklarından öpüp sınıftan ayrıldı.
Bu kıza daha çok zaman ayırmalıyım diye düşündü, yoksa şikayet etmeye başlayacaktı arkadaşı ve Esra bir kez konuşmaya başladı mı susmazdı.
Tam koridoru dönüp çıkış kapısından cıkacaktı ki o lanet sesi duydu.
Göbekli profesör arkasından sesleniyordu ;
"Selda hanım selda hanım! Odama geliniz.Staj dosyanızda hata var."
Geçen ay yapmıştı stajını. Sevmediği bölümde okuyan birine nazaran oldukça da başarılı geçmişti.
Mis gibi dosya hazırlamıştı Selda.Bal gibi biliyordu adamın bahane aradığını.Ama son sene okulu uzatma riskini göze alıp çemkiremiyordu anabilim dalı başkanı budala profesöre.
Sessizce ama bayık bir ifade ile takip etti adamı. Koridorun sonundaki odasına kadar konuşmadan arkasından yürüdü.
Odasına girdiler, kapıyı kapattı adam ve aksak aksak yürüyüp deri koltuğuna oturdu.
Seldaya otur bile demeden yan tarafında duran dosyalarla dolu tozlu dolabı karıştırmaya başladı.
Elini dosyalar üzerinde gezdirirken parmağını S harfinin üzerinde durdurdu ve klasörü çıkarttı. İçinden Seldanın dosyasını aldı ve masaya çarptı suratını ekşiterek.Staj dosyasını incelemeye koyuldular.
Adam her sayfa da bir eksik buluyordu.
Buraya tarih atmamışsın.
Burada neden daha geniş bir içerik yok?
Burada neden paragraf atladın?
Burası sana göre böyle mi olmalı?Dosyada kayda değer bir şey bulamayınca sınav kağıtlarına yardım etmesini istedi adam.
Yanına sandalye çekti ve oturmasını emretti Seldaya.
" Bu gidişle dersimden kalacaksın, okulu uzatmayı mı düşünüyorsun Seldacığım? "
Mırıldanır gibi konuştu Selda;
" Kalacağımı sanmıyorum vizelerim ve dönem proje notum yüksek efendim."
" Yüksek ama daha girmen gereken iki sınav var önünde."
" Çalışacağım hocam."
Adam sustu. Sustu ve sadece kızın suratına bakmaya devam etti.
Baktı baktı baktı.
Suratında anlayamadığı bir ifade vardı. Yorumlanamayan bir surat. Sıfır mimik. Duygusuz ve soğuk.
Bir an adamın gözlerinde bir pırıltı gördüğünü sandı. Saniyelik. Sonra yine donuklaştı suratı.
" Çıkabilirsin."
Kitaplarını hızlıca topladı, ayağa kalktı ve kapıya yöneldi.
Parmakları kapının paslı koluna değdiğinde arkadan fısıltıdan bir ton yüksek bir mırıldanma duyuldu." Annen hala eskisi kadar şuh mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER
De Todo"Ben anneme benziyorum." diye mırıldandı. "Onun gibi çürüyüp gideceğim."