Ankara

33 4 1
                                    

Multide Yaprak var  

   Sabah kalktığım da hala boynum ağrıyordu dün gece koltukta uyuya kalmış geç saatte de kalkıp odama geçmiştim duş alıp mutfağa indim kahvaltımı yapıp çayımı içerken canım kakaolu kek çekti sofrayı toplayıp kekimi hazırlamaya koyuldum malzemeleri katıp fırına verdiğimde mutfağı temizlemeye başladım yarım saat kırk beş dakika sonra kekimi çıkarıp soğumaya bıraktım birkaç dilimde Yektaya götüreyim en iyisi bu bana çok gelir kalmasın evde bence hem yapanı yoktur şimdi onun canı falan da çekebilir off ne saçmalıyorum ben bir kere beni korudu diye bu ne düşüncelilik iyilik meleği rolü yukarıya çıkıp şortumla sweatimi giyinip aşağıya indim kekimden bir dilim kesip çayımı alıp dışarıya çıktım bahçeye geçip biraz zaman geçirdim ama aklım Yektadaydı kalkıp içeri geçtim dört dilim kek kesip tabağa bıraktım üstüne de çikolata sosu ekleyip evden çıktım kapıyı çalıp beklemeye başladım kapı açıldığında karşımda yarı çıplak bir kız beklemiyordum tabii ki " buyur canım" senin canını köpeklerin önüne atardım da neyse arkadan saçlarını kurutarak Yekta geldi o da şaşırmıştı " şey ben kek yapmıştım da onu vermek için geldim" keki kızın eline tutuşturup Yektaya hiç bakmadan arkamı döndüm koşar adım eve gittim sinirimi kapıdan çıkarırcaya çarpıp içeri girdim ne bekliyordun ki Yaprak zevkini düşünmeyen bir erkek mi orospuya bak ağzını yaya yaya boyor canom diyor bide o ağzı kırmak vardı da neyse ya bana ne oluyor ki ne yapıyorsa yapsın yani bana ne yani evin içinde volta atmayı bırakıp silahımı ve arabanın anahtarlarını alıp çıktım arabaya atlayıp sahile sürdüm epeyi yürüdüğümü fark ettiğim de bir banka oturup etrafı izlemeye başladım güneşin batışı buradan çok güzel görünüyordu fotoğraf çekmek için telefonumu çıkardım sessizde unutmuştum ve sekiz tane cevapsız arama vardı hepsi de Yektadandı hiç aramak istemiyordum ekrana boş boş bakarken tekrar aramaya başladı ikilemde kalsam da bir sıkıntı olabileceğini düşünüp açtım " neredesin sen niye açılmıyor bu telefon?" kükremesiyle telefonu kulağımdan çektim " ne oluyor ya" "neredesin niye cevap vermiyorsun küçük kızlığa devam mı" "sana ne nerede olduğumdan ya niye soruyorsun" " bak kızım bir daha uyarmayacağım Ekrem amca seni bana emanet etti keyfince habersiz hareket edemezsin şimdi nerede olduğunu söyle" kısık bir sesle "sahilde" dememle telefonu yüzüme kapattı anlam veremediğim bir kırgınlık vardı içimde o kızdan mı kaynaklanıyordu bana sürekli bağırmasından mı benden nefret etmesinden mi bilemiyorum kafamı dağıtmak adına birkaç foto çekip tekrar banka oturdum aradan biraz geçtikten sonra yanıma biri oturdu rüzgarın esmesiyle kokusu etrafımı sardığın da ondan taraf hiç bakmadım başımın belası gelmişti " o gece orada ne yapıyordun küçük kız?" onun bana dediği gibi " uzun mesele boş ver " kafasını salladı ne o bana bakıyordu ne ben ona o kızı bırakıp gelmişti demek ki tek gecelik bir ilişkiydi " kekin güzel olmuştu gerçekten sen mi yaptın?" kafamı salladım konuşmak istemiyordum her hangi bir insan dahi olsa kırılmak istemiyordum evet sorunumu buldum sadece Yektaya has bir durum değildi ben artık kırılmak istemiyordum anca kendini kandır sen Yaprak bir müddet ikimizde hiç konuşmadan oturduk hava serin olmaya başlamıştı açıkta olan bacaklarım üşümeye başladı ellerimi