1. Bölüm

150 14 11
                                    

  Alarmın bu iğrenç sesi bir tek beni değil, anılarımı da uyandırmıştı. "Kötü anılar unutulur, iyi anılar ise her daim akılda kalır. " derler ya insanlar, o söz bana pek de uygun değil aslında. Bence kötü anılar unutulmaz. Yaşamın boyunca, iliklerine kadar hisseder, her daim yanında zannedersin onları.

 Ama herkes kötü anıları unutup  iyi anıları aklında tutmak için çabalarlar. Ve tüm kötü olayları unutmuş gibi yaparak  gülümsemeye devam ederler. Keşke bende bunu başarabilsem...

Denedim çok denedim bütün kötü anıları unutup gülümsemeyi, en azından gülümsüyormuş gibi davranmayı çok istedim!

Kendimi tanıtmam gerekirse adım Rüya AKGÜN. 17 yaşındayım 13 yaşında babamı, 14 yaşımda ise annemi ile kardeşimi kaybettim. Hayat her daim bana acı yönlerini gösterdiği sürece nasıl mutlu olabilirdim ki?

Kapı sesini duyduğum an Ege'nin geldiğini anladım. Zaten eve Ege ve bana ders vermek için gelen öğretmenden başka kimse gelmiyordu. Boşuna heyecan yapmaya hiç gerek yoktu. 

Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerlemeye başladım . Kapıyı açtığımda Ege'nin insanın içini ısıtan gülümsemesiyle karşılaştım, birbirimize sıkıca sarıldıktan sonra ağır adımlarla içeriye geçtik.

"Kahvaltı yaptın mı?" diye sordum , kanepenin üzerindeki bilgisayarı sehpanın üzerine koyduğu esnada "Hayır. " diyerek yanıtladı sorumu.

Mutfağa  giderek kahvaltı hazırlamaya başladım. Küçük masaya atıştırmalıkları koyup, onu da yardım için yanıma çağırdım.

Kahvaltıyı bitirdikten sonra Ege ile beraber film izlemeye karar verdik . Ege "Korku filmi izleyelim!" dediğinde biraz düşündükten sonra,"Akşam yanımda kalırsa olur." diyerek kabul ettiğimde, gülümsedi ve kafasını usulca sallamakla yetindi.

O filmi açarken bende mısır patlattım. Mısır kasesini elime alarak Ege'nin yanına geldiğimde beni hiç şaşırtmayarak Dabbe serisinden birini açmış beni bekliyordu. Filmdeki her şeyin kurgu olduğunu düşünerek izlemeye başladım.

Fakat bu bir işe yaramıyordu her korkunç sahnede Ege'ye biraz daha sokuluyor, oda bana sarılmaya devam ediyordu .  Elime aldığım yastıkla çığlıklarımı biraz daha dindirmeye çabalıyordum "Korkma!" dedi insanın tenini ürpertecek kadar büyüleyici ses tonuyla. "Etrafta bunca korkacak şey varken, saçma bir filmden korkma." Kafamı onaylarcasına salladığımda gülümseyerek karşılık verdi. 

Haklıydı. Bir kurgu değildi benim hayatım, ya da çektiğim acılar. Hepsi gerçekti. Şimdi aptal bir filmden korkmak yerine, kendimden korkmalıydım. Çünkü ben bu acımasız hayatın yalnızca, ufak bir oyuncağıydım.

2 BUÇUK SAAT SONRA

 Aniden gelen bir telefon üzerine Ege hemen gitmek durumunda kalmıştı . İzlediğimiz o film yüzünden bırakın ışıkları kapatıp uyumayı, yerimden bile kalkamayacak kadar kokuyordum. Hemen döneceğini söylemişti fakat ardından yarım saat geçmesine rağmen gelmemesi beni iyice ürküyordu.

Duyduğum kapı sesi ile birlikte Ege'nin geldiğini düşünerek sevinçle ayaklandım. Tüm lambaları sırasıyla yakarak kapıya ulaşmayı üstün bir güç ile başardığımda, ne olur olmaz diye düşünerek ayak uçlarında yükseldim ve gelen kişiye baktım.

Dışarıdaki Ege değildi.

Nefes alışverişlerim hızlanırken aklımı kurcalayan tek bir soru vardı?

"O da kimdi öyle?"

Rüyalar DeniziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin