multi de Yektamız var :)
iyi okumalar.. Yorumlarınızı bekliyorum
İki gündür İstanbul'daydım dün gece Ekrem amcayla görüşmüş bolca sohbet etmiştik dedeme seyahat yasak olduğu için gelemiyordu zaten yeri orada rahattı kale gibi evin içindeydi Kemal geldiğim gün gelmiş epeyi oturmuştu ben yokken olan bitenleri anlatmıştı babam bana ulaşmaya çalışıyormuş sürekli Kemali arayıp soruyormuş kapı çaldığın da gidip direk açtım zaten tanıdık olmasa korumalar bırakmıyordu Yekta içeri girip bileğimden tutup salona götürdü neye uğradığımı şaşırmıştım bu bugün gelmeyecekti ki birkaç günü daha vardı koltuğa savrulduğum da sinirle dikleştim " ne yaptığını sanıyorsun sen ne işin var burada çık dışarı" " beni dinleyeceksin" " hayır dinlemeyeceğim çık dışarı" " Yaprak!" bana ilk defa adımla hitap etmişti bağırmasıyla sustum dizlerimin önüne çöküp gözlerimin içine bakmaya başladı " ben ilkin olduğunu bilmiyordum ben seni incitmek istemedim senden de nefret etmiyorum off" çok zorlanarak konuşuyordu alışık olmadığı belliydi biraz durup tekrar devam etti ama bu sefer yüzüme bakmıyordu " bak ben kadınları hep kullandım çünkü küçükken hep öyle gördüm yani öyle davrandılar bana" tekrar durup bekledi saçmaladığını fark etti derin bir nefes alıp içimi parçalayacak lafları söylemeye başladı " annem öldü ben sekiz yaşındayken babam bir kadın getirdi eve babam işe gittiğinde eve erkek alıyordu okula gitmediğim zamanlar denk geliyordum babama söylediğimde amcamdı dayımdı deyip kadınlığını kullanarak geçiştiriyordu ve beni de dövüyordu uzun zaman sonra duydum ki annemin ölmesinin sebebi bu kadınmış babam önceden de görüşüyormuş ve ben işte o zaman katil oldum" sadece Yektayı dinliyordum bende adam öldürmüştüm hem de defalarca ama hiç bu kadar etkilenmemiştim " sana yani kadınlara yaklaşımım o yüzden böyle ve seni ilk öpenin ben olduğumu bilmiyordum" utanmıştım başımı eğdiğimde çenemden tutup kaldırdı " bunları söylemek benim için çok zor küçük kız ama benim için değerlisin" burnumun üstünü öpüp kalktı ben hala şaşkın bir şekilde yere bakıyordum ben değerliydim onun gözünde kapının kapanma sesini duyunca kendime gelmiştim içimde tarifi zor bir mutluluk vardı ama olmamalıydı işte ben bir daha böyle bir şeyi kaldıramazdım ki Yağızı hatırladığım da az önce ki halimden eser kalmamıştı kalkıp odama geçtim.
Uyandığım da saat on birdi kalkıp hemen duşa girdim duştan çıktığım da aşağıdan tıkırtılar geliyordu yastığımın altından silahımı alıp bornozlu bir şekilde parmak uçlarım da aşağıya indim sesler mutfaktan geliyordu silahımla içeri girdiğimde Yekta elinde ki tabağı yere düşürdü. Silahımı indirdiğimde " sen misafirlerini böyle mi karşılıyorsun?" " misafirlerim içeriye benden habersiz girmiyor kusura bakma" " misafir değilim zaten boş ver de bu ne hal başka biri olsa böyle mi görecekti seni" bornozlu olduğum aklıma gelince hemen yukarı koşmaya başladım off rezil oldum ya hem niye öyle bir şey söyledi ki başka biri olsa ne demek üstümü giyinip aşağıya indim masada oturmuş kahvaltısını yapıyordu karşısına oturup çayımı doldurdum beni izlemeye başladığın da hemen başımı eğdim " niye kızardın benim hakkımda kötü şeyler mi düşünüyordun yoksa" gözlerimi büyütüp yüzüne bakmaya başladım alayla konuşuyordu ama yüzünde bir mimik dahi oynamıyordu ben bu adamın ne zaman güldüğünü görecem yahu daldığımı fark ettiğimde başımı sallayıp kahvaltıma döndüm bir müddet sonra " sabah ki şok sana iyi gelmedi anlaşılan sesin çıkmıyor hayret" " alakası yok kahvaltımı yapıyorum sadece" " belli" masadan kalkıp mutfağın kapısını açtı sigarasını yakıp etrafı izlemeye başladı ben ise onu, salonda telefonum çalmaya başladığın da Yekta bana doğru döndü hemen başımı eğip kalktım bir günde iki rezil oluş Kemal arıyordu cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm " söyle Kemal" " Yıldırım İstanbul'a dönüş yapmış onu söyleyecektim ne yapalım?" " öyle mi peşine adam sal en uygun ortamı bulup paketlesinler bana haber verirsin gelip işini halledeyim" " tamam ararım ben seni" " tamam" telefonu kapatıp arkamı döndüğümde Yekta mutfak kapısının pervazına yaslanmış