Kusura bakmayın arkadaşlar bölüm biraz geç geldi. Ama kafanızdaki soruların bir kısmını cevaplamaya çalıştık umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar.Diğer bölümlerde bazı değişikler yaptı onları da okursanız sevinirim .
Multide Rüya'nın bir sahnesi
5 Tane harf ... Bu 5 tane harf bile insanın canını nasıl bu kadar yakabilir?. Sadece 1 isim 3 senelik geçmişi sana nasıl tekrardan yaşatabilir?."DENİZ". İsmini duyduğumda bile kokusu burnuma doluyordu.
O gözlerde bir şey olduğunu anlamıştım. O gözlerin derinliklerinde benim "DENİZİM" vardı.Size belki saçma gelebilir ama inanın bana ilk gördüğüm anda kalbimde bir kıpırtı hissetmiştim.Eğer yaşasaydı böylemi olacaktı? Hadi ama Rüya! sen 3 sene boyunca duygularını bastırdın.Bir isim sana bunları yaşatamazdı, yaşatmamalıydı . Ama olmuyor her ayaklarımın üzerinde durmaya çalıştığımda tekrardan düşüyorum,tamam diyorum bu sefer oldu unuttum artık diyorum ki bir engel çıkıyor ve ben yeniden tepe takla oluyorum. Bu yüzden derler ya 5 harfi yan yana getirerek UNUTUlmuyor.
"3 SENE ÖNCE"
Bu gün benim için çok özel bir gündü. En erken ben uyanmıştım. Küçüklüğümden beri her zaman doğum günü hediyelerine çok önem vermiş, anne ve babam bana hediye almayınca küsüp ağlamıştım.Ama artık hediye istemiyordum.Çünkü ailem bana 1 sene önce kocaman ve dünyanın en güzel hediyesini vermişti. Hediyemin yanına doğru gitmeye başladım. Odasına girdiğim an o güzel kokusu burnuma doluyordu, kokusu tpkı ...tıpkı yağmur sonrası hani bir koku olur insanın içine huzur verir insanın yaşama sevinci gelir heh.. yağmur ve toprak kokusunun karışımı gibi kokar benim Denizim.
Her zaman istediğim, en sevdiğim... Ve tam 1 sene önce bu gün kollarımın arasına almıştım onu. "Deniz".
Beşiğine uzanıp kokusunu içime çektim. "Doğum günün kutlu olsun miniğim" diye fısıldadım. "Rüya rahat bırak kardeşini.Uyuyor çocuk."Saçımın çekilmesiyle beşiğe döndüm.Kardeşim masmavi gözlerini açmış etrafa gülücükler saçıyordu.
"Artık uyumuyor annecim" dedim ve kucağıma aldım
"Abaa!" dedi ve pamuk gibi yumuşak elleriyle yanağımı okşadı.Doyasıya öptüm.
"Kızım hadi bırak kardeşinide, hazırlan .
"Tamam anne."
Son kez öpüp odama gittim.Bu gün doğum günü partimiz vardı. Daha çok Denize yönelikti. Çünkü bu onun ilk doğum günüydü.Siyah gömleğimi ve bordomsu eteğimi giydim siyah vanslarımı bağlarını bağladığımda hazırdım.Kumral saçlarımın uçlarını hafif maşa yaptım.Güzel olmuştu.Yaşıtlarıma göre biraz daha olgun duruyordum.
Son kez aynada kendime baktığımda yüzümde kocam bir sırıtış , Deniz geldiğinden beridir bu sırıtış silinmedi benim yüzümden. Ne zaman ağlasam, üzülsem özellikle de babamın yokluğunu ne zaman hissetsem hemen kardeşimin yanına gelirim ona sarılırım ve bütün sıkıntımı unuturum.
En son kardeşimi hazırlanması için anneme bırakmıştım.Acaba hazır mıydı?. Odamdan çıktım. Deniz'in odasına girdiğimde kimse yoktu. Mutfağa doğru ilerledim belki kardeşimin karnı acıkmıştır annem onu doyurmak için götürmüştür.
"Denizz"mutfağın kapısına girdiğimde kimse yoktu.Tekrardan koridordan salona gittim.Ev kapısı açıktı.Bahçeye çıkmışlardı galiba.Kapıya doğru yürürken, o an bir kırılma sesi duydum.Saksı.Annemin bahçedeki saksılardan biri düşmüştü galiba. Yarısı açık olan kapıyı tam açtım.
"ANNEE!"