dizlerime sürtüp ayağı kalktım Yektaya baktığım da şortuma kötü bakışlar atıyordu kafasını kaldırıp yüzüme baktığın da o ayağı kalktı tam önümde durup bana yaklaştı şok olmuş bir şekilde ne yaptığına bakarken kulağıma eğildi " siz kızları gerçekten anlamıyorum üşüyorsunuz ama o yarısı olmayan şeyi giymekten vazgeçmiyorsunuz" burnunu boynuma sürtüp ilerlemeye başladı arkasından gidiyordum ama bütün işlevlerim elimden alınmış gibi kaldım ortada hem yine genelleme yaptı bu adamın kadınlarla bir derdi olmalı ama altına almaktan geri durmuyor arabasını arabamın yanına park etmişti bana hiç bakmadan arabasına bindi niye geldi niye o kadar yanımda oturdu niye öyle bir şey yaptı ve niye şimdi hiç bir şey olmamış gibi gidiyor bu adamı anlamak gerçekten zor bende arabama binip eve sürdüm önümde gidiyordu daha çok gaza basıp onu geçtim o da hızlanmıştı ama beni geçmiyordu eve geldiğimde korumalar elinde paketlerle kapının önündeydiler " hayrola beyler?" "Yaprak hanım bunları Ekrem Bey gönderdi vermiş olduğu görevde giyeceğiniz kıyafetler" o sırada Yekta da gelmişti kapıyı açıp içeri geçtim "yatak odasına bırakın" korumalarla beraber bende yukarı çıktım Ekrem amca niye kıyafet göndermişti ki yada nasıl kıyafetlerdi korumalar paketleri bırakıp çıktılar o sırada Yekta gelip yatağıma oturdu umursamadan paketlere bakmaya başladım aşırısından mini etekler, kumaş pantolonlar, farklı dar gömlekler vardı en nefret ettiklerimden işte yektaya baktığımda kıyafetlere savaş açmış bir hali vardı gözleriyle fermanlarını yazıp asıyordu " bunlar ne lan böyle hiç giyme daha iyi sırf o kılıbık adama kur yapmak için mi" " her halde de sana ne oluyor?" " seni koruyacak kişi benim kızım başıma iş alma kötü olur" "senin korumana ihtiyacım yok ben kendimi korurum" "uzatma etek giyilmeyecek kumaş pantolonları giy" " ya sana ne benim ne giyeceğimden" daha cümlemi bitirmeden dibimde bitti kolumu tutup sıkmaya başladı " bir daha sana ne dersen senin için iyi şeyler olmayacak küçük kız" kolumu çekip ittim " bir daha bana karışırsan asıl senin için iyi şeyler olmayacak bu hakkı sana kimse vermiyor ne istersem onu yaparım" üstüme gelmeye başlayınca geri adımladım duvara çarptığım da önümde durdu tam elimi kaldırmıştım ki hızla bileğimi tutup sıkmaya başladı " bırak bileğimi!" " seni yaşatmam kızım beni sinir etme uslu dur" bileğimi çok sıkıyordu damarım zonkluyordu resmen " bileğimi bırak dedim sana Yekta!" dizimi kasıklarına geçirmek için kaldırdığım da kendini bana daha çok bastırıp engel oldu bileğimi bıraktığında gözlerimin içine bakmaya başladı birbirimize çok yakındık rahatsızca kıpırdandığımda gözlerini kapatıp sesli bir nefes çekti " bilerek mi yapıyorsun" "neyi?" dişlerinin arasından sinirle soludu "bana sürtünmeyi!" gözlerim açıldı ve o an bana dayanmış olan şişliği hissettim utançla gözlerimi kaçırıp kafamı sağa çevirdim kulağıma yaklaşıp nefesini bıraktı aynı anda vücudum titrerken hiçbir şey yapamıyordum " beni zorluyorsun yarın gidiyorum koruma sayısını arttırırım bir şey olursa ararsın küçük kırmızı kız" üstümden çekilip odadan çıktı ardından dış kapının sesi geldi olduğum yerde kayıp yere oturdum ne lan bu içimde ki fırtına ne oluyor bana nasıl her hareketi beni bu kadar etkiliyor böyle o kızla birlikte olması niye yakıyor canımı...

GERİ DE KALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin