Medya Rüya'nın dışarıya baktığı an
İyi okumalar :)********************
Havluyu uzatan kolun sahibi Deniz'di. Ne zamandan beri burdaydı?
''Korkuttun beni! ''
Havluyu alıp anlımdaki teri sildim.
''Ben korkutmadım sen çok fazla dalmıştın'' dedi boş bakışlarla. O kadar soğuk bakıyor ki bir an ben kendimi suçlu hissettim.
''Ege nerede? '' diye sordum
''İşi çıktı beni ve buraya yolladı''dedi. Kaşlarımı çattım bu da ne demek oluyordu ben bebek miyim sanki bakıcıya ihtiyacım olacak. Arkasını dönüp giderken
''Ben küçük değilim başımın çaresine bakabilirim sen gidebilirsin.'' dedim huysuz bir şekilde, kafasını çevirip
''Geçen geldiğimde hiç öyle gözükmüyordu ama'' dedi önüne dönüp yürüdü. Kaşlarımı ne kadar çatabiliyorsam o kadar çatıp arkasından ona baktım aklı sıra bana laf sokmuştu. Tamam haklı olabilirdi ama... Ben bu lafları ona ödetirmesini bilirim. O gitmiyorsa ben de onu bıktırırdım ve o da giderdi. Keyfim yerine geldi. Odama doğru ilerlemeye başladım terledim ve duş almam lazımdı. Kapının kolunu açıp içeri girdim odam beyaz ve siyah renkerden oluşuyordu ama en çok beyaz renk hakimdi odama saflığın, temizliğin rengi. Banyoya girip 10 dakikada duşumu alıp çıktım. Dolabımdan siyah taytımı ve uzun siyah tişörtümü aldım. Odamın içi toprak kokuyordu en sevdiğim kokuydu bu. Kıyafetlerimi üzerime giyip salona doğru yöneldim.Salona geldiğimde koltuğa oturdum Deniz telefonuyla uğraşıyordu ve gayet rahat bi şekilde uzanıyordu. Kafasını ağır ağır bana çevirdi ve kafamı gösterdi nee anlamında kafamı salladım bidaha aynı hareketi yapınca ''Nee? '' dedim
''Saçını diyorum kurutsan da bana iş çıkarmasan'' dedi tek kaşını kaldırarak 'ımm çok mu havalıydı ne' sus Rüya dışarda bunlardan çok var sadece sen görmüyosun diye avuttum kendimi. Önüme döndüm çok fazla uykum gelmişti saatte epey geç oldu ama kalkmaya üşeniyorum. Televizyonda yarışma programı vardı bi kaç kere denk gelmiştim buna 'Kısmetse olur' en çok Hazal ve Emre'yi yakıştırıyorum. Gözlerim giderek ağırlaşmaya başladı. Havalandığımı hissettim ve yumuşak bir yatak. Odama geldim belkide Ege getirmişti.Gözlerimi yavaşça açtım güneş doğmuştu bile. Dün gece ben koltukta uyumuştum en son kim odama getirdi beni? Ege mi geldi acaba.?
Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim yüzümü yıkadıktan sonra salona indim.Koltukta uyuyan bir adet Deniz ile karşılaştım. Ege daha gelmemişmiydi yani bu kadar uzun ne işi olabilir ki. Deniz'e doğru yaklaştım bi insan neden yüz üstü yatar ki, sağa yat, sol yat ama yüz üstü ne ya. Yüzüne doğru yaklaştım hiçte masum değil kaşları çatılmış ve dudakları büzülmüş bir şekilde uyuyordu.
Bugün bakıcı beyfendiyi göndermem lazımdı çok oldu bile. Muftağa doğru ilerledim, mutfaktan arka bahçeye açılan bir kapı vardı tabi ben hiç çıkamadım orası ayrı konu bugün cumartesi olduğu için yemek yapmaya gelen abla yok o yüzden ben yapıcaktım.
Masayı hazırlamaya başladım. Buzdolabından bütün kahvaltılıkları çıkardıktan sonra patates kızartması yapmak için malzemelerini çıkardım 5, 10 dakikada o da hazır olunca aklıma Deniz geldi saat 1 oldu ve hâlâ uyanmadı yuh yani.
Aklıma gelen şey ile sırıtmaya başladım mutfaktaki müzik kutusunun yanına gidip en gürültülü parçayı koydum ve son ses verdim. Bende şarkıyla beraber ritim tutmaya başladım ve içerden Deniz'in bağırma sesi geldi.
''Kapatın şu lanet müziğiii''
Gülmekten altıma yapabilirim şu an Deniz'in küfürleri çok yaratıcı.
''Lannm kime diyorum ben ''
Ben gülmekten iki büklüm dururken müziğin sesi kesildi ama ben hâlâ duramıyordum.