Ve o saksıdan daha şiddetli bir kırılma sesi.Kalbimin parçalanması, çığlık sesleri, işte bu çaresizlik... Ruhum çekiliyor, nefes alamıyorum , düşüyorum ama beni tutan yok, hayatımı adadığım insanların acılı feryatlarını duymak ölüm gibi.Keşke keşke... onların yerinde ben olsaydım.Var olan gücümle onlara son kez seslendim:
"ANNE! DENİZ!.."
"GÜNÜMÜZ"
Şu an resmen o günü yaşamıştım.hayat bilinmezliklerle dolu. Ne zaman öleceğimiz belli değil!.Eğer bilseydim gideceklerini, inanın hiç bırakmazdım.O araba en sevdiklerimi almıştı benden.Annem kardeşimle beraber bahçeye çıkmıştı.çiçekleri sularken saksı kırılmıştı o saksının parçalarını toplarken ,Deniz yola çıkmıştı. Ve o sırada bir araba, annem Denizi kurtarmak için yola atlamış.Ve araba hızlı bir şekilde anneme ve Deniz'e çarpmıştı.
Hatırlamak istemiyordum ama lanet olsun ki hatırlıyordum.Deniz'in uçuşunu,ayakkabının fırlayışını annemin bembeyaz elbisesinin saniyeler içinde kana bulanmasını ... O araba durmamıştı bile.
Ben hayatımda 3 kişiyi kaybetmişken, acaba çarpan kişinin hayatından bir şeyler eksildi mi? , acaba o da benim gibi sevdiği birini kaybetti mi? , en önemlisi vicdan azabı duyuyor mu?
Bu olaydan sonra piskolojim çok kötü oldu.Ama haklıydım! Annemin "hamilelik" haberi eve mutluluk kaynağı olmuştu . Ama bu mutluluğun tadını çıkartamadan. Babam çocuğunu kucaklayamadan, kardeşim "baba" diyemeden ölmüştü. Daha doğrusu bizi bırakmayı tercih etmişti.
Ve ondan çok kısa bir süre sonra annem ve kardeşimi de kaybetmek, cidden bunlar kaldırabilecek şeyler değil.Balığı, kedisi, köpeği ölen insanlar bile hayata küserken ben tamamen ailemi kaybetmiştim. Ama kendimi tamamen kayıp olmuş hissetmiyordum.
Ege hayatıma girip beni korumuştu.En kötü zamanımda elinden gelen her şeyi yapmış, hayata küsmemem için kendi hayatından ödün vermişti.
Şanslı değildim biliyorum ama, onca olaydan sonra "Şans" kelimesi hayatımdan tamamen çıkmıştı.Ama Ege'nin hayatımda olması pes etmeme için Allah'tan gelen bir hediyeydi belkide.
Ege'ye baktım.Gözlerime odaklanmış masum ve suçlu bir ifadeyle bakıyordu bana.Aniden gelen bir istekle sıkıca boynuna sarıldım.
"İyi ki varsın Ege" gerçek hayatımda çok önemli ve özel bir yere sahipti. Aynı sıcaklıkla belime sarıldı.
"Sende iyi ki varsın Rüya .Ama hadi kalk bakalım git antreman yap. Duygusallık yapıp kaytaramazsın tatlım." haklıydı
"Tamam sen ney yapacaksın ?"
"Uyumayı planlıyorum" yanağımı sıkıp kalktı. Bende odama gidip antreman için kıyafetlerimi giydim.Siyah yarım sporcu atleti ve siyah tayt. Kabul etmek gerekirse güzel bir vücudum vardı.Ve bunları giyince dikkat çekici oluyordum.Ama evden çıkamayan biri olarak dikkat çekici biri olmuyordum.Evim alt katının tamamen spor aletleri ile dolu olduğunu söylemiştim galiba.
Ama benim en sevdiğim kum torbasıydı.Yaklaşık 30 kere ip atladıktan sonra koşu bandına bindim hızı giderek arttırdım. Yorulduğumu hissedince 15 dakika bir ara verdim.Burayı seviyordum. Aradan sonra 3 set halinde 10 tane mekik,10 tane sınav çektim.Rahatlamıştım. Biraz daha stres atmam lazımdı.Boks eldivenlerimi giydim. Kum torbasını yumruklamaya başladım. Hayatın bana vurduğu darbeleri bu kum torbasından çıkartıyordum.
Aniden gelen
"Yorulmuşsundur."
Sesiyle irkilmiştim. Önüme uzanan havluya ve havluyu uzata kolun sahibine baktım.Neden?...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyalar Denizi
Teen FictionHaklıydı. Bir kurgu değildi benim hayatım, ya da çektiğim acılar. Hepsi gerçekti. Şimdi aptal şeylerden korkmak yerine, kendimden korkmalıydım. Geçmişimden . Çünkü ben bu acımasız hayatın yalnızca, ufak bir oyuncağıydım.