Sabah gözlerimi yeni bir ülke, yeni bir şehir ve yeni bir hayatta açtım. Otomatik olarak dün gece uyumadan önce kurduğum hayaller uyandığım gibi benden izinsiz kaldığı yerden devam ederken, bavulumdan aldığım eşyalarla birlikte lavaboya girdim. siyah dar paça ve üzerine de geniş boğazlı kalın kahverengi bir bluz geçirip yüzümü yıkadım. siyah saçlarımı parmaklarım yardımıyla tarayıp salık bıraktım. içerden sesler gelmeye başladığında elif'in uyandığını anladım. Fazla oyalanmadan çıkardığım pijamalarımı alıp içeri geçtim. bu sırada elif yatağını topluyordu beni görünce gülümseyerek yeni uyanmasına rağmen dinç çıkan sesiyle ''günaydın küçük'' dedi. içten gelen bir tebessümle bende ona ''günaydın'' dedim. elif dolabından eşyalarını alıp lavaboya girdiğinde, yatağımı toplamaya başladım. Yatağım diyorum çünkü bir yıl boyunca o artık benim.
Kapı açılma sesi geldiğinde arkamı döndüm. Kahverengi bir dar paça ve üzerine de siyah benimki gibi bir bluz giymişti. birbirimizin tersi olmuş gibiydik. sarı saçlarını da ev topuzu yapmıştı. Saatlerce uğraşıpta bir türlü kıvamında tutturamadığım cinstendi. kıskançlık yapmayıp - ki hiç yapar mıyım(!)- yanıma gelmesini bekledim. ''ee küçük hazır mısın?'' ''bir yere mi gidiyoruz?'' merakla sorduğumda bozuntuya vermeden cevapladı. ''dün akşam dedim ya gezeceğiz diye. Sana biraz buraları tanıtmak istiyorum.'' heyecanla yerimde sıçradığımda ''oley oley oley. hadi gidelim ablacık.'' dedim ellerimi çırparken. ''aa yapma ebrar. o kadar mı büyük gösteriyorum?'' şakasına dudağını büktüğünde bana ilk defa adımla seslendiğini fark ettim. ''aslına bakarsan kaç yaşında olduğunu merak ediyorum.'' dedim. kıkırdayarak cevap verdi. ''2 hafta sonra 20 olacağım.'' ''oww aramızda pek de bir yaş farkı yokmuş aslında'' dedim. ''yine de benden küçük olduğun gerçeğini değiştirmiyor.'' tam cevap verecekken tekrar konuştu. ''ah herneyse. hazırsan çıkalım.'' elimle bir dakika işareti yapıp bavulumdan makyaj çantamı çıkardım ve aynanın karşısına geçtim. ince eyeliner, rimel, kalem ve biraz kapatıcıdan sonra sanırım tamamdım. ''hazırım.''dedim. ''1 dakika dedin 7 dakika 19 saniye oldu.'' dedi bıkkın sesiyle. ''üzgünüm üzgün değilim.'' elif kıkırdadığında eski neşesinin yerine geldiğini anlamıştım.
kol çantamın içine lazım olabilecek makyaj malzemelerimi, anahtarımı ve Türkiye'deyken euro'ya çevirttiğim bir miktar parayı koydum. Bavulumdan da deri bilekte biten botlarımı çıkartıp ayağıma geçirdim. dışarı çıkmak için hazırdım. Elif'te işini bitirip geldiğinde kapıyı üzerine çekip kilitledik ve merdivenlere doğru yürüyen ablacığın yanına gittim. ''Neden asansörü kullanmıyoruz?'' yürümeye devam ederken cevapladı. ''çünkü dar yerlerde kalamıyorum. Hastalığın tam adı neydi unuttum.'' kıkırdadığında bende ona katılarak aşağıya inmeye başladık. '' nereye gideceğiz?'' yurt'tan çıkarken merakıma yenik düşüp sordum. ''Londra'da gezilip, görülecek heryeri.'' şaşkınlıkla ona bakarken '' naturel history müzesinede gidecek miyiz?'' dedim. sesim heyecanımı ele veriyordu. kısa bir süre durup bana baktı. ''düşündümde... sanırım ilk oraya gitmeliyiz.'' ve önüne dönüp yürümeye devam etti.
*****
Taksi devasa müzenin önünde durduğunda ücreti ödeyip hızla dışarı çıktım. Elif de yanıma geldiğinde ''sakin ol küçük'' deyip elini omuzuma attı ve girişe doğru ilerlemeye başladık. Cromwell Road'da bulunan bu müzede doğal dünyayla ilgili seçkin parçalardan oluşan kolleksiyonları ve dünya, çevre bilim, memeliler ve böceklerle ilgili galerileri olan bir müzedir. Önemli kısmı yeniden inşa edilmiş dinazor iskeletlerinden oluşan kolleksiyonu kapsar.
yaklaşık 1 saat gezdikten sonra bir kaç fotoğrafla anımızı ölümsüzleştirip naturel history müzesinin hemen yanında bulunan victoria and albert müzesine girdik. Victoria and Albert Müzesi , ya da basitçe V&A, Natural History Müzesi'nin hemen yanında Cromwell Road'dadır. V&A, görülmeye değer seramik, mobilya, moda, tekstil, cam eşya, mücevher, metalisler , fotoğrafçılık, heykeltıraşlık, ve resimlerden oluşan 3000 yıl geçmişe uzanan dünyanın her yerinden kolleksiyonlarıyla dünyanın sanat ve dizayn alanındaki en ünlü müzelerinden birisidir.burda da birkaç fotoğraf çekildikten sonra rotamızı şehrin göbeğinde ki hyde parkına çevirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
davetsiz misafir(niall horan fan fiction)/N.H.
Fanficnerden bilebilirdi ki okumak için geldiği ülkede normal başlayan bir gecenin hayatını değiştireceğini? -kevser