bana soru sorar gibi bakıyordu ve ben tabii ki de bir şey söylemeyecektim " neler oluyor" " hiçbir şey" "benimle dalgamı geçiyorsun?" " hayır" ona taraf ilerleyip mutfağa girmeye çalıştım ama bırakmadı dağ gibi karşımda durmuş anlatmamı bekliyordu " bir şey yok dedim Ekrem amcayla ilgili bir durum değil" " pekala öyle olsun küçük kız" mutfağa geçip tekrar masaya oturdum peşimden gelip karşıma geçti beni izlemeye başladı hep bunu yapıyordu " senin kız arkadaşın yok mu hep bendesin de" " ne o gitmemi mi istiyorsun?" " hayır yani evet yani yok öyle de değil fark etmez" rezillik diz boyu diz off " kız arkadaşım yok" " o gün ki kız kimdi o zaman?" " bakıyorum da küçük meraklı kızımız geri dönmüş" utanıp kafamı eğdiğimde elini uzatıp kafamı kaldırdı " kızardın" tebessüm ederek söylediğinde yüzüne baka kalmıştım ilk defa tebessüm etmişti yanımda dudaklarına baktığımı fark edip gözlerimi kaçırdım eli hala çenemin altındaydı ve beni utandırmak için yaptığı kesindi geri çekilip ayağa kalktım tabaklarımı alıp tezgaha götürüp bıraktım arkamı döndüğümde Yekta bana yaklaşıyordu o da tabaklarını tezgaha bırakıp önümde durmaya devam etti boyu benden uzun olduğu için ademelmasıyla bakışıyorduk kokusu o kadar güzeldi ki resmen büyüleniyordum bütün işlevlerimi kaybetmiş gibiydim gözlerimi kapattığım da elini ensemde hissettim dudakları dudaklarımla buluştuğun da karşı koyamıyordum üst dudağımı emmeye başladığında bende karşılık vermeye başladım diğer elini belime koyup beni tezgaha dayadı öpüşmemiz derinleşirken kitlenmiş gibiydim kapının çalmasıyla bütün büyü bozulmuştu bir an da Yekta dudaklarını ayırıp alnını alnıma dayadı kalbim çok hızlı çarpıyordu ikimizde hızlı hızlı nefes alıp veriyorduk nefeslerimiz birbirine karışıyordu kapı bir daha çaldığın da Yekta geri çekilip kapıya bakmaya gitti onun çekilmesiyle tezgaha tutundum düşecek gibi hissediyordum Kemal içeri girdiğinde toparlanıp ona doğru ilerledim direk bana sarıldığın da şaşırmıştım Yekta kaşlarını çatıp bana bakmaya başladı " Kemal ne oluyor" Kemal geri çekilip yüzüme bakmaya başladı "sen hala bilmiyorsun" "neyden bahsediyorsun sen?" " Yaprak ben üzgünüm izlemen gereken bir şey var telefonu kapatır kapatmaz e maili fark ettim izleyip hemen buraya geldim" "ne? ne oluyor ya" salona geçip bilgisayarı açtı e posta adresime girdi direk şaşkınca onu izliyordum okunmamış bir mail vardı açıp karşıma bıraktı gördüğüm manzarayla susup bekledim Yağızın kucağın da kuzenim Şeyda " seni çok seviyor ama" " bana ne çokta sikimde işime yaramayacaksa ne yapayım ben o kızı" Şeyda kahkaha atıp devam ediyor " hiç mi bir şey hissetmiyorsun ya" " saçmalama ya işime yarıyor işte ağzından laf alıyorum hemen onun sayesin de bu kadar para veriyorlar bana" " ah Yaprak yazık ya" benden bahsettiklerini anlayalı çok olmuştu zaten hiçbir tepki vermedim Yekta karşım da oturmuş yüzüme bakıyordu " Yaprak ben üzgünüm" Kemale döndüğüm de büyük bir hüzünle yüzüme bakıyordu iyi de neden ben üzülemiyordum şuan salya sümük ağlamam gerekiyordu oysa bilgisayarın kapağını kapatıp " Kemal sana dediklerimi yap bana haber ver" kimseyi umursamadan yukarı çıktım beni sevmediğini biliyordum ki zaten Şeyda'ya gelirsek iyi rol oynuyormuş beni çoğu zaman ağlarken görmüştü çokça nasihat vermişti kazık yemelere doymuyordum maşallah yatağa uzanmış bunları düşünüyordum dış kapının kapanma sesi gelmişti Kemal gitmişti büyük ihtimalle aradan çok geçmemişti ki bir daha kapı sesi gelmişti ama bu büyük gürültüyle kapanmıştı Yekta olduğunu anlamak zor değildi Yektayı düşünmemle bütün vücudumun titremesi bir oldu ellerim dudaklarıma gittiğinde içimde bir şeyler kayıyordu öyle ki sanki parmağımı çekmesem içimde hiçbir şey kalmayacakmış gibiydi elimi çekip yatağın içine girdim uyumak en iyisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERİ DE KALAN
General FictionHer şeyi geri de bırakmış bir kız.. Sırlar içinde kaybolan bir erkek... Birbirlerinden ne kadar kaçsalar da bedenleri fazla uzaklaşmalarına izin vermiyor... Bambaşka oyunlar , onların sandığı gibi oyunu yönetenler onlar mı? Yoksa onlar da oyunun bi...