''Demek sendin'' kafamı kaldırdığımda bir adet sinirli Denizle karşılaştım '' sadece azıcık şaka'' dedim
'' Ya. Bende şimdi şaka yapıcam sana tamam mı''dedi ve üstüme doğru gelmeye başladı. O üstime geldikçe bende geri kaçıyordum arkamdaki su dolu bardağı gördüm ve şansımın bu kez döndüğüne şükrettim. Bardağı aldığım gibi Deniz'in kafasından aşağıya döktüm. Deniz neye uğradığına şaşırsa da hemen kendine geldi tabi kendine gelene kadar ben bahçe kapısına doğru koştum.Kapının koluna gitti elim durdum, bekledim açmak için ama hayır olmaz yapamam kafamı iki yana doğru salladım. Ya benimde başıma gelirse aynı şeyler. Ya ölürsem, tamam baze ölmek istiyorum ama böyle değil bu şekilde olmamalı gözlerim dolmaya başladı her aklıma geldiklerinde olduğu gibi. Arkaya doğru geri geri yürümeye başladım çok istiyordum ama olmazdı yapamazdım sırtım sert bir göğüse çarptı Deniz o da dışarı bakıyordu hemde özlemle aşkla, devam ettim bakmaya.
''Ne zamandan beri '' dedi Deniz
''Efendim'' dedim
''Ne zamandan beri agorofobin var (dışarı çıkamama korkusu)?? ''
''3 sene oldu '' dedim dışarı bakarak 3 senenin özlemi vardı içimde. O gökyüzü ne güzeldi öyle masmavi kardeşimin gözleri gibi, ya güneş her gün parlardı bıkmadan. Hani derim ya toprak kokusunu çok severim diye ama ben hiç yağmurla toprağın kokusunu doya doya içime çekmedim ben yağmurun altında hasta oluncaya kadar ıslanmadım, ıslanamadım.''Zor değil mi peki '' dedi hissiz bir şekilde güldüm
''Hayatta hiçbir şey kolay değil ki bu olsun ayrıca alıştım ben '' dedim
''Sen safın tekisin korkularımdan kaçayım derken aslında güzelliklerden kaçıyorsun'' dedi boş gözlerle dışarı bakarak.
'' Bilmediğimi mi sanıyorsun dışarıdaki güzelikleri, özlemediğimi mi sanıyorsun, şu gökyüzüne bak nasılda bütün güzelliğiyle ortada peki güneş , yıldız, ay. Ama olmuyor bu ev benim hapisem buradan çıkamam''dedim hissiz bi şekilde. Eve baktı ve kafasınk salladı
''Hayır Rüya. Hapisane bu ev değil, hapisane senin kafan''dedi bana bakarak.
''Sen nerden biliyorsun dışarı çıkamadığımı''diye sordum
''Ege'yle 8 senedir arkadaşız aynı okulda ve aynı sınıftayız.''dediBu konudan çok sıkıldım artık kapının önünden çekilip masaya ocağa doğru gittim kafamı dağıtmam ve karnımı doyurmam lazımdı çaydanlığı masaya koyduktan sonra arkamı dönüp bardak aldım tezgahın üzerinden. Önüme dönünce Deniz yemekleri götürmeye başlamıştı bile
''Afiyet olsun''dedim iğneleyici bir tonda '' Banada çay koy '' dedi allah allah şuna bak az önce söyledikleri yetmedi sanki
''Banane be koy kendine zaten ben yaptım herşeyi''dedim
''Doğru herşeyi sen yaptın sabah son ses müzik açıp yüzüme su da dökmüştün dimi''dedi gözlerini kısarak
''Imm çayını açık mı içersin kapalı mı? '' hadi ama kızlar öyle bi baktı ki son nefesimi vericektim.Yemek faslı bittikten sonra odama çıktım. Dolabımın kapaklarını açıp spor yapmak için rahat birşeyler aldım siyah tayt ve mavi üst.
Giyindikten sonra aşağıya spor odasına doğru gittim önce ısınma hareketleri yapıcaktım 5, 10 dakika ısınma hareketleri yaptıktan sonra mekik ve şınav çektim. İyi gelmişti.
Sıra kum torbasındaydı en sevdiğimdi. Kum torbasına doğru yürüdüm.
Deniz'le sabahki konuşmamız geldi aklıma.
Bir tane vurdum.
Özlemlerim geldi aklıma
Birtane daha
Gözyaşlarım geldi aklıma.
Birtane daha
'Hapisane bu ev değil, senin kafan Rüya'
Birtane daha
''Aaaaahh!! ''
''Rüya. O kadar dengesiz vurmamalıdın''
''Bileğimmm''
''Tamam birşey yok incindi sadece '' dedi Deniz o nerden görmüştü beni.
''Deniz ahh!! Bileğimm canım acıyor'' dedim o bileğime dokundukça daha çok ağrıyordu
''Deniz bırak bileğimi!! ''
''Rüya dur yerinde'' dedi ama çok acıyordu.''Ne Oluyor burda'' kafamı kaldırdığımda bunu söyleyen Ege'ydi ama neden sinirden küplere binmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyalar Denizi
Teen FictionHaklıydı. Bir kurgu değildi benim hayatım, ya da çektiğim acılar. Hepsi gerçekti. Şimdi aptal şeylerden korkmak yerine, kendimden korkmalıydım. Geçmişimden . Çünkü ben bu acımasız hayatın yalnızca, ufak bir oyuncağıydım.